İZZETPAŞA CAMİİ

Bugün sizlere 'Hey gidi günler hey' diyebileceğim biri yazıyla hitap edeceğim değerli okurlarım… İnsanoğlu ömür güzergâhında o kadar 'Hey gid

İZZETPAŞA CAMİİ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bugün sizlere “Hey gidi günler hey” diyebileceğim biri yazıyla hitap edeceğim değerli okurlarım… İnsanoğlu ömür güzergâhında o kadar “Hey gidi günler hey” diyor ki tahmin bile edemezsiniz.

Hele bir yaştan sonra…

                                            ***

         Memuriyetimin ilk yılları çiçeği burnunda bir devlet memuruyum.

          Çalıştığım kurum İzzetpaşa Camiinin batı kısmındaki Müfide Barım Apartmanı üçüncü katında bulunuyor.

          İzzetpaşa Camii o zamanlar kerpiçten yapılmış tek katlı küçücük bir mahdigere camisi idi.

Doğu tarafında Yıldız Parkı, batı tarafından o dönemin görkemli binalarından birisi olan dört katlı Müfide Barım apartmanı.

Müfide Barım Apartmanının girişi iki taraflı işyerleri ile donatılmış bir pasaj. Binanın birinci katında yanılmıyorsam bazı doktorların muayene hanesi ikinci katında Adalet Partisi, üçüncü katında Kadastro Mahkemesi ile Bölge Çalışma Müdürlüğü son katında ise Sağlık Müdürlüğü vardı.

         Mesai çıkışında Yıldız Parkına gidiyor çay kahve içiyoruz.  

Şehrin memur ve bürokrat kesiminin çoğu buranın müdavimleri arasında yer alıyordu.

Yine yanılmıyorsam takvim yaprakları 1967 veya 1968 yılını gösteriyordu.                                                        

         Eski İzzetpaşa Camii yıkılıyor…

          Müfide Barım Apartmanı hariç etrafındaki bazı evler ile Bingöl Matbaası ve Yıldız Parkı caminin arsasına katılıyor. Biz odamızın penceresinden çalışmaları seyrediyoruz. O zamanın imkânları ile burası adeta bir şantiyeyi andırıyor yüzlerce işçi, onlarca iş makinesi harıl harıl çalışıyor.

         Her geçen gün biraz daha yükseliyordu İzzetpaşa…

Derken 1972 yılında o muhteşem kubbesi tamamlanıyor ve iki şerefeli iki minaresi gök kubbeye yükseliyor. Odur budur burası gönüllerimizi ferahlatan kutsal bir mekân olarak yerini koruyor.

                                                      ***

         Zamanla Müfide Barım apartmanı ve Kızılay binası da bu mübarek yapıya ilave edilince bu mübarek mekânın ünü yurt geneline yayılıyor. Dışarıda “Elazığlıyım” dediğinizde karşınızdaki insan, eğer Elazığ'ı görmüşse diyeceği ilk söz "Çok güzel ve görkemli bir caminiz var." Sözü oluyordu.

Dışarıdan gelen misafirlerimiz bu görkemli camiyi gördüğünde ve bu mekânda bir vakit namazını eda ettiğinde ilk sözü "Ne mutlu size ki böyle bir caminiz var." demek oluyor. Bu da bizleri bir ev sahibi olarak gururlandırıyor, mutlu ediyordu.

Demek ki İzzet paşa Camii bu şehir için bir Harput kadar tarihî, bir Hazar Gölü kadar tabiat harikası ve bir Keban Barajı kadar da görkemlidir.

İzzetpaşa Camii bir buluşma yeridir. Değişmeyen kalıcı bir adrestir.

