HAZMEDİLEMEYEN YENİ TÜRKİYE
Bu günde dünün de olduğu gibi, yarınında da bugününden farklı olmayacağı gibi Güçlü bir Türkiye'yi hazmedemeyen, korkularını pişkinlikleri ve ik
Bu günde dünün de olduğu gibi, yarınında da bugününden farklı olmayacağı gibi Güçlü bir Türkiye’yi hazmedemeyen, korkularını pişkinlikleri ve iki yüzlülükleri ile kamufle etmeye çalışan bir kesim mevcut…
Neden mi bahsediyorum. Avrupa birliği Ülkeleri ile yaşıyor olduğumuz en iyi ifade ile sıkıntı ya da benim şuan söyleyemediğim ancak sizin sert bir ifade ile söylüyor olduğunuzu umduğum, kabul edilemez tutum…
Yahu bu Hollanda’ya biz ne yaptık ki bu kadar çirkin bir tertibin, bu kadar barbarca bir görüntünün rejisörü oldular.
Hollanda’nın nüfusu 17 milyon civarı iken, bunun 400 bini Türklerden, 1,5 milyona yakını ise yabancı Müslümanlardan oluşuyor. Ticari anlamda ithal ettiğimiz ürünler ihraç ettiklerimizin üç katından daha fazla. Peki bu muamelenin sebebi ne…
Halkımızla bağlarımızı koparmamız mı amaçlanıyor?
Yoksa;
Oyun kuran, denge oluşturup, gündem tayin eden, yeni atılımlar, geleceği tayin eden muazzam yatırımlarla, tamamen bağımsız güçlü bir Türkiye hazımsızlığı mı?
Her geçen gün sayısı artan, gelecekte Avrupa’da etkili bir güç haline gelebilecekleri düşünülen Müslümanların, bahse konu ülkelerce kurulan düzende kendilerine biçilen rollerden sıyrılıp, kontrollerinden çıkıyor olma korkusu mu?
Türkiye’nin birçok ülkeyi kapsayacak şekilde, özellikle Afrika’da 150 yıldır oynanan oyuna dâhil olan, etkili hamlelerle oyun bozup yeni kurdigerarla kendi oyununu kuran etkin ve kapsayıcı politikası mı?
Bilmem belki de çok anlam yüklemişizdir… Belki de hiç birisi değildir.. Sadece Koltuk sevdasıdır….
Aslında tüm saydığım sebepler farklı oranlarda var bu oyunun dağıtılan senaryolarında… Belki de asıl sebep, devletleşememiş bir toplulukta yetişmiş, devlet terbiyesinden uzak yöneticilerin, günü birlik politikaları ile almış oldukları cahilane kararlardır. Ya da belirttiğim yöneticilerin iplerini elinde bulunduran kişilerce dayatılan kararların betimlendiği bir tutum olsa gerek…
Devletleşememişlerdir çünkü Uluslararası teamüller yok sayılarak kabile topluluğu edasıyla hareket edilmiş, Uluslararası alanda kendilerini kaybeden tutumlarıyla inandırıcılıklarını yitirmişler, kaybetmişlerdir.
Devlet terbiyesinden uzaktırlar çünkü; dost ve müttefik bir ülkenin “Bakanı” usulsüz bir şekilde durdurulmuş, terörist muamelesi görmüş ve bütün dünya kamuoyu bu barbarlığa şahit olmuştur.
Görülen odur ki alınan bu fütursuz kararlar ile devlet menfaatleri düşünülmemiş, koltuğunu koruma amacını güden, aklıselim hiçbir insan tarafından kabul edilemeyecek kişisel çıkarlar amaçlanarak, bu çirkin senaryo hayata geçirilmiştir.
Avrupa’da 4,6 milyon türkün yaşadığı ve bu sayının yaklaşık 400 bininin Hollanda’da, 3,5 milyona yakınının ise Almanya’da yaşıyor olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, yapılan bu cahilane tutumun, safları sıklaştırıp bini bir etmekten, uyuyan zihinleri birliğin heyecanıyla uyandırıp vuslata hasret nakşetmekten ileri gidemeyeceğini hep birlikte göreceğiz.