EY SEVGİLİ ÜMMET!
Anayasa değişiklik paketinin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından onaylanmasının ardından YSK tarafından belirlenen referandum tarihi ile birlikte kamuoyunda ve medyada çok
Anayasa değişiklik paketinin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından onaylanmasının ardından YSK tarafından belirlenen referandum tarihi ile birlikte kamuoyunda ve medyada çok farklı spekülasyonlar yapılmakta. Siyasi partiler, ülkemizin önemli birçok STK’sı, kamuoyunun çok yakından tanıdığı sanat, spor ve iş hayatının çok önemli temsilcileri, kanaat önderleri ve aşiret liderleri referanduma dair düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmak adına kanaatlerini ifade ettiler. EVET kararının yoğunlukta olduğu görülen bu açıklamalar karşısında muhalif cephede yer alan ana muhalefet partisi ve onun peşine takılan birçok muhafazakâr siyasi hareket ve sivil toplum kuruluşu muhafazakar tabanda ve muhafazakar entelektüel kesimde büyük hayal kırıklığı meydana getirdi. Taşıdıkları misyon gereği yani milli ve manevî değerleri siyaseten temsil ettikleri iddiasından yola çıktıkları üzerinden hareketle yıllarca politika yapıp erdemli Türk milletinin ve Anadolu insanının samimi desteğini alarak şimdi de onları yarı yolda bırakan bir tutarsızlıkla milletin gözünün içine bakarak yine kendi deyimleriyle şer odaklarının yanında hizaya girdiler. Siyaset diliyle bunun adı aslında varlık sebebini ortaya koymak, dar alana hapsolmamak, tabanı karşısında kararlı görünmek, iktidara karşı dik durmak bir başka ifadeyle de mayoz bölünmeye uğramamak olarak değerlendirilebilir.
Siyaset demek popülizm demektir. Yani taraftarlarına, tabanına sempatik görünmek, onları birtakım tutarsız ve dayanıksız iddialarla duygusal sömürü yöntemiyle etki altına alıp kontrol etmeye çalışmak popülist politikacının vazgeçilmez bir silahıdır. Daha açık bir ifadeyle bu anlayış sosyalizmin, komünizmin ve faşizmin bir propaganda yöntemidir. Stalin, Hitler, Mao ve Siyonist yapı da bu yöntemi kullanmıştır. Yani yalanlar, iftiralar, komplolar üzerine kurulmuş kirli ve iğrenç politik ve ekonomik bir savaş!
Ancak referandum için sergilediği kararlı tavrı nedeniyle muhalefet partisi lideri Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’nin hakkını teslim etmek gerekir. Her zaman olduğu gibi yine devlet adamlığını göstermiş ve Türk milletinin vicdanının sesi olmuştur. Bugün sağ olsaydı rahmetli Muhsin Başkan’da ümmetin ve milletin üzerinde oynanan bu oyunu görür ve O da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında yer alırdı.
Bugün onların bu erdemli misyonunu sahiplenen kutlu Alperen ve Ülkücü Gençliğe selam olsun!
Ey Sevgili Ümmet;
Gezi Parkı Tiyatrosu’nu sakın unutma! Yeşile dokunma, ağaca dokunma hikâyesi ile günlerce sokaklarda terör estiren ve aslında niyetleri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu ile açığa çıkan bu güruh takımını hatırla! Bunlarla beraber misin? Yoksa 15 Temmuz kahramanı milletinin ve ümmetinin mi yanındasın? İyi düşün!
Yüzyılın yalanı 17-25 Aralık Hain FETÖ’nün alçak, yargı darbesi ile üç beş gafilin alçak emellerini iktidara mal edip 15 Temmuz sonrasında hava alanlardan bavullarla euroları ve dolarları tasmalarını tutan Batı’ya ve ABD‘ye nasıl kaçırdıklarını görmedin mi? Gerçeği görmen için bunlar yetmez mi?
Bugün ekonomi kötü gidiyor diyenlerin kapılarında en az iki otomobil var. Her sokak ve cadde başında lüks mağazalar ve marketler açılmış. Üretim miktarımız ve buna bağlı olarak ihracatımız her geçen gün artıyor. Her ilde onlarca büyük alışveriş merkezleri var artık. İnsanlar bütçelerine göre istedikleri şeyleri bulabiliyorlar. Bu imkânlara etkili bir liderlik yönetimi ile ulaştığımızı hatırlatmak isterim.
Koalisyonlu iktidar dönemlerinin bu ülkeden birçok şey alıp götürdüğünü hep beraber gördük. Kaybetmeye tahammül edemeyeceğimiz bir zaman dilimine girmiş bulunmaktayız. 21. yüzyıl etkili bir liderin etrafında kenetlenen milletlerin olacaktır. Bu fırsatı kaçıranlar belki birkaç yüzyılı beklemek zorunda kalacaklardır. Milleti karanlığa sürüklemeye çalışan Geziciler, FETÖ ve yüzü maskeli yardakçıları, siyonist politikalar yapan HDPKK ve uzantıları böylesi bir zamanda ABD ve Batı‘nın yazdığı senaryoda figüranlık yapmak için yarış halindeler. Değerleri için savaşanlarla diğerleri için savaşanları ayırt etmek için çok fazla çaba harcamaya gerek yok.
Gezi Trenindeki, FETÖ‘nün himmet gemisindeki gaflet ve delalet içinde olanları unutma!
İdeolojilerini ve düşüncelerini dogma, kılavuzlarını da kutsanmış olarak görenler hakikatten ne kadar uzak olduklarını daha görmezler mi?
Bugün referandumla ilgili kararlarında yalpalayanlar, önyargılarıyla hayır diyenlerin bu tavrı rahmetli Menderes’in idamına karşı sessiz kalanların tavrından ne farkı olabilir ki? O gün Menderes’in idamına sessiz kalanlar ölüm döşeğinde ölümü beklerlerken kim bilir hangi pişmanlıkları yaşadılar?
Evet! Referandum kararımızda ya ümmetin ve milletin değerlerinin yanında yer alıp bu tarihi ana tanıklık edip katkı sunacağız ya da hayatının her evresini ümmetin ve milletin değerlerine küfreden ve bu değerlere savaş açanların yanında yer alıp gaflete düşeceğiz.
Unutmayınız! Yarın ölüm döşeğinde başınızı yastığa koyup ölümü beklerken o gününüzü bu günle takas etmeye düşüneceksiniz! Ama heyhat! Artık olan olmuş, iş işten geçmiş olacaktır.
Ne mutlu ki yarın torunlarına anlatacak güzel hikâyeleri olanlara!
Kalın sağlıcakla…