İnanmak İstiyoruz!
Türkiye, pandemi süreciyle başlayan, 11 ili kapsayan depremler sonrası ekonomik olarak kötü günler geçirdi.
Her ne kadar üretim ve ihracat rakamları yüz güldürse de enflasyon hala yüzde 70’ler civarında. Sokağa çıkıp bir çay ocağında oturmaya bile korkuyor insanlarımız zira çayın bir bardağı kafelerde 30, çay ocaklarında 5-6 TL.
Bakan Şimşek, OVP ile 2025’i işaret edip mutlu bir gelecek ve pembe tablolar çizerken Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Türkiye'yi önümüzdeki günlerde aydınlık günler beklemektedir" dedi.
Bu açıklamalara inanmak istiyoruz. Yeniden enflasyonun tek hanelere inmesini, aracımızın deposunu fulleyip dere tepe gezmeyi ve seyahatlere çıkmak istiyoruz.
Yeniden geniş davetler, ikramlı eş-dost toplantıları yapmak istiyoruz. Ekonomi öylesine vurdu ki insanları, sosyal hayat kadar akraba ve arkadaşlar arasında gidiş-gelişleri ve ziyaretleri de bitirdi.
Artık Orta Vadeli Plan mı olur, uzun vadeli plan mı olur bilinmez ama öncelikle şu kamudaki araç, makam odası ve sorumsuz harcamalardan devletin kurtulması lazım. Tüm lükse ve yabancı menşeli araçların açık artırma ile satılıp TOGG’a geçişlerinin sağlanması lazım.
Hükümet, bu konuda bir adım atmadığı sürece, bu planları samimi görülmeyecek, sonuca da ulaşılması zorlaşacak, hatta imkânsızlaşacaktır.