HDP İçin Kafalar Karışık
Geçtiğimiz haftalarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetici ve üyelerinin PKK ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri gerekçesi ile partinin kapatılması amacıyla Anayasa Mahkemesi'ne dava açıldığını açıklamıştı.
İddianame sonrasında Anayasa Mahkemesi inceleme için raportör görevlendirdi. 15 gün süre verilen AYM Raportörü, dün dava dosyasında bazı usul eksiklikleri tespit ederek iddianamenin iadesini AYM heyetinin takdirine bıraktı. AYM raportörünün kapatılma davasında verdiği ilk inceleme raporu üyelere dağıtıldı. Raporda HDP iddianamesinde kimlik bilgileri ile görev tanımlarının eksikliği gibi usul eksiklikleri ve ölen bir HDP'liye siyaset yasağı istenmesi gibi hataların bulunduğu tespiti yapıldı. Bu eksiklerin giderilmesi için iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesi istendi. Raportör, iddianamenin kabulüne karar verilmesi halinde ise bu eksikliklerin düzeltilmesini talep etti.
Raporda iddianamenin kabulüne karar verilmesi halinde "HDP'ye üye kaydının dondurulması", "Hazine yardımının kesilmesi" gibi tedbir taleplerinin kabul aşamasında ve öncelikle karara bağlanması da istendi. Raportör, raporunda takdiri heyete bıraktı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu ise HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davada iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesini kararlaştırdı.
Bu aşamadan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, dosyadaki usul hatalarını gidererek yeniden AYM’ye gönderecek.
Bu önemli dosyanın bazı usul hataları gerekçesi, hele hele vefat eden HDP yöneticilerine ceza istenmesinin hata olarak kabul edilerek iade edilmesi çok doğru değil.
Başsavcı, değişik kaynaklardan taradığı ve birçoğunun görüntülü kayıtları üzerinden ifade ettikleri ve suç teşkil eden kısımlara bakar. Başsavcı nüfus memuru gibi kimin ölüp kimin yaşadığını sorgulama gibi bir görevi yok.Bu iade ile HDP’nin kapatma süreci sulandırılmış ve daha da tartışmalı hale getirilmiştir.
Ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik terör örgütü faaliyetleri ile ilişkilendirilen HDP’lilerin “suçların şahsiliği” ilkesi gereği cezalandırılması gerektiğini ve parti kapatmanın çok da çözüm olmadığını bu köşelerden sürekli yazdık.
Bu aşamadan sonra kamuoyundaki kanaat, yargının da partiyi kapatma konusunda kafalarının karışık olduğudur ki bu durum devlete ve hukuka güveni sarsmıştır.
Ya hiç açılmayacaktı yada hatalı ve suçlular için şahsi davalar açılacaktı ya da açıldıysa da basit gerekçelerle iade edilmeyecekti.