Kime Yaradı?
Birkaç günden beri ülke ve şehir gündeminin uzağındaydık. Medyayı çok da takip etmediğimiz için zaman zaman alışveriş için girdiğimiz iş yerlerindeki televizyondan gelen Filistin ve İsrail arasında yine bir olay olduğuna dair kulağımıza değen cümleler oluyordu ama detayları konusunda çok malumat olamamıştık. Ta ki bugüne kadar…
Haber kanalları ve sitelere bir baktık Filistin toprakları kan ve barut kokuyor.
Filistin halkının sözcüsü ve onurlu mücadelesinin sembol örgütü Hamas, yıllardan beri planladığı ve hazırlık yaptığı eylemini devreye koymuş ve Aksa Tufanı adıyla yüzlerce roket ve bombayla İsrail’e saldırmış.
İsrail de yaşadığı kısa bir şokun ardından karşı taarruza geçmiş. Şimdilerde iki tarafın saldırıları ile konvansiyonel savaş haline gelen saldırılar tüm hızıyla devam ediyor ve uzun süre kesilmeyecek gibi.
Bunun ikinci adımı olur mu ve göğüs göğüse bir çatışmaya girilir mi bilemiyoruz ama İsrail hem Filistin tarafından atılan roketleri havada imha ediyor hem de kendisi Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Kim kimi dize getirecek ve kim pes edecek bilemiyoruz. Ama görüne o ki iki tarafın da pes etme ve masaya oturma gibi bir görüşü yok.
Son olaylara iki açıdan bakmak gerekir diye düşünüyoruz. 1948’den beri İsraillerin Filistin topraklarını cebren işgal etmiş ve o günden bu güne yayılmacı ve işgalci bir strateji izleyerek Filistin’e gazzenin bir kısmı olmak üzere avuç içi kadar bir toprak bırakmış. İsrail bu süre zarfında işgalci kimliğini yanında terörist kimliğini de konuşturmuş ve on binlerce Filistinli masum ve sivil halk ile çocuk öldürmüş.
Filistin, bu mağduriyetini ve masumiyetini her formatta dünyaya haykırmış fakat başta İslam ülkeleri olmak üzere kimseye derdini anlatmamış. Filistin bu haliyle “değerli bir yalnızlıklar “içinde kıvranmış. Yokluk, açlık ve sefalet içinde ve hemen her gün İsrail askerilerinin hor ve hakir gören bakışları bazen de postal tekmelerine mazur kalan Filistin ve onun eylem kanadı Hamas, bu gerçeği tüm dünyaya bir kez daha göstermek amacıyla “madem ölüm var o da neden Allah için olmasın” düsturuyla İsrail gibi demir kubbe güvenliği ve MOSSAD gibi güçlü bir istihbarat ağını delerek ve uyutarak İsrail’e bombalara yağdırdı. Filistin bunu yapmakta yerden göğe kadar haklıydı ve belki dünyanın dikkatini, çekmek ve zulmü durdurmak için bundan başka çaresi de yoktu. Ancak bir de olayın başka bir yönü var ki işte burada kafalar karışıyor. Denen ve ortaya çıkan o ki bu hazırlık, öyle HAMAS gibi çok maddi gücü olmayan bir örgüt tarafından yapılacak bir taarruz harekâtı değil. İran’ın önemli desteği ve katkısı var. Saldırı yapıldıktan sonra İsrail’in karşı atağa geçmesiyle eş zamanlı olarak uluslararası ajandasında Hamas’ın vahşice katlettiği kadın ve masum insanların görüntüsü dolaşmaya başladı. Daha da ötesi Hamas, tüm dünyanın tepkisini çeken IŞID ile bağdaştırdı ve birden bire cani bir örgüt propagandasına maruz kaldı ve ne yazık ki bu karşılık da buldu. Eski MİT başkanlarından merhum Mahir Kaynak’ın meşhur “kime yaradı” formülünden hareket edilirse Hamas’ın saldırısı Filistin’den çok İsrail’e yaradı. İsrail’in kendi içinde bile Filistin konusuna duyarlı ve İsrail’in haksız olduğuna inanan bir kesim vardı. Ancak son görüntülerle bu kesimi de kaybedildi. Hatta sadece İsrail değil, çevremizdeki bazı şahısların değerlendirmesi de şu ki Hamas ve Filistin, oyuna mı getirildi.
İsrail, ABD ve Avrupa, bugüne kadar da İsrail’in yanında duruyordu ama tüm bu cenah içinde Filistin’e hak veren ve destek olan kesimlere ve halk da bulunuyordu. IŞID vari yapılan katliam ve vahşet sonrası ne yazık ki haklı ve masum konumda olan Filistin halkı bazı çevrelere göre bu meşru müdafaadan kaynaklı konumunu kaybetti. Türkiye’nin bu konudaki tutumu olumlu. Filistin’in haklı davasının yanında ve işgal edilen Filistin topraklarının iadesi ile bir Filistin devleti kurulmasıyla ancak bu sorunun çözüleceğini dile getiriyor. Bununla birlikte iki taraf ki Filistin’in atacağı tüm silahları muhtemelen bitmesi dolayısıyla İsrail’e itidal ve saldırılardan vazgeçmesi çağrısında bulunuyor ve bu hususta arabuluculuk yapacağını ifade ediyor. Bizler, Hamas için “neyine güvendin” diyenlerden olmayız. Hamas’ın haklı mücadelesini kutsuyor ve anlamlı buluyoruz. Ancak olaya İran karışınca da Mahir Kaynak’ın “kime yaradı” formülü de aklımızın bir tarafını kemirmeye devam ediyor.
Rabbim Filistinli kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Rabbim onları kalkanı ile korusun, İsrail’in bombalarını da kendi başlarına yağdırsın.