Karantina Sürecinde Duygusal Yeme Sendromu Yöntemleri

Kübra Kabukçu/Uzman Klinik Psikolog Seren Karabulut yaptığı açıklamada,' Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle evlere kapandığımız bu günlerde toplum olarak can sıkıntısından dolayı yemek yeme eylemlerinde artış olduğu gözlemlenmektedir. Belirsizlik ve stres duygularının yoğun olduğu bu dönemde duygusal açlık problemi ile daha yoğun bir şekilde karşılaşabilmekteyiz.'dedi.

Karantina Sürecinde Duygusal Yeme Sendromu Yöntemleri
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Uzman Klinik Psikolog Seren Karabulut, son günlerde dünyayı saran Koronavirüs ile mücadele konusunda Hakimiyet Gazetesi’ne açıklamalarda bulundu.

HEPİMİZ GÜNLÜK YAŞAMIMIZDA, ZAMAN ZAMAN, SADECE TADINI BEĞENDİĞİMİZ İÇİN, HAZ ALMAK İÇİN TABİİ Kİ BİR ŞEYLER TÜKETEBİLİRİZ

Karabulut yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Amaç açlığı gidermek değil, güvende hissetme ihtiyacının karşılanması olarak görülebilmektedir. Hepimiz günlük yaşamımızda, zaman zaman, sadece tadını beğendiğimiz için, haz almak için tabii ki bir şeyler tüketebiliriz. Fakat, bu tüketimin sıklığı çoğalmaya başlamışsa ve üzüntü, stres, öfke gibi olumsuz duyguları her hissettiğimizde kendimizi mutfakta, buzdolabının karşısında, özellikle de hemen tüketebileceğimiz şekerli, yağlı, unlu yiyeceklere yönelirken buluyorsak duygusal yeme atakları yaşıyor olabiliriz. Duygusal yeme bozukluğu bireyin olumsuz duygularını , hislerini düzeltmek için gerçek bir açlık hissetmediği halde yemek tüketimine yönelmesidir.”dedi.

 

STRES HORMONLARI BİREYLERİN YÜKSEK YAĞ VE ŞEKER İÇEREN YİYECEKLER TÜKETMESİNE SEBEP HORMONAL ETKENLERDENDİR

Karabulut, “Bu eylem belirsizliklerin de etkisi ile “stresten yemek” olarak adlandırılmaktadır. Stres hormonları bireylerin yüksek yağ ve şeker içeren yiyecekler tüketmesine sebep hormonal etkenlerdendir. Stres, obezite, aşırı kilo ve görülen diğer yeme bozukluklarına sebep olan önemli faktörlerdendir. Stres durumundayken beyin sistemimiz “savaş ya da kaç” olarak tanımlanan bir pozisyona geçiyor. Bu durumda sinir sistemi böbreklere adrenalin salgılaması talimatını veriyor ve biz de mutfağa gidip yemek yeme eylemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Stres süresi uzadığında ise vücudumuz genel olarak motivasyonu arttıracak kortizol maddesini üretmeye başlıyor, stres azalmadıkça kortizol açık kalıyor ve bu durum da bizi yemek yeme eylemine itiyor. Aşırı yeme hali, yaşanmış olan hayal kırıklığı, üzüntü, kaygı, depresyon gibi durumlarla baş etme stratejisi olarak geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır. Geliştirilmiş olan aşırı yeme problemi ile birey, fiziksel açlığı değil duygusal açlığını doyurmaya çalışmaktadır.”diye ifade etti.

STRES FAKTÖRLERİ VÜCUDUMUZDA HORMONLAR ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİYE SAHİPTİR

Seren Karabulut,“ Duygusal açlık; çevresel faktörler, genetik yatkınlık, beden algısı, toplumsal faktörler, depresyon, stres, sosyo-ekonomik düzey gibi birçok faktör ile yakından ilişkili görülmektedir. Covid-19 ile yaşamakta olduğumuz bu süreçte toplum olarak genel bir stres altında yaşamaktayız. Stres faktörleri vücudumuzda hormonlar üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Bu dönemde negatif hislerin tetiklenmesiyle ortaya çıkan faktörler kapsamında hormonlarda görülen değişimlerin etkisiyle duygusal açlık olarak tanımlanan durumlar ortaya çıkar. Duygusal Yeme ve fiziksel yeme teorisi arasındaki farklara kısaca değinecek olursak; Duygusal yeme: birey rahatlamak için yemeğe yönelir ve sonrasında pişmanlık duyar. Birey burda yemeği terapi olarak görür. Duygularını bastırmak için yemeğe yönelir ( kaygı, depresyon, boşluk doldurma, üzüntü, stres, öfke vb. gibi ) Duygusal yeme de asıl ihtiyaç açlığı gidermek değil, çözümlenemeyen duyguları bastırmaktır. Bireyler duygularını , bir şeyler yeme ile bastırarak çözümlemeye çalışırlar. Yeme isteği aniden oluşur, psikolojik bir yeme problemidir ve birey bazen yeme eylemini durduramadığını, kontrolünü kaybettiğini düşünebilir. Fiziksel bir ihtiyaç değil, beynin açlık şeklidir.”şeklinde konuştu.