Gür: 'Buz dağının görünmeyen kısımları da var'

Başak Meral GÜNDÜZ/Bugün, pazarlamanın temelinde bir marka hikayesi oluşturmak yatıyor. Yani markaların hedef kitleyi aşan çalışanına, doğaya, topluma ya da gelecek kuşaklara katma değer sunan kimliklere sahip olmaları gerekiyor. Bu durum ise dijital dönüşümün bir sonucu, markalar artık bilinçli ve etkin bir hedef kitlesiyle karşı karşıya. Konumuzla alakalı püf noktaları Dijital Pazarlama ve Reklam Yöneticisi Nadir GÜR Elazığlılar için gazetemize anlattı.

Gür: 'Buz dağının görünmeyen kısımları da var'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Nadir Gür, ”Birçok ulusal marka ile birlikte çalıştım. En son ünlü bir markanın reklam koordinatörüydüm. İşe yaramasa da üç adet üniversite diplomam var. Bu diplomalar sayesinde akademik ortam ve yayınlarda “uzman” sayılıyorum. Aralık 2020’den itibaren kendi iş yerimi faaliyete geçirerek patronluk nasıl bir duygu, onu tatmak istedim. Rahmetli babamın mesleği olan “pazarlamacılık” faaliyetlerini dijitale çevirmek, her firmanın ulusal düzeyde ve kendi sektöründe ticari kimlik kazanmasını sağlamak, üretilen ürünlerin değerli bir marka kisvesi altında onları tüm dünyada tanınır kılmak gibi keyifli işlere imza atmaya devam ediyorum. Komşu ve akrabalar anneme “Oğlun ne iş yapıyor?” diye sorduklarında annem ne iş yaptığımı biliyor ama onlara tam manasıyla açıklayamıyor. E bu da herkesin anlama düzeyinin farklı olduğunu gösteriyor. Evet, başlıktan da anlayacağınız gibi konu mühim, konu çetrefilli, konu e-ticaret” dedi.

ÜLKEMİZDE İNTERNET ÜZERİNDEN ALIŞVERİŞ YAPMA EYLEMİ 1998 YILINDA BAŞLADI

GÜR, ”İnternetten alışveriş yapma eylemi ülkemizde 1998 yılında başladı. Önce Türk marka bir pazaryeri sitemiz vardı, sonra Amerikan destekli bir site geldi adını değiştirerek ülkemize. Viral reklamlarıyla tüm ana haber bültenlerinde bol bol konuşuldu. Önceleri ikinci el satışla gündemde kaldı. Sonra sıfır ürünler satmaya da başladı. Daha  sonra ise(galiba 2013 yılının sonlarıydı) büyük bir şirket bi tu si (B2C – Business to Consumer > Firmadan Tüketiciye) satış yönetimini si tu si (C2C – Consumer to Consumer > Tüketiciden Tüketiciye) modeline çevirerek çok çok büyük işler yaptı. Uğurböceği logolu pazaryeri sitemiz şu an Kore menşeli bir şirketle ortak. Tabi siz alışveriş yaparken bu durumu fark etmiyorsunuz. Ülkemizde hal böyleyken dünyada ise bu internetten satış işini ilk Amazon firması kitap satmaya başlayarak yapıyor. 1999’da Amazon’u örnek alan ve Amerika’nın küçük bir dairesinde faaliyetlerine başlayan JackMA namı diğer Ali Baba, şu an Amazon ile kapışan ve mali olmasa da kapsam bakımından Amazon’dan daha büyük bir şirket. Etrafımızda olan ve sürekli kullandığımız on eşyanın sekizi Çin’de üretiliyor. Kullandığınız cep telefonu, dizüstü bilgisayardan tutun da tırnak makasına kadar birçok eşya Çin’den geliyor. Çin’in üretim başarısına Ali Baba’nın katkısı yadsınamaz düzeyde. Günümüzde de kullandığımız adı Türkçe olan birçok dijital uygulama veya siteyi de zaten biz ülkemize döviz girsin diye Çinlilere, Katarlılara, Almanlara veya Amerikalılara satmış bulunuyoruz. Konumuzdan çok uzaklaşmayalım. Bu site ve uygulamalar aracılığıyla yaşadığımız bölgede de büyük başarı sağlayan birkaç iş insanı bulunuyor. Ayrıca sadece bu pazaryeri uygulamalarını değil, kendi web siteleri ile sosyal medya platformlarını da kullanarak aylık cirolarını 100 bin liraların üzerine getirmiş kişiler tanıyorum”dedi.


KORONAVİRÜS, HEM ALIŞVERİŞİ HEM DE TİCARİ FAALİYETLERİN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞUNU DİJİTALLEŞTİRMEYE BAŞLADI
Nadir GÜR,”Geçtiğimiz mart ayından itibaren tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de adından sıkça söz ettiren Covid-19 yani koronavirüs, kısaca korona hem alışverişi hem de ticari faaliyetlerin büyük bir çoğunluğunu dijitalleştirmeye başladı. Önceden kimsenin yüzüne bakmadığı sanal market uygulamasını, artık diğer ulusal marketler yanında yöresel zincir marketler de bünyesine iki üç adet ticari kapalı kasa araç satın alarak şu an yapmayı deniyor. Hal böyleyken internetten alışveriş yaptığında kargocunun getirdiği kutudan “hıyar” çıkmasını bekleyen bir güruh dahi e-ticarete inanmaya başladı ve e-ticaret lafı geçen her sohbette bilirkişi olarak şu an yerini almış bulunuyor.

