Haddimizi Biliriz…
Dün, Hakimiyet'e Göre köşemize ilimiz sanatçılarından Savaş Bal'ın sosyal medyan hesabında tanıtım günlerinde oynanan 'pısik oyunu' üzerine yaptığı yorumu alıntılamış ve bunun üzerinden birkaç kelam da biz etmiştik.
Yazımızda ilimizin kültürel oyunları ve bunu başarıyla sergileyenlere yönelik herhangi bir eleştiri yoktu. Hatta yazımızda; “Kültür elçimiz, samimiyeti ve doğallığı ile şehrimizin saygın sanatçılarından Cahit Can ağabeyimiz bu oyunun hakkını veriyor belki ama oyunun sergileneceği alan, tanıtım günleri olmamalı.” diyerek Cahit Ağabeyimizin ilimiz kültürüne katkılarını dile vefasını da göstermiştik.
İtirazımız bu oyunun dış mekânlarda, özellikle büyük şehirlerde yapılan yöresel şenliklerde sergilenmemesi. Çünkü figürleri, ritüelleri, sözleri, jest ve mimikleri hemen herkesin bir anda anlayabileceği, yorumlayabileceği türden olmayan bir oyun pısik oyunu.
Bizlerin bu değerlendirmelerine yine şehrimizin duayen gazetecisi ve Ahçik Romanının editörü Yücel Çakmak yorum yapmış.
Tabi bizler tüm yorumlara saygılı ve açığız. Herkesin görüşü bizler için değerlidir, kıymetlidir ve önemlidir. Bizlerin görüşleriyle bağdaşmamış olsa bile bu görüşünden dolayı ne eleştiriyi kınar ne de had bildirmek gibi bir acizliğe asla düşmeyiz.
Bakalım nasıl çakmış bize sevgili Yücel Çakmak ağabey:
“Pisik oyunu Elazığ'ın seyirlik oyunudur. Oynayan kişi ise bu oyunu yaşatmak isteyen Cahit Can'dır. Cahit Can, bu seyirlik oyunumuzu yıllar önce Stüdyo Kemaliye tarafından çekimi yaptırılarak Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiştir.
Bu oyunu ve oynayanı küçümsemek yerine bu kültürel değerlere sahip çıkmak gerek. Kültürel değerlere sahip çıkmak ise eleştirmekle de olmaz. Herkes haddini ve yerini bilerek konuşsun.”
Eyvallah. Biz bunların daha fazlasını biliyoruz. Yücel ağabey bu bilgi üzerinden bize had bildirecekse haddimizi bilir otururuz. Hiç sorun yok.
Ancak Yücel Çakmak belli ki yazımızı sonuna kadar okumamış. Ya da okuduğu halde çok anlayamamış. Bizim ne oyuna ne de oyuncuya itirazımız var.
Yapılan bir eylemde, “zaman-mekan-ihvan” üçlüsü önemlidir ve hep dikkate alınmalıdır. Bir eylemin zamanı kadar yapıldığı mekânı da önemlidir. Ama bunlar yetmez, bu eylemi yaparken yanınızdakilerin de kim olduğu, kimlerin seyirlik ettiği ve şahitlik yaptığı da önemlidir.
Gelelim mevzuya. Pısik Oyunu, ebette ki ilimizin yüzlerce seyirlik oyunundan sadece bir tanesidir. Önemlidir değerlidir ve yaşatılmalıdır. Hiç itirazımız yok. Ancak bunun yeri büyük şehirlerde yapılan tanıtım günleri değildir ve olmamalıdır. Niye olmamalıdır. Çünkü oyunun doğasında kediye yönelik bir taklit, bir teşhis ve bir intak söz konusudur. Ve yine müşahede edilen odur ki oyun ilk defa izleyenlerde ve çocuklarda olumsuz intiba bırakmakta ve zihinlerde ise oyunla birlikte Elazığ’ın olumsuz imajı kalmaktadır.
Buralarda sergileyeceğimiz onlarca oyunumuz ve mahalli musiki eserimiz varken ve ilimizden duyarlı insanların da itiraz ettiği bu oyunu sergilemek şehre ne kazandıracak?
Pısik oyunu, ilimizde özel programlarda, özel etkinliklerde, köy odalarında isteğe bağlı olarak söylensin, oynansın ve unutulmasın. Şehir ve kültür duyarlılığı, şehrin imajına ve kültürüne zarar verme bağnazlığı ve tutuculuğuna kaçmasın. Biz haddimizi de biliriz, yerimizi de biliriz. Kimse bizim Elazığ ve şehrin değerlerine sadakatimizi sorgulamasın.