FETÖ İLE MÜCADELE

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ ile mücadele kapsamında kamudaki açığa almalar ve ihraçlar devam ediyor

FETÖ İLE MÜCADELE
TAKİP ET Google News ile Takip Et

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ ile mücadele kapsamında kamudaki açığa almalar ve ihraçlar devam ediyor. Birçok mağduriyet hikâyesi dinliyoruz. Darbe ile hiçbir alakası olmadığı halde işini kaybettiğin söyleyen insanlar var.

   

Sadece gazete aboneliği, banka hesabı veya sendika üyeliği nedeniyle işini kaybetmelerinin haksızlık olduğunu dile getirenler var. Bu insanlar darbe ile ilişkilerinin olmadığını söylüyorlar fakat bu örgütün gazetesine abone olduklarını inkâr etmiyorlar. Bankası ile çalıştıklarını inkâr etmiyorlar. Sendikaya üye olduklarını inkâr etmiyorlar. Belirli bir pişmanlık var ama iş işten geçmiş gibi görünüyor. İşlerin bu raddeye geleceğini onlar da tahmin edemiyorlardı. Çoğu darbeyi yapanlara lanet okuyor. Böyle olacağını bilseydik çoktan ilişkimizi kesmiştik diyorlar. Bizi kandırdılar diyorlar. Hele vatan hainliği damgası yemekten daha çok korkuyorlar. İşlerini kaybetmektense vatan haini damgası yemek daha ağır bir yük olsa gerek. Keşke gerçekten bu hainler ile iş tutmayan bunların gizli ajandalarını anlayamayan bu insanlar daha önce uyanıp bu örgüt ile ilişkilerini kesselerdi. Fakat burada bazı hususlara değinmemiz gerek.

 

   17-25 Aralık sürecinden sonra cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere tüm iktidar çevreleri bu örgüt ile aranıza mesafe koyun diye bas bas bağırıyorlardı. Çocuklarınızı bunların okullarına göndermeyin diye uyarılarda bulunuyorlardı. Bunlar ile iş tutmayın bunlar ihanet içerisindeler diye uyarıyorlardı. Erdoğan bu örgütün tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet diye boşuna mı söyledi. Şimdi şöyle bir eleştiri getiriyorlar; madem bu faaliyetler (sendika, gazete, banka hesabı) suçtu neden devlet bu olarak bu faaliyetlere izin verdiniz. Devlet en ufak bir yaptırım yaptığında da yine feveran edip, devleti otoriterlikle ve Erdoğan’ı diktatörlükle suçlayanlar da bunlardı. Sonuçta bu kişiler Fetö örgütü ile bir şekilde bağlarını devam ettiren kişilerdi. Kimsenin mağdur edilmesini istemeyiz fakat 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimi başarılı olsaydı tüm ülke olarak mağdur olacaktık. Eğer gerçekten mağdur edilenler var ise gerekli soruşturmalar neticesinde inşdigerah mağduriyetleri giderilir. Şimdi şöyle genel bir baktığımızda bu örgütte üst düzey görev yapan iş adamı, gazeteci, televizyoncu, üst düzey yöneticileri yani kısaca ensesi kalınların çoğunun yurtdışına kaçtığını görüyoruz. Esas mücadelenin onların yakalanması için ve ülkeye getirilip yargının önüne çıkarılması için verilmesi gerekir. Erdoğan’ın ihanet içerisinde diye tanımladığı örgütün tavan yönetimini bu insanlar oluşturuyor çünkü. Buradaki taban için ise daha adaletli davranılması ve örgüt ile ilişkilerinin iyi araştırılması gerekir. Yoksa yeni mağduriyetlerin oluşması hem insani olarak bizim hem de kamu vicdanının kabul edeceği bir durum değildir.

 

   Maide süresi 8. Ayette: Ey iman edenler Allah için hakkı ayakta tutan adaletle şahitlik eden kimseler olunuz. Bir topluluğa duyduğunuz kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Diye buyurulur. Allaha emanet olun…