KILIÇ MESAFESİ
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu meclis çatısı altında biri birlerine hakaret eden, küfür eden, biri birlerinin ağzını burnunu kıran sayın vekillerim
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu meclis çatısı altında biri birlerine hakaret eden, küfür eden, biri birlerinin ağzını burnunu kıran sayın vekillerimiz memleketin kangren olmuş meselelerine çare bulmak yerine kendilerine yönelik çareler ürettiler.
“Bizlere bir metreden fazla yaklaşmayın” dediler.
Bir siyasi partinin anlı şanlı bir vekili de dünya kamuoyu önünde meclis kürsüsünde yüce meclise hitaben “Bir daha hiçbir vekiliniz, hiçbir vekilimize kılıç mesafesinden fazla yaklaşmasın, pişman olursunuz” demesi şiddete ne kadar yatkın ve meyilli olduklarını göstermeye yetiyordu.
VE BU MİLLET
Ve bu millet…
Bu siyasi partimizden ve anlı şanlı bu vekilimizden yüce mecliste milletin seçtikleri vekillerle aralarına mesafe koymaları yerine terör örgütü PKK ile aralarına mesafe koymalarını istemektedir.
Çünkü bu istek bu milletin hakkıdır.
Zira bu vekillerimizin ettikleri yeminde bu istekle bağdaşmaktadır.
***
Ve bu millet…
Okulunun bahçesinde top oynayan çocuklarımıza,
Kucağında ekmeği ile evine dönen babalarımıza,
Arımızı namusumuzu bekleyen askerimize, polisimize,
Bayrağımıza, sancağımıza, karşı haince, alçakça, şerefsizce yaklaşanlarla bu siyasi partinin ve bu partiye üye vekillerin mesafeli davranmasını beklemektedirler.
Bu beklentide bunlara oy vermiş aklıselim insanlarımızın en tabii hakkıdır.
***
Ve bu vekillerimizin ülkenin onca kangren olmuş problemlerini çözmek, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak yerine kendi canlarının derdine düşmeleri “ Bize bir kılıç boyundan fazla yaklaşmayın” demeleri bir demokrasi ayıbıdır.
Olacak şey midir bu?...
Bir an düşünüyor ve “Yarabbi ne günlere kaldık” diyoruz.
***
Ne büyük bir talihsizliktir ki!..
Yüce meclis çatısı altında bir siyasi partinin sayın vekili diğer siyasi parti milletvekillerine “Bir daha hiçbir vekiliniz, hiçbir vekilimize kılıç mesafesinden fazla yaklaşmasın, pişman olursunuz” diyebiliyor da ülkeyi kan gölüne döndüren, okul bahçesindeki çocuklarımıza,
Görevi hayat kurtarmak olan sağlıkçılarımıza,
Cehaleti yenmekle görevlendirilen eğitimcilerimize,
Arımızı ve namusumuzu emanet ettiğimiz güvenlik güçlerimize molotof atan, yakan, yıkan hain parmaklarıyla bunlara tetik çekenlere…
Bayrağımıza, sancağımıza, karşı haince, alçakça, şerefsizce ihanet edenlere “Milletimizin kılına dokunursanız, caddelere, sokaklara mayın döşerseniz, döşeyenleri görmezden gelirseniz, ‘Dünyayı başınıza yıkarız’” demiyorlar diyemiyorlar.
Ve bu vekiller devletten eşek yüküyle maaş alıyorlar.
Sizleri bilmem ama ben helal etmiyorum.
Terör örgütü PKK ile aralarına mesafe koyamayanlara, onlara eylem ve söylemleri ile destek çıkanlara,
Askerime, polisime, öğretmenime, öğrencime kurşun sıkan hainlere, bu hainleri destekleyenlere, gözetenlere,
Bu milletin hak ve hukukunu gasp edenlere,
Tüyü bitmemiş yetim ve öksüz hakkını yiyenlere,
Vatandaşlık hakkımı helal etmiyorum, etmiyorum, etmiyorum…