İddia Kanıt İster
Ticaret gibi siyaset de belirli etik değerler ve nesnel düzlemde yapılmalıdır. Reel kanıt, belge ve sahih bilgilere dayanmaksızın ortaya atılan ve iddiadan öteye geçmeyen, birçoğu iftira niteliği taşıyan hezeyanlar, muhataplarından ziyade bu yönteme sarılanların acziyetini ve çaresizliğini ortaya koyar.
Hasmınızı oyunun kuralları çerçevesinde ve mertçe yenme ve kendinizi öne çıkarma yerine, birçoğu özel hayatı ilgilendiren ve ortada ciddi bir şey yokken bile ailevi problemlere kapı aralayacak bühtanları uluorta ve pervasızca saçmak ve bundan siyasi fayda ummak ne ahlakidir ne vicdanidir ne de insanidir.
Seçimlere yaklaşırken ve aday belirlemeye ramak kala, sosyal medyada ve köşe kapmaca yöntemiyle farklı isim ve suretlerde görünüp hayal ürünü sözler söyleyip sırra kadem basmak çok doğru ve mertçe bir yöntem değil. Özel hayatın dışında usulsüzlüklerle ilgili varsa elinizde bir belge ve bilginiz verirsiniz savcılığa ve hem vicdanınız hem de şehriniz adına önemli bir iş yapmış olursunuz. Medeni insan davranışı ve tavrı da budur.
Ama siz muarızların kahve köşelerinde türetip şehre pompaladığı hayal ürünü senaryoları ve ithamları gerçekmiş gibi vur kaç tekniği ile yayma gibi bir yöntemi benimsemişseniz, derdiniz ve amacınız şehir değil, sizlerin belirli isimleri karalayarak ulaşmak istediğiniz hayaller ve hedeflere erişme muradınızdır.
Hiçbir kanıta dayanmayan ve çoğu özel hayatı ilgilendiren bilgilerin paylaşılması, hedefe konulanları değil, bunu yapanları zora sokar. Çünkü her iddia ispat ister, kanıt ister.
Yoksa ciddi bir delil ve belge, bu paylaşımlar belirli isimleri sözde bitirmeye yönelik atraksiyonlar olur ki günün sonunda bunun altında kalan da müfteriler olur. Ve yarında birileri de sizi yine delilsiz ispatsız aynı yerden vurmak isterse yüreğiniz yanar ve toplum içinde haksız yere mahkûm ve mahcup olursunuz.