HASTALANINCA NEDEN İŞTAHIMIZ KESİLİR ?
Başak Meral Gündüz/Toplumumuzda yaygın olan bir inanıştan bahsedelim. Çocuğumuz hasta olur zorla yemek yedirmeye çalışırız yavrum hastalandın, vitaminsiz kaldın beslenmen lazım. Ama, çocuğun iştahı yoktur. Bu iştahsızlık kötü bir şey mi? Vücut kendini iştahsız bırakarak bize bir şey mi anlatmak istiyor?
Sorularımızın cevabını Diyetisyen A.Hakim KARATOPRAK'tan aldık...
VÜCUDUMUZ HER ZAMAN HAYATTA KALMAYI SEÇER STRATEJİLER ÜRETİR;
Öncelikle; şu bilgiyi vermek isterim. Vücudumuz her zaman hayatta kalmayı seçer ve bunun için stratejiler üretir. Başımıza gelen hastalıkların bile bir mantığı vardır. Örneğin, 20 yaşında kalp krizinden ölmeyelim diye 60 yaşında alzheimer oluyoruz. Eğer kaza afet olayları olmazsa fazladan bize 30 yıl kazandırmakta.
Malum kış mevsimi yaklaşmakta gripler artmakta. Bu konunun anlaşılması için grip hastalığından örnek verip ve vücudumuzun bizim için çabasını benzetme yoluyla anlatmaya çalışacağım.
Vücudumuzu ülke olarak düşünürsek beyin cumhurbaşkanı, bağışıklık sistemi ordumuzdur. Araba için benzin ne ise vücudumuz için enerji odur. İnsan vücudu enerji ile çalışır. Vücudumuzda bir enerji dağıtım sistemi vardır. Her organ, sistem görevine göre enerji harcar ve bazen aralarında yardımlaşma vardır. Bu yardımlaşma sayesinde vücut hayatta kalır. Bu sistemlerden en bencili bağışıklık sistemidir.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ AKTİF OLDUĞUNDA BÜTÜN ENERJİYİ KENDİNE İSTER;
Bağışıklık sistemi aktif olduğunda bütün enerjiyi kendine ister. Hastalandığımızda vücudumuzda toksinler, enfeksiyonlar halk tabiriyle mikroplar vardır. Yani ülkemize düşmanlar sızdı. Bu durumda vücudun ordusu olan bağışıklık sistemi düşmanla mücadele etmek üzere aktifleşir. Düşmanla mücadele etmek için silaha yani enerjiye ihtiyacı vardır. Enerji ihtiyacını karşılamak üzere vücudumuzun habercileri olan Tnf alfa, IL1, IL6 gibi sitokinleri salgılatır. Bu sitokinleri haber vermesi için gönderir.
Kaslara giden bu görevliler hey kas enerji bağışıklık sistemine lazım enerji kapılarını kapat. Hem sende enerji olursa dışarı çıkarsın bu sefer dışarıdan vücuda fazladan mikrop alırsın bide onlarla uğraşmayayım. Sen evde otur dinlen düşmanı kovunca sana tekrar enerji yollarız der ve kaslara giden enerji bağışıklık sistemine aktarılır. Sonra bu haberciler beyine gider. Hey beyin iştahı kes şu an vücudumda toksin var ben bununla uğraşacağım.
Yemek yersen sindiriminle uğraşır bide ona enerji harcarım... Bide yediğin besinlerde de toksin olabilir fazladan düşmanla uğraştırma beni... Şu an düşünmenin de anlamı yok ben düşmanı yok edeyim sen sonra bol bol düşünürsün....
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BEYİNE GİDEN ENERJİDEN DE KENDİNE PAY ALIR MI?
Böylece bağışıklık sistemi beyine giden enerjiden de kendine pay alır. Bu yüzden diğer organlara giden enerji azaldığı için yorgun düşeriz, iştahımız azalır, düşünme yetimiz azalır. Bu mekanizma bizi düşünmektedir. Bazen vücudu dinlemekte fayda vardır. O sizi yönlendirir. Bazen hastayken canımız limon çeker C vitamini lazımdır veya başka bir meyve ihtiyacınıza göre canınızı çektirir.Zaten hastalık gittikten sonra iştahınızda açılır kaslarda aktif olur. Giden enerjiyi tekrar alırsınız.
C VİTAMİNİ ÇIKIŞ HİKAYESİ C VİTAMİNİN ASIL KAYNAKLARI NELERDİR?
C vitamininden konu açılmışken bu konuda da bir noktaya değinmek istiyorum. Malum grip deyince aklımıza ilk gelen vitamin C vitamidir. Acaba sanıldığı asıl c vitamini kaynakları limon portakal gibi narenciye türevleri mi yoksa başka kaynaklarda daha mı fazla? C vitamini nasıl bulundu ve neden narenciyelerde daha çok var bunun hikayesini anlatayım.
Bir kaç yüzyıl önce Hollanda donanması çok güçlü. Şimdi 16-17 milyon Hollandalı var.Bu küçük grup(Hollanda) İngiliz ve İspanyollarla dünya hakimiymiş.Bu donanma bir kaç aylığına sefere çıkarmış ve geri döndüklerinde mürettebatın yarısı ölüyormuş. Neden ölüyorlar? SKORBÜT hastalığından. Askorbik asitten geliyor C vitaminin diğer adı askorbik asittir.
Aslında bakarsanız Hollanda kökenli bir kelime. Skorbüt bir KONNEKTİF DOKU ZAFİYETİ. Doku orada bozuluyor ve bunun akabinde abdominal duvarda çatlaklıklar ve yırtılmalar olabiliyor.Zaten bu olayı kaptan bir keşfetmiş.
Bunlar uzun süre sefere çıktıkları için yanlarına fıçılarla su alıyorlar. Uzun sürdüğü için sular kokmaya başlıyor.Kaptan içilebilir hale gelsin kokmasın diye suya limon sıkıyor.Tekrar İngiltere'ye ayak bastıklarında mürettebatın ölmediğini görüyorlar ve şaşırıyorlar. Anlayacağınız,Az miktardaki C vitamini bile iyileştirmeye yetmiş. Bu yüzden narenciye türevleri C vitamini kaynağı olarak düşünülüyor. Halbuki karnabaharda portakaldan 6 kat daha fazla, maydanozda portakaldan 8 kat daha fazla C vitamini vardır.
ÖZET OLARAK;
Hastalandığımızda iştahımız yoksa zorla yemek yemeyelim vücudumuzu dinleyelim. C vitamini almak istiyorsak maydanoza limon sıkıp yersek fazlaca ihtiyacımızı karşılamış oluruz.Sağlıcakla kalın...