İFTAR SOFRALARI FESTİVALE DÖNÜŞMESİN
GÜLŞAH ALTAŞ/On bir ayın sultanı Ramazan ayını idrak etmeye başladığımız şu günlerde oruç tutacak olanların bu ayı sağlıklı bir şekilde geçirmesi içi
GÜLŞAH ALTAŞ/On bir ayın sultanı Ramazan ayını idrak etmeye başladığımız şu günlerde oruç tutacak olanların bu ayı sağlıklı bir şekilde geçirmesi için dikkat etmesi gereken hususları uzmanlarına sorduk.
Hakimiyet Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Dahiliye ve Endokrinoloji Uzmanı Dr. Halil Doğan, dini gerekler yerine getirilirken vücudun da sağlıklı tutulması gerektiğini vurguladı.
Oruç tutmak isteyen hastaların birey olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Dr. Halil Doğan, hastanın kendi hekimi tarafından değerlendirilip oruç tutup tutmayacağına karar verilmesinin daha uygun olacağını söyledi. Dr. Halil Doğan, ‘Diyabetik hastaların kesinlikle oruç tutması yasaktır’ şeklinde belirtilen görüşe kesinlikle katılmadığını kaydederek, “Hastalık ferdidir ve bu konudaki kararın ferdi olarak değerlendirilip verilmesi gerekir” dedi.
*** Hocam öncelikle oruç tutacak olanların Ramazan ayını sağlıklı bir şekilde geçirmeleri için ne gibi önerilerde bulunacaksınız?
Ramazan ayı dikkat edilmesi gereken bir ay. Ramazan ayının memleketimizde bir yemek yeme festivali olarak değerlendirildiğini düşünüyorum. Çünkü insanlarımız yıl boyunca yemedikleri yemekleri Ramazan ayında yiyorlar. Normalde bir öğünde bir kap yemek yerken Ramazan ayında en az 3-4 kap yemek hazırlayıp yiyorlar. İftar sofralarının sosyal anlam ifade etmesi açısından aslında çok büyük önemi var. İnsanlar yemeklerini eşleriyle, dostlarıyla paylaşıyorlar. Aslında bu açıdan baktığımızda onaylanabilir bir davranış. Fakat sağlık noktasına geldiğimizde Ramazan ayı birçok insana zarar veriyor. Ramazan ayında normalde insanların eğer sahur vaktini saymazsak bir öğün yemekle yetinmesi, daha az yemek yemesi gerekir. Bu durumda da insanların aslında Ramazan ayı sonunda kilo kaybetmiş olması gerekir. Ama bizde durum tam tersi oluyor ve insanlar Ramazan ayından kilo almış olarak çıkıyor. Tabi bu manidar. Ramazan’da özellikle beslenmeye çok dikkat etmek lazım. Çok uzun süre oruç tutuyoruz ve çok uzun bir süre aç kalınmakta. Bu uzun süreli açlıktan sonra birden bire çok fazla yemek yenilirse sadece mideye veya bağırsaklara değil bütün vücuda zararı olur. Bu nedenle iftarı uzun süreye yaymak en sağlıklısı. Önerimiz iftara önce bir çorbayla başlamak ve sonra akşam namazını kıldıktan veya bir süre bekledikten sonra ana öğüne geçmek. Fakat maalesef bu bizim toplumumuzda çok fazla uygulanmıyor.
Ramazan’da yenilmesi gerekenlere gelince öncelikle ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durmak gerekiyor. Bunun yerine daha hafif, kahvaltılık türü dediğimiz yiyecekleri yemek daha sağlıklı. Yemeye çorbayla başlayıp daha sonra salata, sebze türü yiyecekler yenilmeli. Etli yemekleri de çok ağır hazırlanmamak kaydıyla iftar sofrasında bulundurmalıyız. Karbonhidratlı gıdaların fazla tüketilmemesini öneriyoruz. Eğer tüketilecekse de sahur yerine iftarda yenilmeli. Çünkü karbonhidrat sahurda tüketilirse insülin salgısını artırır ve dolayısıyla insanın daha çabuk acıkmasına neden olur. Bu nedenle sahurda karbonhidratlı yiyeceklerden uzak durmak gerekir.
