Kim Demiş İşsizlik Var Diye…
'Şehirlerin ve ülkenin en önemli problemi nedir?' araştırmalarında genellikle ilk sırada çıkan sorun işsizlik oluyor.
Bunun ne kadar gerçekçi, ne kadar reel olduğu hep tartışılmıştır. Üniversitenin belirli bölümlerinden mezun olup da kendi alanlarında iş bulamamak gibi bir sorunun olduğunu herkes gibi bizler de kabul ederiz. Elbette her insan öncelikle eğitimini alıp mezun olduğu bölümle ilgili bir işte çalışmak ister.
Ancak üniversite mezunu olmadığı ve gününü kahve köşelerinde geçirdiği halde iş beğenmeyen nevzuhur bir grup oluştu.
Bu kanıya nasıl mı vardık? Anlatalım o zaman. Hemen her gün belirli sektörlerde üretim yapan ve bu konuda markalaşmış firmaların yetkilileri ile değişik ortamlarda görüşüyoruz. Hemen hepsinin ortak şikâyeti çalıştıracak eleman bulamadıkları yönünde.
Bunun son ve somut örneği ise yine OSB’de oldukça hafif bir işte, asgari ücret olan 11 bin 402 TL ile çalıştıracak eleman bulamayan bir iş insanının sitemi oldu.
Hiçbir zorluğu olmayan bir iş için bir aydan beri elaman aradıklarını ancak bugüne dek bir tek taliplinin bile çıkmadığını ifade eden iş insanı arkadaşımız, bu duruma o kadar hiddetlenmiş ki “kimse bana bu memlekette işsizlik sorunu var demesin” diyerek tepkisini ortaya koyuyor.
Kahvehaneler dolup taşıyor, sokaklar amaçsız gezen insanlardan geçilmiyor, hemen her evde işsiz var fakat buna karşın eleman bulamayan sektörler de var.
Bu tepkisini ortaya koyan iş insanı “artık mecbur kaldım ve Suriyeli eleman arıyorum” diyerek başka bir resmi de ortaya koyuyor.
Söylememiz o ki herkes masa başında ve kamuda iş arıyor. Üretime dayalı sektörlerden gelen iş taleplerine dönüp bakmıyor bile. Böyle olunca da toplumda bir “işsizlik” propagandası yapılıyor. Ama işin aslı sorun işsizlik değil, eleman bulamamak olarak ortaya çıkıyor.