İSLAM'IN MUHAFAZAKÂRLIKLA SAVAŞI!
İlimizde yayın yapan 'Her Ay Elazığ Aktüel' dergisini biliyorsunuzdur
İlimizde yayın yapan “Her Ay Elazığ Aktüel” dergisini biliyorsunuzdur. Zeki Geçkil Hocamın öncülüğünde ortaya çok kaliteli bir dergi çıkıyor. Ben de yazılarımla katkı sağlamaya çalışıyorum.
Dergide kısır siyasi tartışmalardan uzak yazdığım bir yazı vardı. Köşemde sizlerle paylaşmak istedim.
*****
Eskiden beri Japon eğitimi üzerine anlatılan yanlış bir hikâye vardır. Çok yerde karşınıza çıkmıştır. Genelde, hayatında değil Japonya’yı görmek, Japonya’ya 5 bin km bile yaklaşamayan, tüm ömründe Japonya hakkında tek bir kitap bile okumamış memleket ahalisi eğitim sistemimizi eleştirmek için anlatır! Kısaca hatırlatayım…
Güya Japonlar çocuklar okul yaşına geldiğinde onları II. Dünya Savaşında Amerika’nın atom bombası attığı Nagazaki ve Hiroşima’ya götürürlermiş. Daha sonra da onlara modern şehirleri gezdirir, fabrikaları gösterirlermiş.
Çocuklara; “Bakın çocuklar, eğer çalışırsanız ülkenizi böyle güzel ve güçlü yaparsınız. Yoksa birileri gelir ülkenizi yerle bir eder. Yaşanmaz hale getirir...” derlermiş.
Bu iki tablo karşısında duygulanan, öfkelenen çekik gözlü küçük Ninjalar olurmuş size mühendis, doktor, avukat! Başlarlarmış o teknolojinin son harikası olan bilgisayarları, arabaları vs yapmaya.
Yeterli ideolojik eğitimden geçmeyen senin benim gibilerin, “vay annaaammmm!” demekten başka yerel belleğinden çıkacak ünlemi olmaz! Etkileniriz doğal olarak.
Tam da hamasi duygularımıza uygun bir hikâye!
*****
Ankara’da avukatlık yaparken iki tane Japon vatandaşı olan müvekkilim vardı. Ülkemize üniversitede hocalık yapmak için gelmişler. Dil ile alakalı bir fakültede olduklarını hatırlıyorum. Mikiko Uhera isimli müvekkilime yukarıdaki hikâyeyi anlatıp, doğru olup olmadığını sorduğumda aldığım cevap çok hoşuma gitmişti.
Mikiko bana; “İyi de neden böyle bir nefretle çocuklarımızı yetiştirelim ki? Birileri de çıkıp siz de Çin’i işgal etmiştiniz demez mi? Bizde ilkokulda çocuklara nasıl iyi bir evlat, nasıl iyi bir kardeş, nasıl iyi bir vatandaş olacağı öğretilir…” demişti.
Japonlar gerçekten çok iyi insanlar. Gülmeyince hiçbir şey anlatamıyorlar! Mikiko derdini bile gülerek anlatıyordu.
*****
Hakimiyet Gazetesindeki köşemde bir yazıda şöyle bir tespitte bulunmuştum: “Bizde insanlar İslam’ın kendileri haricinde herkesin hayatını değiştirmesini istiyor…”
Her yere imam hatip yaparak dindar nesil yetiştirilebileceği yanılgısı bizi eğitim sisteminin çökmesi sonucuna götürdü. Dindar neslin, düşünen, özgür bireylerle oluşabileceğini düşünemedik. İmam hatip liselerinin kalitesini de düşürmüş olduk.
Ulusalcı kafanın toplum mühendisliğinin bir değişik modelinin uygulanıyor olmasına sesimizi çıkartmadık. Sonuçta bir nesil İslam adına ideolojik tutumumuz nedeniyle heba oldu veya oluyor.
*****
Oysa doğru olan iyi insanlar yetiştirecek bir sistem kurmaktı. İslam, başkasının hayatını şekillendirmek için değil, benim hayatımı düzenlemek için vardı.
“Senden önce ben nasıl bir insanım?” Sorulması gereken soru bu değil mi?
İslam bireyi, ancak ve ancak “İyi” insan yapabilirdi. Ama maalesef İslam’ın bir türlü muhafazakârlıkla olan mücadelesi bitmiyor! Muhafazakâr akıl İslam’ı kendi hayatını değiştirsin diye değil, başkalarının hayatını değiştirsin diye savunuyor.
Bu kavganın sonucunda da İslam coğrafyasında huzur hiç olmuyor. Kan ve gözyaşı bitmiyor. İnsanlar her gün bir yerlerde acı çekiyor…
*****
Oysa “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyen bir peygamberin ümmetine yakışan iyi insan olmaktır.
Bütün mesele bu, iyi insan olmak… İyi insanlar yetiştirecek sistemler kurmak lazım. İyi olan İslam’dan ayrı olamaz. Gerisi hikâye…
Mikiko’yu milli eğitim bakanı mı yapsak acaba!