Hiç Şaşmadı...
Sosyal medyada biri, durup dururken birilerini yere göğe sığdıramıyor ve yarenlik ediyorsa vardır bir çapanoğlu gibi diye zihnimize şerh düşer ve durumu zamana bırakarak 'vardır bir hikmeti' der geçeriz.
Ve ne gariptir ki o işin hikmetinin ne olduğu, öğrenmek için hiç bir gayret ve çaba sarf etmediğimiz halde mıknatıs gibi çeker ve gelir bulur bizi işin aslının ne olduğu.
Gördüğümüz o ki, birileri, bayram ve seyran olmadan birilerini göklere çıkartıyor, onu vazgeçilmez ve tek mükemmel biri olarak gösteriyor ve yalakalığın dibini buluyorsa, bilin ki bir işi düşmüş ve talebi vardır.
Bu talebinin yerine gelmesi için de elbet önce göze girmesi ve o ismi parlatması gerektiğini iyi bilen bu zevat, kısa süre sonra amacına hem de kolayca ulaşır. Birileri bu tavrını kınasa bile önce biraz aklınca savunma yapar ve “köprüyü geçene kadar”la başlayan cümleyle işin içinden sıyrılır. Haklıdır zira amaç hasıl olmuş ve köprü geçilmiştir.
Yine aynı zevat bir süre sessizliğe bürünür. Ve günün birinde aynı ismi yeniden bir yarenlik seremonisi yaptığını görürseniz biliniz ki yeni bir talebi vardır ve onun zeminini hazırlıyordur.
Bu gözü açıkların en büyük özelliklerinden biri de her dönem yönetici ve siyasetçilere aynı numaraları çekmeleri ve fakat hepsine de bunu “yutturma” başarısını göstermeleridir.
Gelelim karşı tarafa. Ne yazık ki bu tür hoş kişilikle yapılan yarenlikler hiçbir zaman yerde kalmaz ve gereken yapılarak, sosyal medyada kendi rüzgârını şişiren tarafın işi görülür ve gönül huzur ile yeni yarenlikler bekler.
Ne yazık ki işler, böyle dönüyor bu memlekette. Eğer bir yönetici, siyasetçi ve bürokrat, kendinden bir beklentisi olan dönemsel fırsatçıların yarenliğine ve övgüsüne kadar düşmüşse, yandı gülüm keten helva…
Neydi o meşhur söz: “Yalakalık çok hoş bir şey değil ama bundan zarar gören de yok”