EŞEĞİN ANIRMASI

Oyuncu ve yönetmen Abdullah Şekeroğlu'nun henüz ünlü olmadığı yıllar… Her annenin hayallerini süsleyen düşüncelere Abdullah'ın annesi de kapılı

EŞEĞİN ANIRMASI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Oyuncu ve yönetmen Abdullah Şekeroğlu’nun henüz ünlü olmadığı yıllar… Her annenin haydigererini süsleyen düşüncelere Abdullah’ın annesi de kapılıyor. Oğlunun mürüvvetini görmek, onu baş göz etmek adına kız görmeye gidiyor.  İlk ziyaretinde soruyorlar kadıncağıza…

-“Oğlun ne iş göri?” diye…

Abdullah’ın sıkı tembihiyle cevaplıyor annesi telaffuzda zorlansa da…

-“Komediyen”.

-“Komediyen de nedir anam?”

-“Nebilem çağam, bildiğiz soytarı işte!”

                                                            *****

Soytarı kavramı,  insanları kaba ve aşırı hareketlerle güldürmeye çalışan kimse olarak yer etse de halk nezdinde… Aynı zamanda bir tiyatro terimidir…

Bir oyunda, revüde ya da sirkte gülünç davranışlar, sözler ve becerilerle seyircileri eğlendiren sanatçıya verilen addır.

Ünlü tiyatro sanatçısı, Ali Poyrazoğlu’nun ilginç bir tanımı vardır bu hususta... “Kahkahanın gerçeği açığa çıkaracağına inanan herkes soytarıdır.” der…

 

Soytarılığın tarihi, insanlık tarihine kadar dayanıyor…  Derinliğine dalış yapıldığında tarihin, soytarıların çok yönlü bir kişiliğe sahip oldukları,  şiir, müzik ve tiyatro yanında yer ve gök bilimleriyle uğraştıkları görülüyor… 

Tarihteki en önemli misyonları ise Krdigerarın yüzlerine karşı, kimsenin söyleyemediği gerçekleri, doğruları söylemek oluyor…

Etrafları yalakayla çevrili krdigerarın, kendilerine doğruyu söyleyebilsin diye yanlarında sürekli bir soytarıyı bulundurmalarının sebebi bu oluyor belki de…

Rahatsız edici bir gerçeği ya da bir sıkıntıyı, soytarının mizahi bir tarzda kralı rencide etmeden, küçük düşürmeden söyleyebilmesi onu önemli kılıyor kim bilir?

 

                                                          *****

Abdullah Şekeroğlu birçok yönüyle, Charlie Chaplin’e benziyor… Her ikisi de sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar kimlikleriyle tanınıyor… En yakın ortak özellikleri de komedyen oluşları…  Eğer Abdullah Şekeroğlu dördüncü evliliğini de gerçekleştirebilirse bu yönüyle de ortak bir yön oluşacak aralarında…

 

İlginçtir…

Her ikisi de eşek anırmasından hiç mi hiç haz almıyorlar… “Alayınıza Merhaba” diye anırıp, “Mücahit Yanılmaz FETÖ’CÜDÜR” yaygarasıyla soytarılık yapayım derken yalaka durumuna düşen Seko eşeğinden ise asla…

 

“Eşek nasıl bu şekilde anırır?” sorusu akıllara gelebilir… Anlatayım.

 

Tarih 7 Aralık 1942.

İkinci Dünya Savaşı dönemi… Amerikanın Sesi Radyosu, Türkiye’de canlı yayın yapıyor… Amacı ülkemizi kendi yanında savaşa dâhil etmek…  Radyo, ünlü bir sinema oyuncusunu konuk ediyor… Konuğun adı Charlie Chaplin…

Sunucu soruyor, “Türkiye şu anda sizi dinliyor. Onlara ne söylemek istersiniz?”

Charlie Chaplin, “Nasrettin Hoca fıkrası anlatmak istiyorum” diye cevaplıyor ve başlıyor anlatmaya…

 

“Pinti komşusu Nasrettin Hocanın kapısını çalıyor. Kapıyı açan Hocaya, “Eşeğini ödünç alabilir miyim?” diye soruyor... Hoca, “Eşek evde yok.” Diyor gönülsüzce… Komşusu arkasını dönüp gitmek üzereyken eşek anırmaya başlıyor…  Bunun üzerine komşusu hocaya “eşek hani evde değildi.” diye serzenişte bulunurken, Hoca hiddetle cevabı yapıştırıyor, “ Bana mı inanıyorsun, eşeğin anırmasına mı?”

 

Fıkrayı bitirdikten sonra Charlie Chaplin, sözlerini şöyle noktalıyor…

 

“İnsanlık artık bir karara varsın. İnsanların sesini mi dinleyecekler, eşeklerin anırmasını mı?”