Haşimato hastalığı nedir, nasıl bir hastalıktır, belirtileri ve tedavisi nedir?
Haşimato Hastalığı hakkında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kılınç gazetemize açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Faruk Kılınç, “Toplumda en sık rastlanılan tiroit hastalığıdır. Hakaru Hashimoto tarafından 1912 yılında ilk olarak tanımlanmış ve o tarihten itibaren Haşhimato Hastalığı olarak isimlendirilmiştir. Toplumda genel görülme sıklığı 1.000'de 0,3-1,5 düzeyindedir. Hastalık nadiren yaşamın ilk üç yılında görülse de, altı yaşından sonra sıklığı artar ve özellikle ergenlik döneminde en yüksek sıklığa ulaşır.
Halsizlik, yorgunluk, kabızlık, kilo alma (vücutta ödem), ciltte kuruluk, soğukta üşüme, tırnakların kırılması, kaşlarda dökülme, genel hareketlerde yavaşlama, uykuya meyil, saç dökülmesi gibi şikayetlerle hastalar başvurmaktadır. Tedavi almayan ve daha ileri düzeyde ise; çocuklarda boy kısalığı, zeka geriliği, tiroid bezinin büyüklüğüne bağlı gelişen boyunda baskı hissi, terlemede azalma, ılımlı sinirsel sağırlık, ayaklarda ve ellerde yanma, nabızda düşme (bradikardi), kadınlarda göğüsten süt akması, depresyon, demans, eklem ağrıları, kas krampları, adet düzensizliği, uykuda kesilme (horlama) gibi şikayetlerle başvurabilirler” dedi.
GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN BİRBİRLERİ İLE ETKİLEŞİMİ SONUCU ORTAYA ÇIKAR
Prof. Dr. Faruk Kılınç,” Genetik ve çevresel faktörlerin birbirleri ile etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Otoimmün bir hastalık olup genetik faktörler %70-80 ve çevresel faktörler %20-30 hastalık oluşumuna katkıda bulunur. Muhtemel çevresel faktörler ise diyetle çok yüksek iyot alımı (aşırı tuz tüketimi), sigara, alkol, enfeksiyonlar, selenyum eksikliği, vitamin D eksikliği, stres, ilaç tedavisi (bazı kemoterapi ilaçları, östrojen içeren hormon ilaçları, bazı ritim bozukluğu ilaçları, bazı hepatit virüsü ilaçları) ve gebeliktir. Kadınlarda erkeklere göre 4-5 kat daha sık görülür. Kadınlardan diğer kadın cinsiyete geçme oranı da normal topluma göre sık görülür. Onun için; ailesinde, özellikle annelerinde haşimato tiroiditi olan bireylerden özellikle kadın cinsiyete olan vakaların hastalık tarama ve erken tanı açısından daha dikkatli olmaları gerekiyor. Yüksek iyotlu aşırı tuzlar her ne kadar hastalıkta suçlansa da, hastalık tanısı olan ve tiroit ilacı kullanan hastalarda iyotlu ya da iyotsuz tuz kısıtlanmasına gerek yoktur.
Haşimato hastalığında bağışıklık sistemi hücreleri, tiroidin hormon üreten hücrelerinin ölümüne yol açabilir. Vücut tiroit bezini yok etmek için çok miktarda anti-TPO antikoru ve anti-tiroglobulin antikoru üretir. Bu antikorlar tiroit bezine bağlanarak tirat hücrelerini harap eder.
Tirat hücreleri tahrip olur ve tirat hormonu azalmaya başlar. Tiroit bezinin küçülmesiyle ortaya hormon yetmezliği çıkar. İlk dönemde hastada ufak bir guatr ve kanda anti-TPO antikor yüksekliği varken TSH,T3 ve T4 hormonları normaldir. Daha sonra zaman içinde hastalık ilerledikçe önce başlangıç halinde tiroit yetmezliği, sonra ise tam tiroit yetmezliği gelişir. Haşimato hastalığı kandaki tiroit ve antikor değerleri ile ultrasonografi ile rahatlıkla teşhis edilebilir. Tedavisinde tiroit hormonu verilir, hastanın ömür boyu tedavi alması gereklidir. Nodülü olan hastaların düzenli ultrason takibi yapmaları gerekiyor, nodüllerin kansere dönüşmesi normal toplumdaki hastalara göre daha yüksek oranda olabilir, doktorunuz nodülden biyopsi (parça alınması) istiyorsa mutlaka yapılmalıdır. Nodülü olmayan hastalarda tiroit kanseri gelişme riski yoktur.
Gebelik düşünen ve gebe hastalarda hastalığın bebek üzerindeki etkilerini azaltmak için daha sık aralıklarla (1-1.5 aylık aralıklarla) kontrollerini yaptırması gerekmektedir.
Sonuç olarak; Haşimato Hastalığı genetik daha fazla olmak üzere çevresel faktörlerin etkisiyle gelişen, kadınlarda daha sık görülen, çocuklarda erken tedavi edilmediğinde zeka geriliği yapabilen , büyüme gelişme bozukluğuna yol açan , puberte(ergenliğe geçiş) ve kemik metabolizması üzerine etkileri olan, yaşla sıklığı artan, belli aralıklarla tiroit işlev testlerinin değerlendirilmesi gereken, ultrasonda nodülü olan hastalarda tiroit kanserinin nadir de olsa eşlik edebileceği unutulmaması gereken kronik bir hastalıktır” dedi.