                                            ***

Bu mübarek camii, bir Selimiye Camisi gibi Elazığ'la özleşmiş, bir Mevlana türbesi ve bir Sultanahmet Camisi gibi bulunduğu yerle birlikte anılır olmuştur. Bir gurur abidesi olan bu mübarek mekânda kılınan namaz kadar insana haz veren, insanı günlük gaflet ve sıkıntılardan uzaklaştıran başka bir güzelliğin alacağını tahmin etmek bile mümkün değildir. Bu mübarek mekân kadar insana huzur veren hiçbir ortamında olacağını zannetmiyorum.

                                                      ***

          Bu minarelerde çok salalar verildi. Hele ki insan bir yaşa gelince o salaların anlamını, manasını, bir başka düşünceyle kavrıyor.  

Her sala verildiğinde pür dikkat kesiliyor. Acaba bu gün hangi dostumuzu kaybettik endişesine yersiz de olsa kapılıyoruz.

          Terhisini bekleyen askerler gibiyiz. Ne zaman terhisimiz verilecek, ne zaman ebeveynlerimizin, yakınlarımızın, dost ve arkadaşlarımızın yanına gideceğiz o günü bekliyoruz.

Bir dörtlüğümde dile getirdiğim gibi,

           * 

           Geldi sevkiyat anı,

           Birer birer gidiyoruz.

           Bindik bir marşandize,

           Her durakta iniyoruz.

           *

          Demek ki insan bir yaşa gelince daha hassas, daha duygusal oluyormuş.  

          Bu mübarek yapıda kaç tane canciğer dostumuzun, kaç tane vatan yolunda can veren şehitlerimizin ve içimizden hiç çıkmayan yakınlarımızın cenaze namazlarını kıldık, son kez omuzladık onları. Hepsine Cenabı-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

         Her biri ikişer şerefeli o bir çift minarelerde, rahmetli Bülbül Ali gibi sedası çok güzel müezzinlerimizin okuduğu ezanlarla senelerce uykumuzdan uyandık. Çok saygıdeğer imamların arkasında namaz kıldık. Başta cennetmekan Hacı Halil Efendi olmak Cemalettin Hoca ve Celal Sürgeç gibi değerli vaizlerimizin gönül pınarında yıkandık.

         Okunan ezanlarla gönül tellerimizi titrettik.

         Gönlümüzde derin bir yeri ve önemi bulunan bu mübarek camiye emeği geçen her kesime her Elazığlının minnet ve şükran borcu vardır. Ben de bu duygular içerisinde İzzetpaşa Camii başlıklı bir şiirimle yazımı noktalıyorum.                         

 

                                  İZZET PAŞA

 

        İzzet paşa camiinde yine sala veriliyor,

        Ey Ya Rab bir kulun daha, huzuruna geliyor.

        Saf saf dizilen şu Ümmet-i Muhammed,

        Hepsi senden af, bir mağfiret diliyor.

 

        Zaman gelecek hepimiz, birleşeceğiz o noktada,

        Ve yolculuğumuz bitecek bir gün, bu son durakta.

        Ecel nerde, nasıl, ne zaman çalar kapını?..

        Bilinmez ki vakit belki akşamüzeri, belki de bir şafakta.

 

        Son sözümüz ne olur, en son kimi görürüz?

        Bilinmez ki nasıl doğduk, nerde nasıl ölürüz?

        Arkamızda ne kalır, kim ne söyler kim bilir?

        Hangi yavru perişan, hangisi öksüz kalır?

 

        Nedir bu insan akını, nere gider bu millet?

        Omuzlardan, omuzlara geçiyor yine bir mevt

        Dünyada son yolculuğun, son debdeben ey insan

        Dilerim Rabbime, sana etsin merhamet.                        

                                                      *** 

        Cumanız mübarek, geleceğiniz hayrolsun sevgili okurlarım!..

        İster paşa olun, ister vali isterse sıradan bir ahali…

        Zenginde olsak, fakirde olsak, güçlüde olsak, zayıfta olsak hepimizin salası verilecek bir gün burada.

        O Yüce Allah o günümüze yardım eylesin.

        Kalın sağlıcakla…