ERDOĞAN, YAŞADIĞIMIZ NESLİN EN GÜÇLÜ  LİDERİDİR

Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadettin Tanyıldızı, Hakimiyet Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu.

ERDOĞAN, YAŞADIĞIMIZ NESLİN EN GÜÇLÜ  LİDERİDİR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Erol Kara/ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizim yaşadığımız neslin en güçlü lideridir diyen Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadettin Tanyıldızı, ’’Erdoğan’ın ileriyi görme yeteneği, Milli ve kişisel duruşu ile mesai arkadaşlarının fersah, fersah önündedir.’’ dedi.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR

Tanyıldızı, ”Başta halkımız olmak üzere bütün mazlum milletlerin nezdinde manevi ve maddi bir lider pozisyonu oluşturmasına ve böyle bir kimlikle ortaya çıkmasına neden oluyor. Erdoğan’ın samimiyeti de başarılarının artmasına neden oluyor” dedi.

Afrin operasyonu, Türkiye’nin son 30 yıldır içinde bulunduğu terör kıskacının bir neticesi olarak karşımıza çıktığını söyleyen  diyen Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadettin Tanyıldızı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayakta kalmaya çalışıyor. Kendi bağımsızlığını ve aslında Anadolu Coğrafyasında bir anlamda sıkıştığı bu alanı problemsiz hale getirmeye çalışıyor” diye konuştu.

 

BU SAVAŞLARIN VE KANIN NEDENİ, İNSANIN AÇLIĞI 

Tanyıldızı, “Bu Coğrafya ecdadımızın yaklaşık Bin yıldır burada hüküm sürdüğü bir alan. Bu alan Osmanlı İmparatorluğunu yıkımını takiben Misak-ı Milli sınırlarımızın dışında bir takım bakiyeler bıraktı. Sadece Irak ve Suriye sınırlarımızda ki bakiyeler değil bunlar. Doğu da Azerbaycan Kuzey Batıda ki Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarımızdaki bölgeler olmak üzere ecdadımızın Müslüman medeniyetinin gereği olarak bir yer ile savaşı takiben savaşın sonunda batılı güçlerden veya Hristiyan dünyasından farklı olarak oralarda yaşayan insanları yok edilmesi dışında oralara medeniyet götürmek, insanların ibadetlerini yapabileceği alan oluşturmak yani oraya hayat götürmek ile ilgili yaptığı planlar çerçevesinde kendi medeniyetimizin oralarda sahiplenmesini sağlamak amacıyla, gönderdiği kardeşlerimiz vardı. Evlad-ı Fatiha’m diye batıda isim bulan ve Suriye cephesi dediğimiz alanda  kalan ve Doğuda Ermenistan Güneyinde kalan alanlarda ki birçok insan toplulukları birçok kardeşimiz Misak-ı Milli den sonra imparatorluğun yıkılmasına takiben Anadolu coğrafyasının dışında kaldılar.’’ dedi.

 

DİNDAŞLARIMIZ VE SOYDAŞLARIMIZ BİRÇOK SORUNLA KARŞILAŞTI

Tanyıldızı, “Burada başlangıçta Devletin isteği ile giden fedakârlık yapan ve oralarda Devletin adını duyuracak medeniyetimizi temsil edecek insan topluluklarıydı ama geldiğimiz noktada maalesef farklı devletlerin etkisinde kalan süreçlere girdiler. Bu topluluklar aslında günümüzde yaşadığı sorunların temelini oluşturuyor. Bu savaşın ve kanın nedeni ne? Sorun insanla başlayan insanın açlığı ile devam eden başta bireyin sonrada bireylerin kurduğu devletlerin menfaatleri madde talepleri yani materyal felsefe ile ortaya çıkan kapital arzularla büyüyen bir sorundan başka bir şey değil. Ortadoğu coğrafyasında Kafkasya’da güçlü devletlerin tamamının diğer ülkelerle oynaması buraları karıştırması, silah üretmesi, buradan bir takım grupları kontrol ederek katliamları bizatihi yapmasının temel nedeni bugün popüler adıyla enerjidir. Türkiye Cumhuriyeti kurulalı 100 yılı bile tamamlamadık henüz. İmparatorluğun bakiyesi olan bu devletimiz sınırlarımız dışında kalan topluluklarımızın dindaşlarımızın, soydaşlarımızın bir çok sorunla karşı kalmasına neden oldu.” diye konuştu.

