Hastalarımız Afyon'a değil, Pertek'e, Golan'a gitsin!

Tamer ÖREN Sağlık Sen Elazığ Şube Başkanı Mehmet KARATAŞ ilimizde fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi açılması gerektiğini ve bu potansiyelin ilimizde mevcut olduğunu söyleyerek 'Yanı başımızda Pertek, Golan kaplıcaları dururken hastalarımız neden Afyon'a gitmek zorunda kalsın' dedi.

 Hastalarımız Afyon'a değil, Pertek'e, Golan'a gitsin!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sağlık Sen  Elazığ Şube Başkanı  Mehmet KARATAŞ ile Elazığ’daki sağlık çalışanlarının  sorunlarını ve  Elazığ’da yapılması gereken sağlık hizmetlerini konuştuk. Yaptığımız özel röportajda KARATAŞ, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

Öncelikle şuan sınırlarımız ötesinde Zeytin Dalı Harekatı gerçekleştiriliyor. Siz, sendika olarak bu harekatı destekliyor musunuz?

Zeytin Dalı Operasyonu  sınırlarımız güvenliği için yapılan bir sınır ötesi operasyonudur. Bunu savaş olarak nitelemek kimsenin haddi değildir.  Karşımızda şuan bir devlet olmadığı için  biz şuan savaşta değiliz. Sadece ülkemizin bekası ve huzuru açısından sınır ötesinde terörle mücadele operasyonu yürütülmektedir. Bu konuda Memur-Sen olarak Sağlık-Sen olarak devletimizin sonuna kadar yanındayız. Emperyalist ve Siyonist güçlere prim verilmemesi adına sonuna kadar bu operasyonu destekliyoruz.

Terör sevici Türk Tabipleri Birliği’nin  yayınladığı bildiri hakkında neler söylemek istersiniz ?

Gün birlik olma günüdür. Hekimlerin hiçbir şekilde haklarını korumayan başına da Türk ibaresi koymuş Türk Tabipleri Birliği’nin bunu bir savaş olarak görmesi ve derhal durdurulması söylemeni de kınıyoruz. Bugün ülkemizin terörle vermiş olduğu mücadelelerde sağlık çalışanları  şehit edildi. Hastanelerimiz, ambulanslarımız yakıldı. Bu kadar zayiat vermemize rağmen  üç maymunu oynayarak ülkemizin bekası adına hiç bu konularda sesini çıkarmazken teröre karşı yürütülen Zeytin Dalı Harekatını bir savaş olduğunu ve sona erdirilmesi gerektiğini söylediler. Sendika olarak bu söylemlerini kınıyoruz.

Sürekli döner sermayenin dağılımından şikayet ediyorsunuz, döner sermayenin dağılımı adil değil mi  ?

Performansa dayalı ek ödeme sistemi diğer adıyla döner sermaye de çok çalışana çok az çalışana az ücret ödenmesi gerekirken gelinen noktada tam tersini yaşıyoruz. Bu sistemden sağlık çalışanları yeterince yararlanamıyor. Çünkü; öncelikli olarak hekim baz alındığı için sağlık çalışanları yapmış oldukları çalışmaları emeğinin karşılığını göremiyorlar.  Döner sermaye personelin motivasyonunu artırmak yerine motivasyon bozan bir uygulama haline geldi. Elazığ’da da sağlık çalışanları sabit ek ödemenin dışında ödeme alamaz hale geldiler.  Kamu Hastaneleri birliği kurulurken   bu sistemin yanlış olduğunu ve hastanelerin tamamen bir işletme haline geldiğini söyledik. Ne kadar çok çalışırsan ne kadar çok hasta bakarsan ameliyat yaparsan o kadar döner sermayen artıyor ve sağlık çalışanları o kadar para kazanıyor. Bir nevi bu sistem hekimlerin daha önce hasta bakmaya çekindikleri dönemde “işte dinleneyim de işe gitmeyeyim” ortamından hekimlerin bu işi şu an tamamen ticari faaliyet olarak gördükleri bir noktaya getirildi. Çünkü; hekim biliyor ne kadar çok hasta bakarsa o kadar çok para alacak. Dolayısıyla bu hekimler arasında bir rekabet oluşturdu. Bu rekabet hem sağlık çalışanlarına hem de kurumlara zarar getirdi. 15 yıl önce çıkan performansa dayalı ek ödeme sistemi halen daha karşımıza haksız adaletsiz bir uygulama olarak çıkmaktadır. Bu sistem artık ömrünü çoktan tamamlamış ve çürümüştür. 15 yıllık bu süreçte her alanda yenilik yapılırken sağlık çalışanlarına hala bu yönetmeliğin illa da olacak diye dayatılmasının hiçbir açıklaması yapılamaz. Bu sistemde az çalışana çok ücret çok çalışana az ücret ödenmektedir. Bir laboratuvar teknisyeni sadece acilin tahlillerine bakıyorsa çok ücret acilin yanında diğer servislerden gelen tahlillere bakıyorsa daha az ücret alıyor. Çok çelişkili bir durum ortada dolayısıyla bu sistemin düzenlenmesi lazım. Bakanlığın şunu görmesi lazım. Sağlık bir ekip işidir! Hekimler bizim mesleğimizin lokomotifidir bunu kabul ediyoruz. Fakat; döner sermayeyi sadece hekim üzerine kurgulayamazsınız. Örneğin; ameliyat sırasında oradaki hemşire, anestezi teknisyeni, hasta bakıcı olmazsa doktor tek başına o ameliyatı yapamaz.  Bir dişli çark sisteminde bir çark çıkarıldığında o çark dönmez. Dolasıyla Sağlık Bakanlığının sağlık hizmetlerini bir ekip olarak görmesi lazım. Hekime verilen ücrete karşı değiliz ama; diğer sağlık çalışanlarını da mağdur etmeyecek bir düzenlemenin yapılması artık kaçınılmaz olmuştur.