*** Peki hangi hastaların oruç tutması sakıncalıdır?
Aslında hastalık yoktur, birey vardır. Yani her hastanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu kalp hastası da olsa, böbrek veya diyabetik hasta da olsa o bireyin sağlık durumu değerlendirilip ona göre karar verilmeli. Biz de, ‘Sen kalp hastasısın veya şeker hastasısın, oruç tutamazsın’ şeklinde bir genelleme yapılır. Aslında bu son derece yanlış. Hastanın kendi hekimi tarafından değerlendirilip daha sonra oruç tutup tutmayacağına karar verilmesi daha uygun olur. Çünkü oruç tutmak isteyenler belli insanlardır ve bu kişiler Allah’a karşı kendi içlerinde bir vicdan hesabı yaparlar. Dolayısıyla işin içine vicdan girince hastalığı pek ciddiye almazlar ve oruçlarını tutmak isterler. Bu insanlara, ‘sen hastasın, oruç tutamazsınız’ deyip oruç tutmaktan men ettiğiniz zaman vicdani problemler başlar ve birçok insan depresyona girer. Sonuçta bu da bir hastalık ve bunu da engellememiz gerekir. O insanın sağlık durumunun güne uygun olarak değerlendirip oruç tutup, tutmayacağına karar verilmesi gerekir.
*** Hava sıcaklıklarının arttığı ve oruçlu geçirilen sürenin uzun olduğu bir zaman. Sağlıklı insanların bile oruç tutarken zorlanacağı bir süreç olacak. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Özellikle bu dönemde sıvı alımına çok dikkat edilmesi gerekir. Sıvıyı yeterince aldığımız zaman çok fazla bir sıkıntı olmaz. İnsanlar beslenme önerilerine dikkat ederlerse Ramazan ayını sorunsuz geçirirler. İlaç kullananlar da ilaç saatlerini Ramazan ayına göre ayarlayabilir. Ben birçok diyabetik hastamı oruç tutmaktan men etmiyorum. Mesela ana ilaçlarını iftar vaktinde almalarını öneriyorum, yardımcı ilaçlarını da sahura kaydırıyorum ve hastalarım bu şekilde oruçlarını çok rahat şekilde tutabiliyor. Bununla ilgili yapılmış bilimsel çalışmalar da var. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ve Mısır’da yapılan çalışmalara göre hastanın tedavi ilacı Ramazan ayına göre ayarlandığında herhangi bir risk olmadığı ve insanların oruçlarını rahatça tutabileceğini gösteriyor. Yaklaşık 1 ay önce İstanbul’da bununla ilgili bir toplantı yapıldı ve birçok ülkeden bilim insanı bu toplantıya katıldı. Orada bir genelleme yapıldı ve ‘Diyabetik hastaların kesinlikle oruç tutması yasaktır’ şeklinde bir görüş bildirildi. Ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Hastalık ferdidir ve bu konudaki kararın ferdi olarak değerlendirilip verilmesi gerekir.
*** Bu ilaç ayarlamalarının hekime danışılmadan yapılması sakıncalı mı? Yani günlük ilaç alan insanlar sabah ilaçlarını sahurda, akşam ilaçlarını da iftar vaktinde alırsa sağlık açısından bir risk söz konusu mu?
Çok nadir ilaçlarda sabah erken almaya dikkat etmek gerekiyor ve bunun saatiyle oynama yapamıyorsunuz. Ama çoğu ilaçta bu ayarlama yapılabilir. Bununla ilgili çok büyük bir risk yok. İnsanların yine de hekimlerine danışıp yapılacak değerlendirmeler sonrasında bu ayarlamaları yapmalarını öneriyorum.
