KEŞKE O DA GELSEYDİ

Geçtiğimiz Çarşamba günü Anadolu Gazeteciler Derneği'nin organize ettiği bir program kapsamında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeydim

KEŞKE O DA GELSEYDİ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Geçtiğimiz Çarşamba günü Anadolu Gazeteciler Derneği’nin organize ettiği bir program kapsamında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeydim. Cumhurbaşkanımızı dinleme şansı yakaladığım program öncesi biraz tedirgindim. Anlatayım…

            Kimlerin katılacağını çok fazla bilmemekle birlikte gazetecilerin davetli olduğu programda benim gibi gazetecilikte çok fazla iddialı olmayan birisinin gitmesinin doğru olup olmayacağına dair kuşkularım vardı.

            Mesela Erhan Dabak gibi Türkçeyi muhteşem bir şekilde kullanan, tecrübesiyle genç gazetecilere örnek olan mesleğin duayenlerinin yanında benim ne işim olabilirdi ki? İnsan profesyonel mesleği ile anılmalı. Ben ekmeğimi avukatlık yaparak kazanıyorum. Gazeteciyim demekten mümkün oldukça imtina etmişimdir.

            Gazetemiz imtiyaz sahibi Sayın Ahmet Toprak davetten bahsedince tedirgin oldum. Çekincelerimi aktardım. Kendisine; “Şimdi orada büyük üstat Erhan Dabak karizmasıyla beni ezer. Hiç kendimizi bozmayalım!” deyince bana, “Olsun, tecrübe olur. Ot geldin, palağ gideceksin! Aş artık kendini.” dedi. Beyandaki hakikatin karşısında ezilmiştim ama öğrenme açlığım utancımın önüne geçmişti…

            Külliye’nin önünde beklerken gözüm Dabak’ı arıyordu. Elimizden tutsun, Elazığ ekibine liderlik etsin…

            Maalesef gelmemişti. Ben de hayatımın en büyük tecrübesinden mahrum olmuş oldum!

            Gerçi Sayın Erhan Dabak’ı aratmayacak tecrübede tipler vardı aramızda ama onun tadı başkaydı benim için. Neyse, hayırlısı bir başka zamana inşdigerah…

            Cumhurbaşkanımızın konuşmasında önemli detaylar vardı. Geçtiğimiz hafta gazetelerimizden konuşmayı takip ettiğinizi var sayarak tekrar olmasın diye içeriğe girmek istemiyorum.

            Cumhurbaşkanımızın danışmanlarına, “Erhan nerde, göremedim.” diye sorduğuna dair bir dedikodu çıktı! Doğruluğunu teyit edemesek de Elazığlılar olarak hepimiz gururlandık!

            Reisi görmüş olduk. Ankara’da eş dost ziyareti yaptık. Yetti…

ÇOK ZEVKLİYDİ

            Oldum olası yolculuktan haz etmem. Uçak, otobüs, araba… Hiç fark etmez.

            Ankara dönüşü hayatımın en keyifli yolculuğunu yaptım. Zaman nasıl geçti hiç anlamadım.

            Dönüşte Haberkent Gazetesi imtiyaz sahibi Efraim Gündem ve Star Gazetesi imtiyaz sahibi Serkan Gürtürk ile birlikte aynı sıradaydık.

            Eğer Efraim abi keyifliyse, kafasında bir problem yoksa onun esprilerini kimseninkiyle kıyaslamam.

            Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim. Genelde sohbet konularımız Elazığ medyasıyla ilgiliydi.

            İnşdigerah bir başka yolculukta daha buluşuruz…

İYİ Kİ TEK ADAM!

            Cumhurbaşkanımıza diktatör yakıştırması yapanlar var. Referandumdan evet çıkarsa tek adamlığa gideceğimizi iddia edenler aynı kesimler.

            İddiaları kabul etmemekle birlikte… Ak Parti içindeki bazı hadsizlere bakınca diyorum ki, iyi ki Recep Tayyip Erdoğan tek adam!

            Diyarbakır’da Ak Parti teşkilatı bir pankart açmış. Şöyle yazıyor:

            “Her evet Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha’dır”

            Cumhuriyet rejiminin uygulanmasından kaynaklanan aksaklıkları herkes dile getirebilir. Daha özgür bir ülkede yaşamayı dile getirebiliriz. Hukuk devleti ilkelerini savunabiliriz…

            Ama kimse cumhuriyet rejimi ile ilgili hesaplarını referanduma meze yapamaz!

            Ben referandumda evet diyeceğim. Lakin amacım kimseye Fatiha okumak değildir!

            Maalesef bu tipler ara ara Ak Parti içerisinde bir kılçık gibi ortaya çıkıyorlar. Sayıları belki fazla değil. Ama mide bulandırmaya yetiyorlar. Bazen öyle saçma sapan çıkışlar yapıyorlar ki…

            Allah’tan Cumhurbaşkanımızın korkusu var da, anında sesleri kesiliyor.

            Haddinizi bilin beyler. Bu cumhuriyet dedelerimizin şehadetleri üzerine kuruldu. Sizlerin kirli haydigererine kurban etmeyiz!