Ergen ebeveyni olmak

Ergenlik dönemi bazılarımıza göre fırtına dönemidir. Hem de sadece çocuk için değil onun yaşamında olan herkesi de içine dahil eden bir fırtınadır.

Ergen ebeveyni olmak

Ergen Ebeveyni olmak hakkında rehber öğretmen Gözde Dinç gazetemize açıklamalarda bulundu.

BU DÖNEMİ SAĞLIKLI GEÇİRMENİN ANAHTARI SABIR SEVGİ VE ANLAYIŞTIR

Gözde Dinç, ”Bu dönemdeki kararsızlıklar ve karmaşalar, biyolojik, psikolojik ve toplumsal değişimlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Bu dönemi sağlıklı geçirmenin anahtarı sabır, sevgi ve anlayıştır.
Çağanoz-Ergen Metaforunu duydunuz mu?
Kabuklu bir deniz hayvanı olan çağanozlar kendilerini tehlikeden koruyacak kabukları içinde yaşarlar. Ancak zamanla kabukları onlara dar gelmeye başlar. Kabuk değiştirmesi gerekir fakat bu bir risktir. Çünkü çağanozlar kabuk değişirken zayıf ve savunmasızdırlar. Bu dönemde alacağı bir yarayı hayatı boyunca taşır. Bu bilgiyi insan yaşamına uyarladığımızda çocukların ergenlik dönemine denk gelir ”dedi.

BİR ZAMANLAR BİZ DE ERGENDİK

Gözde Dinç, ”Ergenlik döneminiz şuan size çok uzak gibi geliyor veya siz hiç ergen olmamışsınız gibi geliyor olabilir. Sizin ergenliğinizle ilgili soruları da sizin anne babalarınıza sormak gerekiyor. Siz ergenken çevrenizdekiler size neler söylüyorlardı? Siz çocuğunuza neler söylüyorsunuz?
Bazen sizin de kafanız karışabilir. Çocuğunuz büyük mü küçük mü? Çocugunuz kadar ergenlik dönemine sizin de hazırlıklı olmanız önemlidir. Nasıl ki bebeğinizin büyüdüğünü kabul etmemek risk ise ona hazır olduğundan daha büyükmüş gibi davranmak da onunla ilişkinizi etkiler. Çocuğunuz izin vermediklerinize tepki gösterdiğinde nasıl bir yol izlediğinizi, bir yetişkin olarak bir şeye izin vermediğinizde kendinizi nasıl hissettiğinizi gözden geçirmenin faydalı olacağını söyledi.

HERKES GELİŞİMSEL OLARAK AYNI EVRELERDEN SIRASI İLE GEÇER.

Dinç, ”Yani önce bebek, sonra çocuk, sonra ergen ve daha sonra yetişkin olursunuz. Hiç kimse bu evrelerden birini yaşamadan diğerine geçemez. Bazen "ben hiç çocuk olmadım ki" gibi ifadeler kurabilirsiniz. Ya da bizim zamanımızda
"ergenlik mi" vardı gibi yaklaşımlar. Sosyolojik olarak ergenlik dönemine karşı olan bakış açısı ve tutumlar değişse de yaşamın evreleri biyolojik saate göre işler.

ERGENLİGİN İLK EVRESİ 9-12 YAŞLARINDA BAŞLAR

Ergenlerin, ebeveynleri ile olan çocukluk dönemine ait bağımlılıklarını bırakmasına "bağımsızlaşma" denilmektedir. Yani bu süreç ebeveynden kopup birey olma sürecidir. Bu süreçte ergen artık her ihtiyaç duyduğunda ebeveynine koşmaz, ebeveynlerini artık her şeye gücü yeten kişiler olarak görmez, ebeveynleri dışındaki kişilerle duygusal bağ kurar, ebeveynlerini artık normal birer insan olarak görür. Ergenlik öncesinde çocuk dünyaya ailesinin gözünden bakar; ergenlikle birlikte kendi kimliğini ortaya koyabilmek için reddediş başlar. Aile olarak yapılacak etkinliklere katılırken hep bir ayak sürüme söz konusu olur. Çünkü ergenin kendi ayakları üzerinde durarak bağımsızlaşmaya ihtiyacı vardır. Bu bir süreçtir. Bu dönemde kendi aklına çok güvenir. Bu durumlar bu dönemin özelliğini bilmeyen anne babalar için isyan olarak nitelendirilir. Anne baba güç mücadelesine girerse; ergende ya karşı gelme tavrı keskinleşir ya da tam tersine hiçbir zaman kendi isteklerini ifade edemeyen, yaşamında hep başkalarını memnun etmeye çalışan ürkek birey tavrı oluşmuş olur. Ebeveyn olarak özerklik tanıma ve sınır koyma noktasında anne baba her zaman ince bir çizgi üzerindedir; nerelerde ve neye müdahale etmesi gerektiğine çocuğunun özelliklerini göz önüne alarak karar vermelidir.

Tüm bu söylediklerimiz çocuklarınıza hiçbir sınır koymayın, kuralsız yetiştirin anlamına gelmez. Bu dönemde bazı anne babalar çocukları ile ilişkilerini iyi tutmak için tümüyle onun bir arkadaşı, yaşıtıymış gibi davranır. Oysa ki ergenin etrafında pek çok yaşıtı vardır fakat anne babası gibi olabilecek başkası yoktur. Kural ve sınırlara her ne kadar tepki gösterseler de bu, çocuğun anne babaya güven duymasını da sağlar. " Annem-babam gerektiğinde beni korur, danışabileceğim, güvenebileceğim kişiler onlardır." Sınırsızlık aslında ergenin kendisini de rahatsız eder. Çocuklar doğası gereği kurallara ihtiyaç duyar. ANCAK bu kurallar çok katı ve yaşının ihtiyaçları doğrultusunda olmadığında sıkıntı yaşar. Aşırı müdahaleci ve tedirgin olarak çocuğun mahremiyetine müdahale etmekten kaçınmalısınız. Örneğin çocuğunu otobüse bindirdikten sonra arkasından araçla kendisini takip etmek gibi. Bir noktadan baskı yaparsanız başka bir noktadan taşma yaratırsınız; çocuğunuzun yalan söylemeye başlaması gibi.

Elbette yaşama dair tecrübeleriniz ondan çok daha fazla ama "BEN SANA SÖYLEMİŞTİM... " tarzındaki söylemden uzak durun.  Ondan beklentileriniz net olsun. Çocuğunuzun sizi arkadaşlarının anne babaları ile kıyaslamalarına izin vermeyin. Önemli olan sizin aile değerlinizdir. Doğru bulmadığınız şeye herkes izin veriyor ben vermezsem olmaz diye izin vermeyin. Kendinizi birisiyle kıyaslayacaksanız kendinizle kıyaslayarak iç eleştiri yapın. Kurallarınızla ilgili sınırları çizerken onu da anlamaya çalışın. "Eğer çocuğunuz bir konuda 'Umurumda bile değil!' diyorsa empatiyi devreye alarak şu önemli soruları sorun: Ne hissediyor? Neye ihtiyacı var? Çünkü 'Umurumda değil!' demek "yeterince iyi değilim, yeterince güçlü değilim" demekten daha kolaydır” dedi.