*** Birçok insan sahura kalkmadan oruç tutuyor. Bu sağlıklı mı?
Bunu kesinlikle önermiyoruz. Kesinlikle sahura kalkmak gerekir. Bu hem sağlık açısından çok önemli hem de dini açıdan kalkılması gerekiyor. Peygamber efendimiz de sahura kalkılmasını önermiş. Sahura kalkmadığınız zaman bir kere mide boşalmadan yemek yemiş oluyorsunuz. Yediğiniz yemek ve aldığınız her gıda zararlı olur çünkü fazla insülin salgılanmasına neden olur. Bu insülin gece kan şekerini düşürür ve sabah kalktığınızda susamış ve acıkmış olursunuz. Bağırsaklara da fazla bir yük biner. Dolayısıyla bağırsaklarda hazımsızlık artar, gaz problemi olur. Bu da bütün gün insanı rahatsız eder. Bu nedenle sahura kalkıp karbonhidratlı yiyecekler az olmak kaydıyla kahvaltılık türü gıdalardan almak gerekir.
*** Vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum hocam. Son olarak neler söylemek istersiniz?
İnsanlarımızın sağlıklarını tehlikeye atmaması gerektiği konusunu özellikle vurgulamak istiyorum. Ramazan ayının ilk günlerinde tansiyon yükselebilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekiyor ve tansiyon hastalarının tansiyonlarını biraz daha sık ölçmesi gerekir. Tansiyonun kritik bir sınırı vardır. 170-180’inin üzerine çıktığı zaman oruçlarını bozsunlar. Şeker hastaları için de kan şekerinin daha çok düşme ihtimali var. Bu hastaların kan şekeri normalin altına düşer ve rahatsızlık verirse yine bu hastalar da oruçlarını bozmalı. Sonuçta oruç tutmak hem bedeni hem sosyal bir ibadet ve manevi kısmı çok çok öncelikli. Fakat bu ibadeti yaparken Allah’ın bize emaneti olan vücudumuza zarar vermeye hakkımız yok. Zaten dinimiz bununla ilgili fırsatları vermiş esnek davranılmış. Bu nedenle oruç tutarken sağlığımızı da riske atmamaya özen gösterelim. Bir sorun yaşandığında mutlaka hekimlerine danışsınlar. Günümüzde hekimler de oruç konusuna daha ciddi bakıyor. Artık, ‘Sen hastasın, oruç tutma’ şeklinde bir yaklaşımları yok. Hatta bununla ilgili bir anımı da anlatmak istiyorum. Ben fakülteyi Almanya’da okudum ve uzun süre orada çalıştım. Orada Ramazan ayı yaklaştığında Alman meslektaşım beni arar, ‘Sizin oruç ayınız yaklaşıyor. Oruç tutmak isteyen hastalarımın sağlığını tehlikeye atmadan nasıl davranabilirim’ diye sorardı. O bölgedeki arkadaşlarla hep Ramazan ayından önce bir araya gelir ve bunula ilgili konuşur hastalara yardımcı olmaya çalışırdık. Aynı şey Türkiye’deki doktorlar arasında da zaman zaman yapılıyor. Bu nedenle hastalar doktorlarına danışmayı ihmal etmesinler.
RAMAZAN’DA SAĞLIKLI BESLENME NASIL OLMALI?
Beslenme Diyet Uzmanı Ali Can, Ramazan ayında özellikle beslenmeye çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, çok yağlı ve karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Ramazan ayında hemen hemen herkesin yaptığı ve doğru sandığı birçok yanlış uygulama hakkında da bilgi veren Can, “Sahurda karpuz-peynir tüketilir. Aslında karpuz su oranı yüksek bir meyvedir ama şeker oranı da yüksek olduğu için idrara çıkış artar ve su kaybı olur. Su kaybının yanında mineral kaybı da olur ve bunun sonucunda gün içerisinde halsizlik ve fazla susama yaşayabiliriz” dedi.
