Göçer: 'Yaş Arttıkça Bakıma Olan İhtiyaç da Artmaktadır'

Başak MERAL GÜNDÜZ/Huzur evleri yaşlılık dönemindeki bakım ve yaşam süreçlerini destekleyici kurumlardır. Konumuzla ilgili bilgileri Sosyolog ve Aile Danışmanı Hilal Sarıbay Göçer gazetemize anlattı.

Göçer: 'Yaş Arttıkça Bakıma Olan İhtiyaç da Artmaktadır'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Hilal Sarıbay Göçer,”Her yaşlı bakıma muhtaç değildir elbette ancak yaş arttıkça yardıma ve bakıma olan ihtiyaç da artmaktadır. Kimi ailelerde yaşlı bireylerin bakımı aile içerisinde bir sistemle sağlanır. Örneğin yaşlı birey çocuğunun evinde kalır ve bu şekilde destek alır ya da yaşlı bireyin kendisine ait olan evinde destekleyici bakım hizmetlerine erişir. Bu hizmetler çocukları aracılığıyla da verildiği gibi tutulan bir bakım görevlisi de yine kişinin kendi evinde ona destekleyici hizmet sunmaktadır. Türk toplumunda yaşlı bireylerin ihtiyaç duyduğu desteğin daha çok çocukları ve yakınları tarafından verilmesi yaygın bir durumdur. Modern hayatla birlikte artan sorumluluk ve iş yüküyle birlikte bazı aileler de yine yaşlı üyeleri için bakım verici birini ücretli tutarlar bu da yine kabul edilebilir bir tutumdur ancak konu huzur evine geldiğinde toplumda olumsuz bir intibaa uyandırır. “ Annesini ya da babasını huzur evine vermiş “ evlat olarak damgalanan birey hayırsız evlat olarak yaftalanabilir ve bu sık rastlanan bir durumdur. Her aile kendi içinde özeldir ve tektir , her ailenin kendi kuralları ve dinamikleri vardır ama bu kurallar yine toplumsal kurallarla entegre biçimde şekillenir. Çocuklarının yaşlanan anne – babalarına yaşam koşulları anlamında elinden gelen en iyi hayatı sunması beklenir ve kabul edilir”dedi.

PEKİ DURUM BÖYLEYKEN HUZUR EVLERİ YILLARDIR BU ÜLKENİN BİR GERÇEĞİYKEN BURADA YAŞAYAN İNSANLAR YADSINABİLİR Mİ ?
Hilal Göçer,”2004 yılında Ankarada yapılan araştırmaya göre ; 1300 yaşlı kişi ile görüşülmüş yaşlıların neredeyse tamamına yakınının (%91.7) huzurevinde kalmayı istemedikleri belirlenmiştir. Huzurevinde kalmayı istememe nedenleri incelendiğin de; yaşlıların yarısı (% 50.1) ailesiyle kalmaktan mutlu olduğu, %21.0’i çocukları izin vermeyeceği, % 9.9’u yalnız yaşamaktan hoşlandığı, %2.2’si huzurevi ortamından rahatsız olduğu için, % 1.8’i ise toplum baskısı nedeniyle huzurevinde kalmak istememektedir . Burada oran düşük görünse de toplum baskısı aslında en önemli etmenlerden biridir. Elbette kişiler her zaman seçme seçeneğine sahip değiller , bakım alabilecekleri insanlar ya da maddi olanak olmadığında huzur evi bir seçenek olarak daha ağır basıyor.

Bakım alabilecekleri insanlar var ise o zaman huzur evi seçeneği yaşlı bireylere ve çoğu zaman ailelerine daha uzak kalıyor. Kent yaşamıyla birlikte aileleriyle de olsalar yaşlılar çoğu zaman bir apartman dairesinde yalnız kalıyorlar akşamdan akşama iletişim kuruyorlar aileleriyle. Köydeki dinamik ve iç içe geçmiş hayat modern zamanda kentleşmeyle birlikte yok olmaya yüz tuttu ve şehirler içerisinde yaşlıların sosyalleşebileceği imkanlar da oldukça az kaldı. Dolayısıyla da kent yaşamının içerisinde huzur evleri bir kurum olarak ortaya çıktı. Bu bir çözüm mü yoksa sorun mu ? Bu sorunun cevabı ise her birey için değişir. İhtiyaçlar, koşullar, istekler her bireyin hayatında farklıdır”dedi.