Kırmızı ette fiyat istikrarsızlığı
Türkiye Et Üreticileri Birliği Elazığ Başkanı Mehmet Çiçek, kasapların etleri belirli fiyatlara satmadıklarını, kuşbaşı etinin kasaplarda 490 ile 600 TL arasında değiştiğini ifade etti.
Kırmızı et fiyatlarında fahiş artış olduğuna yönelik iddialar ülke gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Et ve Süt Kurumu (ESK) mevcut stokların piyasa ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olduğunu ve kırmızı ette fahiş fiyat artışına neden olacak herhangi bir durumun söz konusu olmadığını bildirmesi kamuoyunda rahatlamaya neden oldu.
Elazığ Hakimiyet Gazetesi ise kırmızı et fiyatlarında fahiş artış olduğuna yönelik iddiaları Türkiye Et Üreticileri Birliği Elazığ Başkanı Mehmet Çiçek ve ilimizde bulunan kasaplara sordu.
FİYAT ARTIŞLARININ SORUMLUSU BESİCİLER YA DA ÜRETİCİLER DEĞİL, KASAPLARDIR
Türkiye Et Üreticileri Birliği Elazığ Başkanı Mehmet Çiçek, yaptığı açıklamada,“ Şu an piyasadaki yanlış algıyı düzeltmek istiyorum. Fiyatlarda bir denklik yok, kasaplar etleri belirli fiyatlara satmıyor. Bir kilo kuşbaşıyı bazılarında 490 liraya da satan var, 600 liraya satan da. Bunun sorumlusu besiciler ya da üreticiler değil, kasaplardır. Biz besiciyiz. Kasaplar eti bizden 370 TL’ye alırlar ve satış fiyatlarını kendileri belirlerler. Yani bizden kaynaklanan bir şey değil.” dedi.
“İTHAL ET ÇÖZÜM DEĞİL, YERLİ ÜRETİCİLER DESTEKLENMELİ”
İthal etin çözüm olmadığını ifade eden Başkan Çiçek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ithal kırmızı et getireceğiz demişti ama zaten geliyor. Eti 14 senedir farklı ülkelerden ithal ediyoruz. Asıl sorun kasaplar arasındaki fiyat uyumsuzluğu. Kasapların hepsi eti aynı fiyata temin ediyor ancak, çok farklı meblağlara satıyorlar. İthal et çözüm değildir. Yerli üretici desteklenmezse fiyat artışının önüne geçilmesi mümkün değildir. Evet, ithal et önemli, eğer olmasaydı bizim üretimimiz yeterli olmadığı için et fiyatlarının önü alınamazdı. Eğer yerli üretim desteklenirse kırmızı ette de süt ürünlerinde de fahiş fiyat sorunu yaşamayız.” dedi.
DÖRT AYDIR ETE GELEN CİDDİ BİR ZAM YOK
Kasap Hasan Akbulut ise yaptığı açıklamada,“ Şu anda ülkenin durumuna ve piyasa şartlarına bakıldığında ette fahiş bir artış yok. Dört aydır ete gelen ciddi bir zam yok. Arz-talep meselesi bu, talep artmaya başladıkça et fiyatlarında yüzde 2-3 oranında bir artış söz konusu olabilir ama öyle söylenildiği gibi fahiş bir fiyat yok ortada. Ham maddeye, yeme, samana, arpaya bakıldığında sene başından itibaren 2 katı zam gelmiş durumda ama etin fiyatı 2 katı artmadı. Cumhurbaşkanını bu konuda yanlış bilgilendirmiş olabilirler, fahiş fiyat artışı diye bir şey yok. İthal eti bir dönem yine getirdiler. Hiçbir çözüm olmadı, birkaç sene zam yapılmadı ama Elazığ’daki besicilerin yüzde 80’i 4-5 senede eridi bitti. Çünkü ete zam yapılmadı ama buradaki ham madde, yani arpa ve saman gibi gerekli malzemelerin fiyatları yerinde durmadı. Eti ne kadar ucuza getirirsen getir, buradaki üreticiyi desteklemezsen sorun çözülmeyecektir. Bu geçici bir önlem olur. Yapılan politikada dışarıdan ucuza hayvan getirdiler ama bu hayvanın bir de yetiştirmesi vardı.” dedi.
YERLİ ÜRETİME DESTEK VERİLMELİ
Kasap Mahir Kaya ise etin dışarıdan gelmesinin çözüm olmadığını ve besiciye destek verilmesi gerektiğini belirterek, “Yem fiyatlarının, dana fiyatlarının kontrol altına alınması lazım. Fiyatlar çok yüksek değil. Bu seviyede kalsa iyidir. 10-15 gün önce 20 lira civarında bir kımıldama oldu. Ancak bu piyasa şartlarına göre gayet normal. Aslında bizim yerli üretimimiz bize yetiyor ama tek elde olduğu için sıkıntı çekiyoruz. Kesime gelmiş hayvanı 2 ay bekletince düzen alt üst oluyor. İthal hayvanların da hiçbir faydası yok. Getirdikleri hayvanların üstünde bilmem kaç kilo pislik var. Gariban besiciye o üstündeki ağırlıkla beraber tartıp veriyorlar. Onun da çok bir faydası yok bize. Kaliteli de gelmiyorlar. Yerli üretime destek verilmeli. Hak eden üreticilere destek vermiyorlar, bütün yardım baronlara gidiyor.” dedi.
BAZI KESİMLER KAFALARINA GÖRE ZAM YAPIYOR
Fahiş fiyatların kimseye faydası olmadığını ifade eden kasap Necmettin Bakır ise, “Et fiyatları son 15-16 aydır biraz sabit kalmıştı. Ancak son zamanlarda bir kıpırdama oldu. Bu durum şap hastalığı gibi dedikodulardan ibaret. Ama ithal et çözüm değil. İthalat, taşıma suyla değirmen döndürmek gibi bir şey. Daha çok yerli besiciye ve yerli üretime destek verilmesi lazım. Ancak bu destek, hak edene verilmeli. Köylü bu konuda çok şikayetçi. Örneğin benim bir önerim var: Köylüler için devlet tarafından sigorta primi yatırılması. Çünkü köylülerin sigortası olmuyor. Bu tür konuların devlet tarafından daha ciddi şekilde ele alınması gerekiyor. Yerli üretimin desteklenmesi, yem fiyatlarının sabit tutulması gibi konular öncelikli olmalı. Şu anda bazı kesimler kafalarına göre zam yapıyor. Ortada herhangi bir sebep yokken yem ve arpa fiyatları artıyor. Tarım zamanı geldiğinde, mesela haziran ayında, bu artışlar çok daha belirgin oluyor. Bunun önüne geçilmesi lazım. Devletin bu konuda bir çözüm üretmesi gerekiyor. Fahiş fiyatların kimseye faydası yok. Herkesin elini vicdanına koyması lazım. Bu işler "bir seferlik ben kazanayım" mantığıyla yürümez. Böyle bir döngüyle devam edersek, sorunlar çözülmez.” dedi.