Can, vücudun su kaybının önemine de değinerek, gün içerisinde su tüketilemediği ve mineral kaybı yaşandığı için iftar sonrasında soda veya şekersiz komposto tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
*** Sağlıklı bir beslenme için Ramazan ayında nelere dikkat etmek gerekir?
Ramazan ayında öncelikle kesinlikle sahur yapılmalı. Birçok kişi sahura kalkmadan aç karnına oruç tutmaya çalışıyor. Bu son derece yanlış. Çünkü çok uzun süre bir açlık söz konusu ve yaz aylarına denk geldiği için sıkıntı yaşamamak adına sahur mutlaka yapılmalı. Sahurda nelere dikkat edilmeli diye sorarsanız bununla ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar var aslında. Mesela sahurda karpuz-peynir tüketilir. Aslında karpuz su oranı yüksek bir meyvedir ama şeker oranı da yüksek olduğu için idrara çıkış artar ve su kaybı olur. Su kaybının yanında mineral kaybı da olur ve bunun sonucunda gün içerisinde halsizlik ve fazla susama yaşayabiliriz. Bunun yerine süt tercih edilebilir. Çay, kahve veya bitki çaylarını çok fazla tüketmemek gerekir. Kafein içeriğinden dolayı bunlarda da aynı karpuzda olduğu gibi fazla idrara çıkılır ve yine mineral kaybı yaşanır. Bu nedenle içecek olarak süt tercih edilmeli. Proteini yüksek yiyecekleri tüketmeliyiz. Çünkü tok tutma oranı daha yüksektir. Mesela peynir türleri özellikle lor peyniri yenilebilir. Yanında bir tane haşlanmış yumurta tüketmeliyiz. Çok yağlı ve karbonhidratlı yiyeceklerden kaçınmalıyız. Yağlı yiyecekler fazla enerji veriyor belki ama susamaya neden olacağı için ciddi sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Yine karbonhidrat ağırlıklı börek, patila, bol yağlı menemen türü yiyeceklerden uzak durmalıyız.
*** Ramazan ayında genellikle kilo alınır. Bunu önlemek için ne yapılmalı?
Evet belki genellikle kilo alınıyor ama kilo veren bir kesim de var. Bu Ramazan’da yediklerimizle alakalı. Neden kilo alınır? Çünkü uzun süreli açlıklarda metabolizma yavaşlar. Örneğin normalde günlük 1500 kalori yakılıyorken Ramazan ayında bu 1200 kaloriye kadar düşer. Bu sefer iftarda yavaşlamış bir metabolizmaya çok yüklendiğiniz zaman kilo artışı oluyor.
*** Sahurda tüketilmesi gereken besinler hakkında bilgiler verdiniz. Peki iftar sofraları için ne gibi önerilerde bulunacaksınız?
İftarda öncelikle lif oranı yüksek bir meyveyle iftarımızı açmalıyız. Bu hepimizin bildiği gibi hurma olabilir. Hemen arkasından çorba içmeliyiz. Bu çorbalar kabızlık yaşanmaması için mercimek çorbası, domates çorbası, sebze çorbası gibi sindirimi kolay çorbalar olmalı. Çorbanın ardından 15-20 dakika ara vermeliyiz. Bu arada namaz kılınabilir veya sofra hazırlanabilir. Ben genellikle sofranın en başından hazırlanmamasını öneriyorum. Çünkü yiyecekler gözümüzün önünde olduğunda 15 dakikalık arayı veremeyebiliriz. Tokluk hissi oluştuktan sonra ana yemeğe geçmeliyiz. Çünkü uzun süreli açlıkta sindirim durur. Yiyeceğimiz hurma ve içeceğimiz çorbayla kan şekerini yavaş yavaş yükseltmeliyiz. Daha sonra ana yemek ve yanında aşırı olmamak kaydıyla ekmek, pilav, dolma tarzı yiyecekler tercih edilebilir.
