Evler Harap Geliyor
Büyük depremler silsilesini yaşadık. Her birimiz farklı farklı mekânlarda yakalandık depremlere ama bunun etkisinden hala kurtulamamış olacağız ki evlerimize giremiyoruz ya da girsek dahi her an yeni bir deprem olacak da enkaz altında kalacak gibi bir psikolojiyle yaşıyoruz.
Elbette depremi tüm şiddetiyle yaşayan insanların korkması, endişeli ve geleceğe dair belirsizlik içinde hissetmeleri yaygın bir durumdur. Hala evlerinde değil de arabalarında uyuyanlara rastlıyoruz. Elazığlı hemşerilerimiz deyimiyle evler şimdilerde harap ve havflı geliyor insanlarımıza.
Bu duygular aslında normaldir ve yaşanan travmaya verilen doğal bir tepkidir. Hayatın devam ettiği gerçeğini de unutmadan iyileşme sürecine başlamak için kendimize zaman ve alan açmamız önemlidir.
Depremin neden olduğu belirsizlik ve potansiyel tehlike nedeniyle kaygı ve stresin yaşanması, sevilen kişilerin ölümü veya evlerin hasar görmesi nedeniyle üzüntü, suçluluk ve umutsuzluk duygularıyla sonuçlanan keder ve kayıplar, depremle ilgili stres, travma ve kayıplardan kaynaklanabilecek depresyon, uyuma güçlüğü veya rahatsız edici kabuslar şeklinde ortaya çıkabilen uyku bozukluğu yaşıyoruz.
Özellikle çocuk ve bayanlarda bu duygu daha belirgin bir şekilde kendisini gösteriyor. Bunun neticesi olarak da depremin yaşandığı evlere sağlam olsa bile girilmiyor, tek katlı ve dubleks evlere ciddi bir yönelim var.
Daha da ötesi 8 kata imarlı diye alınan arsaların sahipleri, bunun yerine dubleks evler yapalım güvenle oturalım gibi bir arayışın içindeler.
Bunun sonucu çok katlı binaların fiyatlarında bir düşüş yaşanırken şehre yakın bölgelerdeki arazi fiyatları artmış durumda.
Tüm bu kaygıların giderilmesi sağlam bir evde görülmekle birlikte yaşanan depremin travmasını daha uzun yıllar üzerimizden atamayacağız gibi.