İmamoğlu Daha Tutarlı

Bu ifadelerinin söylenme retoriği ve tarzından hangisinin doğru olduğunu anlamak için psikolog olmaya gerek yok. Az çok siyasi terminolojiye vakıf, kullanılan kelimelerle neyin nasıl dile getirildiğini okuyan her bir vatandaş, bu açıklamalardan İmamoğlu’nun doğru söylediğini görür ve bilir.

İmamoğlu, bu görüşme için Kılıçdaroğlu’na haber vermeyi gereksiz görmüş olmalı ki haklı olarak; “Kılıçdaroğlu niye benim yemeğimi takip etsin" demiş.

İmamoğlu’nun bu açık beyanına rağmen, Kılıçdaroğlu; birileri çıkıp “sen nasıl genel başkansın ki belediye başkanın seni takmıyor, senden izin almadan büyükelçilerle görüşüyor, senin belediye başkanına bile sözün geçmiyor, gücün yetmiyor” deme riskini engellemek ve genel başkanlığına laf getirmeme adına güya siyasi deha örnekliği göstererek; "Görüşmeden haberim vardı" demiş.

Hakkını vermek ve teslim etmek gerekirse, bu konuda İmamoğlu daha cesur çıktı. Balıkçıda çekilen resim ortaya çıktıktan ve o cenahın trolleri, “Resim yaz aylarında çekilmiş, bu yalandır iftiradır” demesine rağmen, biraz geç de olsa çıktı ve “evet balıkçıya gittim” deme erdemini gösterdi.

İmamoğlu; “Ne yani o kadar çalışmadan sonra bir yemek de mi yemeyecektim” dedi. “Önceden planlanmıştı iptal etme nezaketsizliğini göstermek istemedim” dedi. “Bu ülkede o kadar sorun varken benim balık yemem mi problem oldu” dedi. 

Bir tarafta, her şeyi olduğu gibi söyleyen ve yaptığının arkasında duran bir İmamoğlu profili, diğer tarafta  kendisine haber verilmemesine rağmen “evet haberim vardı” deme durumuna düşen ve konumunu tartışmalardan uzak tutmak amacıyla bunu söylemek zorunda kalan bir Genel Başkan. 

Yorum sizin…