 

SORUN DEVLETLERİ PARÇALAYIP PETROLLERİNİ SÖMÜRMEK

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ayakta kalmaya çalıştığına dikkat çeken Prof. Dr. Tanyıldızı, “Türkiye kendi bağımsızlığını ve aslında Anadolu Coğrafyasında bir anlamda sıkıştığı bu alanı problemsiz hale getirmeye çalışıyor. Allahtan yarım ada olarak teşekkül etmişiz. Tamamen karalarla çevrili bir alan olsaydı sorun düzeyimizi o zaman bir hayal bile edemezdik” diye konuştu.

 

ÜLKEMİZ ÖNLEMLER ALIYOR

Tanyıldızı, “Müslüman olduğunu söyleyen bir çok ülke dahil, Batının kontrolünde olan ülkeler bu çok değerli toprak parçasında jeo stratejik olarak insanlık tarihi boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu alanda söz olmak, burayı sürekli zayıf tutmak Türklerin tekrar güçlenip yeni bir medeniyet kurmasını engellemek için tüm enerjilerini kullanmalarına neden oluyor.  Fakat devletimizin bu oyunları gördüğü için buna dahil bir takım önlemler alıyor.  Afrin operasyonu 30 yıldır Türkiye Cumhuriyeti nezdinde oynanan özellikle Güney sınırlarımızda ve Doğu sınırlarımızda başlayan bir terör sürecinin etrafımızda kara sınırlarımızın tamamında oluşturulmaya çalışılan bir terör halkası sürecinin devamıdır. Son beş yıldır PKK ile başlayan süreci PYD ve YPG gibi süreçlere dönünce aslında güney sınırlarımızda böyle bir organizasyonu olmaya başladığını Fırat nehrine kadar geldikleri biliniyordu.  Hükümetimiz Fırat’ın doğusunda kalındığı takdirde ciddi sorun olmayacağını, batısına geçildiğinde bunun devletimiz için tehdit oluşturacağını ve buna müdahale edileceğini meşru zeminde uluslararası boyutta, yerel boyutta BM nezdinde defalarca ifade ettiler. Fakat taşeron örgüt  haddini daha da aşarak, Fırat’ın doğusuna geçmesine Münbiç’ten Afrin’i işgal etmesine neden oldu. Bu son Yıllarda Suriye’nin içine düştüğü parçalanma ve bölünme süreci özelikle yabancı güçlerin burada oynadığı senaryo orda çok boyutlu bir denklemin devreye girmesine neden oldu. Geçmişte var olan mezhepler çatışmasına bir de DAEŞ’i oluşturup yeni bir İslami Cihat anlamında bir mefkureyi insanların zihnine sokunca başta bölge halkları olmak üzere bölgeye akın eden Müslüman gençler organize ederek, organize etikten sonra yine silahları onlara satarak,  Müslüman coğrafyasında bir oyun ve sahne kurguladılar. Çok uluslu bir örgütlenme ile bölgede mevcut, meşru olan diktatörler tarafından yönetilmekte olan Devletleri parçalayıp onların petrollerini yer altı kaynaklarını tamamen sömürünceye kadar nasıl bir tezgah oluştururuz misyonunun bir neticesidir bugün yaşanan sorunlar. Gelecekte birkaç adım sonra memleketimizin başına bela olması konusunda gördüğümüz oyunu bozmak adına organize ettiğimiz bu tepki bu meşru müdafaa hakkı büyük senaryonun bir sonucu olarak ortayı çıkmıştır.’’