Sağlık çalışanlarının nöbet ücretleri  yeterli mi ?

Bakanlık tarafından yapılan nöbet ücretleri zammını çok komik buluyoruz. Bir işçiye gece vardiyasında 2 kat ücret ödeniyor. Bir taksiye bindiğinizde  gece tarifesi gündüz tarifesi farklı uygulanıyor.  Sağlık çalışanına bu ücret ise mesaisinin neredeyse yarısından daha az bir seviyede ücret veriliyor. Dolayısıyla nöbet ücretlerinde ciddi bir iyileştirme yapılmalı.

 

Şehir hastanesinin faaliyete girmesiyle  sağlık çalışanları arasında bir mağduriyet yaşanacak mı ?

Yap, işlet ve devret modeliyle ilimizde şehir hastanesi yapılıyor. Bu model ciddi anlamda başarılı olamayacak gibi gözükse de bunun getirileri ve götürüleri olacak. Avantajları da var, dezavantajları da var.

 Rönesans firmasıyla yapılan sözleşmede şehir hastanesi içerisinde ki laboratuvar ve görüntüleme dediğimiz yüklenici firma Rönesans tarafından verilecek. Peki sizin şuan mevcut 220 tane röntgen teknisyeni ve laborant ne olacak? Onları farklı göreve kaydıracağız diyorlar, nasıl farklı göreve kaydıracaksınız yok böyle bir şey. Ben radyoloji teknisyeniyim veya laborantım ve mesleğimi yapmak istiyorum. Bana diyor ki sen santralde çalış, niye santralde çalışayım ben? Beni fiili ücret zamım ve nöbet ücretim gidecek ve ayrıca hak kaybım olacak. Şimdi bir de Rönesans firması 220 tane röntgen teknisyeni ve laborant bulamayacak. Dolayısıyla şehir hastanesi açıldığı gün 220 arkadaşımız mağdur olacak. Bu sadece görüntüleme ve laboratuvar bölümünde olanlar. Bunun yanında bu sözleşme yapılırken bunlar göz önünde bulundurulmalıydı. Bakanlık  Bakanlığın yapmış olduğu çalışmalarda her zaman söylüyoruz, konuyla ilgili SGK’ları sahada ve taşrada görün inceleyin ve sonra yukarıdan kararnameler ve yönetmelikler gönderin. Genel müdür masa başında Elazığ’da sağlık çalışanlarının durumlarını bilmeden ve Elazığ’da sağlık şartlarının nasıl işlediği bilmeden sabah bakıyorsun bir genelge göndermiş ve bu genelgeye istinaden çalışın diyor, yok böyle bir şey. Sen bir defa gel sahayı gör Elazığ nasıl çalışıyor?

Her platformda Elazığ’a bir fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi kurulması gerektiğini söylüyorsunuz. Bu konuda öneriniz nedir ? 

Şehir Hastanesi’nden sonra Elazığ bir cazibe şehir haline gelir. Ama burada bizim eksiklerimiz var eksiklerimizden biri şu Bingöl, Tunceli ve Muş illerinden sürekli hasta nakli alıyoruz. Bu illerinden hasta aldığımız göz önünde bulundurulursa, Elazığ sağlık teşkilatı ortalama bir buçuk Milyon nüfusa sağlık hizmeti veriyor. Bu çok önemli bir rakam ancak gelinen noktada Doğukent’e yapılması planlanan şehir hastanesinde fizik tedavi rehabilitasyon merkezi yok. Bunu herhalde 4. kez  dile getireceğim Elazığ’ın bir tarafından Pertek Termal Kaplıcaları, bir tarafında Karakoçan Golan Kaplıcaları var. Elazığ’da 100 yataklı bir rehabilitasyon merkezi olursa Pertek Termal’e ve Golan termale  2 tane daha tesis yapılır. Ve tesis sahipleri bakanlıkla sözleşme yaparlar. Bizim buradan Afyon Termallere gönderdiğimiz hastalarımız bakanlıkla anlaşmalı olduğu için tesislerde tedavilerini yaptırırlar.

