Kimlere Kaldık…
Garip bir şehirde yaşıyoruz. Üreten, istihdam sağlayan, şehre hizmet konusunda yüreğini ortaya koyan binlerce isimsiz kahraman yerine, şehre hiçbir katkısı, desteği ve buna yönelik adımı olmayan fakat en önde olan, her mecrada görüntü verip ahkâm kesen 20 kişinin lakırdılarına teslim olmuş gibi.
Garip bir şehirde yaşıyoruz. Üreten, istihdam sağlayan, şehre hizmet konusunda yüreğini ortaya koyan binlerce isimsiz kahraman yerine, şehre hiçbir katkısı, desteği ve buna yönelik adımı olmayan fakat en önde olan, her mecrada görüntü verip ahkâm kesen 20 kişinin lakırdılarına teslim olmuş gibi.
Adamım hiç bir başarı hikâyesi yok, hiçbir eseri yok, tarlada izi yok, bunları geçtik kendisine bile hayrı yok lakin lafı da, dâhiyane fikri de yayınladığı saçma sapan resmi oldukça çok.
Bu şehirde her şey onlardan sorulur, şehrin valisine, belediye başkanına, milletvekillerine, kurum müdürlerine, STK başkanlarına bunlar yön çizip rota belirlediklerini düşünürler. Zira şehrin geleceğini kurtaracak tüm projeler bunlardadır ya da bunların beyninin içindedir.
Şehrin imarına, şehrin yapılaşmasına, şehrin emlak piyasasına, şehrin siyasi hayatına, şehrin ticaretine, şehrin ekonomisine hatta şehrin kamusal alanına bunlar hükmetmek ister ve ne yazık ki kısmen de başarılı olurlar.
Kısaca bu kutlu ve özel zekâlı(?) 10-12 kişi, bu şehrin üst aklı, üstün zekalı bireyleri, tüm sokak fikri yönelim ve akımların kaynak kişileridirler. Daha doğrusu onlar kendilerini böyle zannederler.
Aslında onlar da haklı. Bu şehirde vicdanın sesi, ortak aklın sesi ve nefesi kesilmişse bunlar da kendilerini Abdurrahman Çelebi Sayar ve böyle bir payeyle anılmaktan garip bir şekilde haz duyarlar.
Ne diyordu Ziya Paşa;
"Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar;
Katır mühürdar oldu, eşek defterdar!
Başka da sözümüz yok…