İKİ VAKA, İKİ ÖRNEK
Birinci vaka: İstanbul'da bir kadın, çocuklarına kahvaltı hazırlayabilmek için pastane ve çöpleri gezerek yiyecek bulmaya çalışıyor. Sokakta neredeyse kimsenin olmayışı ve gündelik hayatın sakinliği nedeniyle ekmek bulamayan talihsiz kadın, dilenmek zorunda kalıyor. Bazı sınırlandırmalara rağmen sokağa sırf çocuklarına yiyecek bulma için çıkan kadına görevi gereği yardım ederek mağduriyetini gidereceği yerde İstanbul Aile Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Nail Noğay, hem ''geber'' diyor hem de sosyal medya hesabından bunu paylaşıyor.
İkinci vaka: Elazığ’da yine kendilerine sınırlama getirildiği halde muhtaçlıktan ve mağduriyetten dolayı geri dönüşüm malzemeleri toplayan hurdacının sepetli motosikletine hem el konuyor hem de 5 bin 606 TL para cezası kesiliyor.
Aslında yapılan uygulama çok yanlış değil. Zira Pandemi Kurulunda bu meslek guruplarının faaliyetlerine geçici süre ile son verilmiş. Ve fakat yüreği insan sevgisiyle dolu bir yönetici olan Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım, bu kararın altında kendi imzası olmasına rağmen gönlü asla bu cezaya razı olmuyor ve verdiği talimatla ceza kaldırılıyor.
İki vaka karşısında iki yönetici örneğini gördünüz değil mi? Üstelik biri Vali, diğeri sıradan bir müdür yardımcısı.
Bizim sadece kuralları uygulayan yöneticilere ihtiyacımız yok. Bizim, tüm kanun ve kurallara rağmen vicdanını duvara asmamış, onu toprağa gömmemiş yüksek seciyeli idarecilere ihtiyacımız var.
Yok, efendim Bakanlık o müdür yardımcısını görevden aldığını açıklamışmış. Neye yarar… Dal, rüzgârı affetse de kırılmıştır artık bir kere…
Görevlerimizi hakkıyla yaparken az duyarlı olalım. Fakirliği küfre an yakın bir mesafe gören dinimizin kolaylaştırıcı yönlerini bizler de yok saymayalım.
Bugünlerde şehir halkı olarak Sayın Valimize çok teşekkürler ettik, çok dualar ettik. Ama bu son iki olay da gösterdi ki ne kadar teşekkür etsek azdır, bizler için azdır…