Bununla ilgili çözüm önerimiz mevcut askeri hastanenin içerisinde ekstra yeni bir bina istemiyoruz. Şehir hastanesi açıldıktan sonra askeri hastane kapanacak. Rızaiye Kampüsü’nün içerisine bir tadilat yapılarak orası fizik tedavi rehabilitasyon merkezine dönüştürülebilir. 100 veya 150 yataklı olabilir ve bu Elazığ açısından çok ciddi bir kalkınmaya sebep olur. Düşünün Elazığ’da fizik tedavi rehabilitasyon merkezi var ve çevre illerden sürekli Elazığ’a hasta geliyor. Bu Elazığ’a gelir demektir. Bunu gündeme getirdik, Sayın Milletvekili Ömer Serdar bu konuda çok duyarlı. Sağ olsun bu konularda kendisine gittiğimiz zaman 24 saat kapılarını bize açan bir milletvekilimiz. Bununla ilgili bakanlıkla bir görüşme yaptı ve bakanlık İl Sağlık Müdürlüğü’ne talebiyle ilgili bir yazı istedi ve bu yazı gitti. İnşallah bu sorun çözülür diye ümit ediyoruz.

Geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanından bir toplantıda  onkoloji doktoru istediniz.  Bende bizzat şahit olmuştum.  Onkoloji doktoru geldi mi ?

Sağlık-Sen olarak biz özelde sağlık ve sosyal hizmet de çalışanların özlük haklarının korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi konusunda mücadele verirken de sürekli ARGE ile iletişim içerisindeyiz. Referandum sürecinde o dönemki Sağlık Bakanı Recep Akdağ Elazığ’a bir ziyaret gerçekleştirmişti ve o ziyaret esnasında sağlık çalışanlarını Sağlık Bakanı’yla buluşturma adı altında Doğukent’te bir tesiste çalışanlar ile Sağlık Bakanı’nı buluşturduk. Bir program yaptık ve açılış konuşmasında referandum sürecine açıkça evet dediğimizi ifade ettikten sonra ilimizin sağlık sorunlarını ve çalışanların beklentilerini dile getirdim. Bu beklentiler arasında da özellikle Bakanımıza Elazığ ARGE Merkezi’nde onkoloji merkezinin hazır olduğunu ancak doktor olmadığı için 6 aydır bu merkezin kapalı olduğunu dile getirdim. Düşünün o kadar masrafa giriyorsunuz Onkoloji Merkezi kuruyorsunuz ancak doktorunuz olmadığı için merkez iş görmüyor. Bakanımız hemen not aldılar ve gittikten kısa bir süre sonra bize Onkolog gönderdiler. Onkoloji servisi çok önemli. Halen daha bizim insanlarımız onkoloji için Malatya ve Ankara gibi yerlere sevk ediliyordu ama Allah’a şükür şu anda Onkoloji Merkezi kuruldu ve ciddi bir şekilde hizmet sunuyor. Hematolog noktasında eksikler var. Hematolog geldi ama hala daha eksiklerimiz var.

Elazığ’da doktor sayısının yetersiz olduğu branş ya da branşlar var mı ?

 Sağlıkta çağ atladık diyorsunuz ama çocuk psikiyatrı bölümünde, nörolojide, kadın doğumda, ortopedi de sıkıntımız var. Bakanlık diyor ki bunlar yapılırken diğerlerini de göz ardı etmemek için gerekli çalışmaların zamanında yapılması lazım. Devasa hastane yaptınız 5 yıldızlı otel gibi ama doktorunuz yoksa boş. İstediğiniz kadar güzel bina olsun ama hizmet verilmiyorsa ne anlamı var. Bakanlık sağlık politikalarında iyi işler yaparken kötü işlerde çıkarıyor. Branşlarında çok başarılı doktorlar istifa edip özele geçti. Devlet kendi eliyle özele geçişin önünü açıyor. Sen devletsin sosyal kararlılık kapsamında mecbur hizmet vermek zorundasın. Adamı yetiştiriyorsun hekim yapıyorsun ve tam verim alacağın zamanda adam istifa edip özele geçiyor. Ben vatandaş olarak özel hastanede hizmet almak zorunda mıyım. Şu anda bir emeklinin özel hastaneye müracaatı 70-80 TL. belki ilgililer için çay parası olabilir ama bir emekli için çok para. Ayda 2 defa gittiğini düşünün. Bizim hastanelerimiz çok iyi. Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak birçok özel hastaneden iyi durumdayız. Dolayısıyla konuların ivedi  bir şekilde bakanlık tarafından tekrar analiz edilip değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.