İNSANI YAŞATMAK BU MU?
İlimizde 24 Ocak tarihinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde yıkılan Dilek ve Petek Sitesi sakinleri, seslerini ve haklı taleplerini bir türlü yetkililere ulaştıramadılar. Aslında ses gitti ilgili yerlere ama bu mağduriyetin çözümü noktasında ne mülki amirlerden ne de yetkili kurumdan bir açıklama yok.
Dilek ve Petek Sitesi sakinlerinin talebi aslında çok mantıklı ve haklı bir talebe dayanıyor. Malum yıkılan evlerin yerinde neredeyse iki kat bina yapıldı ve TOKİ, bu alandan önemli oranda ev sahibi oldu.
Dilek ve Petek sitesindeki hak sahipleri, eski evlerinin konum ve cephesinde bir ev istiyorlar. Yani yıkılmadan önce evleri binanın hangi cephesinde ve katındaysa, aynı konumdaki evlerini talep ediyorlar.
Ancak bu talep zamanında kabul görmediği gibi şimdi de kabul görmedi ve tüm hak sahipleri kuraya tabi tutuldu. Geçmişte iyi konum ve katta olan hak sahipleri kura sonucu ile mağdur olduklarını, kendilerinin kuraya tabi tutulmadan eski evlerinin aynı şart ve konumunda ev verilmesini ve anahtarının da teslim edilmesini istiyorlar.
Basın açıklaması ve değişik kamu kurumlarının önündeki açıklamalarına devam eden site sakinleri, haklı taleplerinin dikkate alınmasını istiyor ve mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik seslerini duyurma gayretlerini sürdürüyorlar.
İlgili kurum tarafından bunu gerçekleştirmek çok mu zor ya da zordu? Hak sahiplerinin kuraya tabi tutulmadan zaten iki kat konut üretilmiş alandan kendi eski evlerine eşdeğer konumda bir ev verilemez miydi? Elbette verilirdi ve böyle de olması gerekirdi.
Şimdi ne oldu… Vatandaşlar kurayı kabul etmiyoruz ve hak mahrumiyeti yaşadık diye yargıya başvurdular. Büyük bir ihtimalle de yargı, vatandaşın lehine karar verecek ve herkes hakkına razı olacak.
Ama olan vatandaşa olacak. Hem zaman kaybı hem de mağduriyetin uzun sürmesi ile evlerine kavuşamayan insanlarımız olacak.
Bu anlayış ile “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışının ne kadar bağdaştığı, devletin vatandaşına kendi hakkını bile kuraya tabi tutarak belirlemesi ne kadar adil ve ne kadar hukuki görüp izleyeceğiz.
Yazıktır, günahtır beyler. Önünde sonunda kaybedeceğiniz bir davada vatandaşın yanında durmak ve hem insanı hem de devleti yaşatmak varken, bu ayak direme ve inatlaşma da neyin nesi? İlgili kurumlar ve hukukçular bir araya toplanıp konuyu müzakere edin ve günün sonunda mecburen kabul etmeniz ve uygulamanız gereken sonucu bugünden hayata geçirin. Hem vatandaş hakkını alsın hem de devlet, devletliğini göstersin…