Festivalin getirdiği ve götürdüğü
Elazığ'da Geleneksel hale getirilen ve bu yıl altıncısı düzenlenen Salçalı Köfte ve Gastronomi Festivali Pazar günü itibarıyla sona erecek.
İlimizin yöresel lezzetlerinin daha çok tanıtılması yanında kültürel ögelerimizin yaşatılması adına düzenlenen festivalin konser bölümleri de oldukça ilgi topluyor. Festivalde konser veren birbirinden ünlü sanatçılara halkımızın yoğun ilgisi de gösteriyor ki bu etkinliğe oldukça ihtiyacı varmış bu şehrin.
Festival’in amacı yöresel ürünlerimizin tanıtılması olmasına rağmen bazı konuşmalarla bu geride ve gölgede kaldı gibi.
Bazı siyasilerimizin bu etkinliğin amaç ve ruhuna hizmet eden konuşmalar yapma yerine güncel siyasi polemikleri bu özel etkinliğe taşımasına gerek var mıydı bilmiyoruz ama bu şehir hem milliyetçidir, hem muhafazakârdır, hem Atatürkçüdür hem de Abdulhamitçidir. Bu şehirde bu tartışmalar hem gereksiz hem de anlamsız kalır. Belki etki-tepki sonucu bu konuşmalar yapılmış olabilir ama diğer konuşmacılarımızın gündeminde sadece Elazığ ve etkinliğe adını veren yöresel lezzetlerimiz vardı.
Festival nasıl geçti, esnaflarımız umduğunu buldu mu ya da tanıtımını yaptığımız yöresel lezzetler sahnede evlilik teklifinin gölgesinde mi kaldı bilmiyoruz ama önümüzdeki günlerde bununla ilgili yetkililerden bir açıklama yapılır diye bekliyoruz. Umarız sahne ve ses düzeni, sanatçılara ödenen ücretler ve diğer giderlerle şehrin harcadığı paranın onda biri geri dönmüştür.
Bu konuda son sözümüz şudur ki salçalı köftemiz, özelliği ile ülke çapında markalaştırıp satış ve pazarlamasını yaparak şehrin ekonomisine ve tanıtımına katkı sunacağımız bir ürün değildir ve olamaz. Adına üç günlük eğlence programları düzenleyip şehir halkını belki mutlu edebiliriz ama salçalı köfte ile ne şehri tanıtabiliriz ne şehre ekonomik katkı sağlayabiliriz.
Bu etkinlik başladı devam etsin ama farklı, hemen her evin ihtiyacı olan, yaz kış tüketilebilen, her mutfağa giren ve lezzetiyle öne çıkan ve üreticilerimiz ile şehrimize ekonomik katkı sağlayacak bir ürün adına da etkinlik yapmalıyız. Bu neden Şavak tulum peyniri ya da Geven Balı olmasın mesela.
Erzincan ve Bingöl illeri bu alanlarda daha önde olabilir. Ama onlar “Erzincan tulumu” olarak öne çıkartıyorlar ürünlerini. Bizler de “Şavak tulumu” diye öne çıkıp daha lezzetli bir ürünü ülkeye tanıtıp pazarlamasını yapabiliriz. Aslında bu söylediğim zaten yapılıyor. Gerçekten de Şavak yöresi tulum peyniri ne yazık ki Erzincan peyniri olarak markalaştırılmış durumda. Bizlerin yapacağı tek şey Şavak Peyniri markasını biraz daha baskın işlemek ve farklılığını ortaya koymak. Aynı şey coğrafi işaretini aldığımız Geven Balı için de yapılabilir. Çok mu zor? Asla değil…