İNSANLARIMIZ MUTSUZ!

Başak Meral Gündüz/Klinik Psikolog Yılmaz Kaplan insanların mutsuz olduğunu belirterek, ''Bu mutsuzluğumuzun temelinde insanların birbirlerine ve kurumlara güvenmeyişi gelmektedir.''dedi.

İNSANLARIMIZ MUTSUZ!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşte Yılmaz Kaplan ile yaptığımız röportajın detayları:

 

BİZ TOPLUM OLARAK NEDEN MUTLU DEĞİLİZ ? BUNUN SEBEBİ NEDİR?

Beynimiz, oksitosin hormonu diye bir hormon salgılıyor. Bu hormon, insanlar arası bağlanmayı sağlıyor. Bu hormon az salgılanınca, kişi endişeli oluyor ve diğer insanlarla ilişki kuramıyor.

PEKİ O ZAMAN BU HORMONU ARTIRMANIN YOLU NEDİR?

 

Yani, insanlar arasında güven olunca oksitosin oranı artıyor, arttıkça da insanlar daha çok birbirine güveniyor. Bir döngü var. Peki, insanlar arasında güven artınca ne oluyor?

Güven olmayan toplumlarda insanlar mutsuz. Güven arttıkça mutluluk da artıyor. Güvenin mutluluğa etkisi, paradan ve sağlıktan bile daha fazla.

İLİŞKİLER VE MUTLULUK 

İnsanlar ne kadar birbirine güvenirse, beyin o kadar oksitosinhormonunu salgılıyor. Bu salgı arttıkça da güven daha çok artıyor. Güven arttıkça da insanlar ve toplumlar daha mutlu oluyor. O toplumda sevgi artıyor.

NEDEN MUTSUZUZ ?

Çünkü toplumumuzda güven yok. Toplum kutuplaşmış durumda. Sosyal, politik, etnik katmanlar birbirine güvenmiyor. İnsanlar arasında ilişki zayıf. İnsanlar kurumlara güvenmiyor. 

Etrafınızdaki mutlu insanların sayısı ne kadar? Eminim sizin de çevrenizde mutlu insan sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadardır. Zaman zaman yolda yürürken kafamı kaldırdığımda insanların asık ve sert suratlarını görünce sahi biz neden mutsusuz sorusunun cevabını bulmaya çalışırım.

NASIL MUTLU OLURUZ ?

Tolstoy’a nasıl mutlu olursunuz diye sorduklarında şu cevabı vermiş sahip olduğum şeylere sevinerek sahip olmadığım şeylere hiç üzülmeyerek demiş. İnsanoğlu doyumsuz der büyüklerimiz. Ah şu 1’le yetinmeyin 2,3,4,…. Oysaki bizler mutluluğu sahip olmak için uğraş verdiğimiz şeylere bağlayarak beklemez miyiz? 3hiç evim yokken 3+1 iyi olur ona sahip olurken 4+1, residance, akıllı ev…. İstediğim gibi ev aldığımda çok mutlu olacağım. Arabamın üst modelini alınca daha mutlu olacağım aslında sadece bu örnekler bile mutlu olmayı beklentilere bağladığımızı açıkça gösteriyor.

 

Bakınca yaşam herkese aynı şeyleri vermiyor. Kiminin parası çok kiminin yok. Kimi güzel bir aileye sahip. Kimi dünyaya geldiği ilk günden anne babasız. Kimi hayatın bütün imkanları ve zenginlikleri önüne tepsi gibi sunulurken kimisi tırnaklarıyla kazıyarak elde ediyor..  Nasıl mutlu olacağız derseniz Tolstoy’un yaptığı gibi elimizdekilerin kıymetini bilerek. Oysaki şükredecek ne çok şeyimiz var. Çoğumuzun sağlıklı bir bedeni, yolunda giden işleri, anne babası, bizi seven insanların olması bile mutluluk kaynağımız. Bence mutluluğu uzakta değil; yakınımızda aramalıyız. Tebessümümüzü diğer insanlardan esirgememeliyiz Sahip olmadıklarımıza üzülmeyerek. Gerçek hayatı kabul ederek. Hayat elimizde olmayanlara hayıflanıp üzülecek kadar uzun değil…

 

Bazen hamd etmek gerekir önemli herhangi bir hastalığımız yoksa. Hayatımızı idame edecek kadar gücümüz kuvvetimiz varsa. Sevdiğimiz ve değer verdiklerimiz bizimleyse… Bırakın olanla yetinelim idealde çok şeylerin bizimle olmasını isteriz ama gerçek hayatta bunun olamayacağına inandığınız ve kabul ettiğiniz anda savaşmayı bırakıp yaşamasını da öğrenmeliyiz.  Olanla yetinmeyi ve mutlu olmayı bilelim. Hayatın ihtiyaçları sonsuz. Her sahip olanın bir üstünde daha istek ve ihtiyaç çıkar karşımıza. Mutluluğu sadece bunlara bağlamak doğru değil. Sahip olduğumuz ne varsa ona önem verip koruyalım. Bize yaşattığı duyguyu sonuna kadar yaşamasını bilelim 

Hayat kısa değil mi? Ne zaman öleceğini kimse bilmiyor. Elimizdeki fırsatları neden değerlendirmiyoruz? Haydi, bugün bir başlangıç olsun tüm enerjimizle yeniden başlayalım ne dersiniz?