*** Ramazan’da diyet yapmak mümkün mü? Spor yapmanın bir faydası olur mu?
Ramazan’da diyet yapmak evet mümkün. Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz. Anlattığımız şekilde beslenilirse bir nevi diyet yapılmış olunuyor zaten. Spor da ancak iftardan sonra yapılabilir. Aç karınla sıcak havalarda aşırı terlemeyle su kaybı fazla olacağı için tansiyon ve şeker düşüklüğü yaşanabilir. Bu nedenle spor ana yemeği yedikten 1.5 saat sonra yapılmalı. Elazığ’da iftar saati 20.00 civarında. Spor da yaklaşık saat 21.00-22.00 gibi yapılmalı. Ama teravih namazına gidiliyorsa ekstra spor yapılmasına gerek yok.
*** Sıvı kaybının zararlarını anlattınız. Vücudun su kaybını önlemek için neler yapılabilir?
Başlıca içeceğimiz her zaman su. Gün içerisinde su içemediğimiz için gerekli olan minerdigereri de alamıyoruz. Bunu önlemek için iftardan sonra sade soda içilebilir. Bağırsak hareketlerini artırmak ve yine su kaybını önlemek için şekersiz komposto tüketilebilir. Ama başlıca içeceğimiz her zaman su olmalı. Gerçi bunu söylememize gerek yok insanlar iftardan sonra bol bol su tüketiyor zaten.
*** Elazığ’da diyet konusuna nasıl bakılıyor? Elazığ halkı diyete ilgi gösteriyor mu?
Ben Elazığ’a geleli yaklaşık 3 yıl oldu. Açıkçası benden önce Elazığ’da çok fazla diyet kültürü yoktu. Diyet kültürü burada yaklaşık 1-2 yıldır çok hızlı bir şekilde yükseldi. Önceden hastanelerde diyetisyen yokken artık bütün hastanelerde diyetisyenler bulunuyor. Yine aile hekimliklerinde, devlet hastanelerinde, özel hastanelerde diyetisyen sayısı artmaya başladı. Bu tabi ki iyi bir şey. Çünkü bu kültürün arttığını gösteriyor. Yaklaşık 3 yıl önce Elazığ’da diyet korkulan ve başarısız olunacağı düşünülen bir konuydu. Ama diyette insanların başarılı olabileceğini, sağlıklı bir şekilde kilo verebileceğini veya alabileceğini insanlara göstermiş olduk. Elazığ artık diyet konusunda daha bilinçli diyebilirim.
*** Ramazan ayında diyet yapmakla ilgili size gelen talep var mı?
Zaten danışanlarıma devamlılığın esas olduğunu söylüyorum. Ramazan ayında ara vermek gibi bir şey söz konusu değil. Bu yüzden Ramazan ayında da diyet programlarına devam ediyoruz.
*** Bize vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ben teşekkür ediyorum. Son olarak öncelikle genel bir şekilde bakacak olursak sahurda proteini yüksek, yağ ve karbonhidrat düşük bir şekilde beslenmeliyiz. İçecek olarak süt veya ayran tercih etmeliyiz. Yoğurt tüketmeye özen göstermeliyiz. İftarımızı hurma ve çorbayla açmalıyız. Sonrasında 15 dakika ara verip ana yemeği sonra yemeliyiz. İftardan 1-2 saat sonra sütlü tatlı veya dondurma tüketilebilir. Yine naneli soğuk bir ayran ferahlatma sağlaması için içilebilir. Yine su kaybını önlemek için şekersiz limonata veya şekersiz komposto tüketilebilir. Sahurda değil ama iftardan 3-4 saat sonra su oranı yüksek meyvelerden karpuz, kavun, kiraz gibi meyveler tercih edilebilir.