İnsanlar arasında e-ticaret lafı geçtiğinde bazen nedense e-ticareti bir hor görme, bir basite alma duygusu beliriveriyor. Bunun sebebi ise buzdağının görünen kısmı gibi oldukça kolay bir şekilde e-ticaret faaliyetine başlayabilmek. Hemen daha açıklayıcı olmakta fayda var. Lokasyon bazında geleni geçeni fazla olan bir caddede dükkân kirası yıllık 2 milyon lira. E-ticaret faaliyetine başlamak ise öncelikli olarak pazaryerleri sitelerinde ücretsiz. İş yerinin nerede olduğu önemli değil. Vergi levhan varsa ve sattığın ürünlerin fotoğrafları da elinde bulunuyorsa değme keyfine! Her pazaryeri sitesinin altında “Satıcı Olmak İstiyorum / Mağaza Açmak İstiyorum / Ürün Satışı Yapmak İstiyorum” gibi ifadeler yer alıyor. Tıkladık mı bu linklere zaten yönergelerle ücretsiz şekilde mağazamızı açabiliyoruz.  Mağazayı açtık, komisyon oranlarının bulunduğu sözleşmeleri imzaladık vs. derken ürünleri de yükledik. Ya peki sonra? Basmakalıp yetişmiş bir esnaf sonra bu ürünlerin hiçbirini satamayınca e-ticaretten soğuyarak gidip lokasyonu güzel dükkâna hava parası hariç yıllık 2 milyon lirayı basıyor. Kalabalığın yoğun olduğu o caddenin bulunduğu şehrin nüfusu ne kadar peki? Taş çatlasın 2 milyon. O caddeden günde kaç kişi geçiyor? Biz diyelim 15, siz söyleyin 20 bin kişi. Belki 2 milyon lirayı abartmış olabilirim hadi 1 milyon olsun kira, hadi sizin için 500 bin liraya kadar inelim. Hürmet şahane, satışlar kallavi. E peki koronavirüsten sonra? Stoklar erimiyor abi! Taş mı yiyelim biz? Sokağa çıkma kısıtlaması bizi de etkiledi. Dükkân sahipleri kirada yardımcı olmuyor gibi gibi bir sürü şikâyet, serzenişin olduğunu ifade etti.


E-TİCARET KONUSUNDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

GÜR,”Pazaryerinde mağaza açan basmakalıp esnaf nerede yanlış yaptı? Buzdağının görünmeyen kısımları da var. Dışarıdan e-ticaret işi yapmak çocuk oyuncağı gibi görünse de ticaretin belli kuralları sanal ortamlarda da hâkim. İşte e-ticaret konusunda dikkat edeceğimiz birkaç madde: 
• Rakip Analizi
• Satılacak Ürün Seçimi
• Kaliteli Ürün
• Boyutlarının Belli Olduğu Ürün Görselleri (Fotoğraf ve Video)
• Ürün Açıklama Metni
• Fiyat Stratejisi
• Satın Alma İşleminden Önce Müşterilerden Gelen Soruları Cevaplama
• En İyi Kargo Şirketiyle Çalışma
Biliyorum, yazıyı okurken aranızda sıkılanlar oldu. Youtube’da eğlenceli videolar izlemeye gidenleri de şu an hissedebiliyorum. Survivor’ın eleme gecesi ayrıca bu gece.2 milyon nüfusu olan bir şehrin, en işlek caddesinde bulunan dükkâna vereceğiniz kira bedeli 2 milyon Türk Lirasını, internette dijital reklamlara (sosyal medyareklamları, gerekli seo çalışması, iyi bir e-ticaret scripti, video kurgu – montaj hizmeti vs.) harcadığınızda ne olur diye hiç düşündünüz mü? Sadece Facebook’un 25 – 60 yaş (para kazanabilen yaş aralığı) Türkiye’de yaşayan kullanıcı sayısı tahmini 25+ milyon kişi ve bu kişilere 1 hafta içerisinde 500 dolar reklam ücreti ile ulaşabiliyorsunuz. Fazla söze gerek var mı? 

E-ticaret dışarıdan çok kolay görünebilir, basit ve bedavaymış gibi algılayabilirsiniz. Hedef kitleniz ülke genelinde 52 milyon kişi… Bunlardan günde 1000 kişi sizden alışveriş yapsa neler olur? Böyle bir alışveriş işleminin gerçekleşmesi için size yol gösterecek faydalı ve ücretsiz bir tüyo vereyim: Google Dijital Atölye
Bana yardımcı olabilecek, satış stratejimizi birlikte oluşturabileceğimiz bir danışmana ihtiyacım var derseniz de size bir e-posta veya Instagram’da dm (direct message) kadar yakınım”dedi.