 

ERDOĞAN’IN DURUŞU HAKKINDA KİMSENİN ŞÜPHESİ YOK

Tanyıldızı, “Cumhuriyet kurulduğu günden itibaren yapılan istatistiklere baktığımızda Hükümet sayısının ortalama 1,5 yıl olduğunu görüyoruz. Ak Parti Hükümetine kadar her 1,5 yılda bir yeni hükümet kurulmuş. Koalisyonlarla ortaya çıkmış yapı, Milletten genel kabul görmediği için ya ideolojik saplantılarla, ya mensubiyet duygularla yıkılmış.  2002’den sonra Türkiye’de uzun süreli uzun soluklu hükümet etme anlayışı geldi. Ak Parti bu düşünceyi sembolize ediyor. Erdoğan bizim yaşadığımız neslin en güçlü lideri. Erdoğan’ın ileriyi görme yeteneği, Milli ve İslamiliği aslında bu başarının altında yatan temel sebeptir. Herkesin ortak olduğu bir konu var. Bu adam samimi diyorlar. Samimiyeti konusunda kimsenin şüphesi yok. Erdoğan konuşurken, sözlerini inanarak söylüyor. Bu aslında halkın Cumhurbaşkanımıza duyduğu sempatinin kaynağını oluşturuyor. Bu Ortadoğu coğrafyasında halkın Müslüman olan halkların tamamını ilgilendiriyor. Çünkü Millîlikle beraber İslamilik diye bir kavram kullandım. Aslında meselelere sadece milli değil Müslüman olarak da bakabilmesi mazlum halkların tamamının dertleriyle dertlenmesi, başarılarının artmasına neden oluyor.” sedi.

 

ABD’NİN TÜRKİYE’DE KONTROL EDECEĞİ ALANLAR AZALDI

ABD’nin bir zamanlar tüm hükümetlerin kuruluşlarına neredeyse cevap veren güç durumunda olduğunu söyleyen Tanyıldızı, “Bir zamanlar Ak Partililerde ABD’ye gitti geldi. Doğrudur. Fakat diğerlerinin yaptığı anlaşmalar gibi diğerlerini verdiği taahhütler gibi bir takım taahhütler vermediklerini biz bugün anlıyoruz. Çünkü bugünkü kamplaşma aslında Erdoğan’ın ABD’ye 2012- 2014 yılları arasında gidiş gelişinde de bazı insanların iddia ettiği gibi anlaşma yapmak pazarlık yapmak ya da BOP’ un bir projesi olmak gibi süreçleri kapsamadığını biz bugün net olarak görüyoruz” diye konuştu.

 

ERDOĞAN’IN MİLLİ DURUŞU ABD’NİN OYUNUNU BOZDU

Prof. Dr. Tanyıldızı, “Tayyip Erdoğan’ın Milli duruşu, ABD’nin daha önceki yıllarda Türkiye Cumhuriyetini organize ederken kendi menfaatlerini gerçekleştirme, emirlerine itaat anlamında bir takım hükümet edenlerini yönetme, Türkiye Cumhuriyeti ordusunda ki Generalleri kontrol etme, istediğini atama, istediği zaman ihtilal yaptırma, tehdit ettirme gibi süreçlerin artık Türkiye Cumhuriyeti devletinde bitmesi bir ağlamadan ve bir bağırmadan ibarettir.’’ dedi.

Tanyıldızı, “Bu aslında bir devletin elinden oyuncağı alınmış haykırışlarıdır diye düşünüyorum. Çünkü kontrol edebilecekleri bir takım noktalar azaldı. Bunların azalması bu sonucu doğurdu. Neyi kontrol ediyorlardı ? İş dünyasını, Türkiye Cumhuriyetini yönlendirirken TSK’yı kontrol ediyorlardı. Siyaseti kontrol ediyorlardı.” diye konuştu.

 

ERDOĞAN MİLLETİN DESTEĞİNİ ALARAK AFRİN OPERASYONUNU BAŞLATTI

Erdoğan’ın mesai arkadaşlarının fersah, fersah önünde olduğunu söyleyen Tanyıldızı, ABD’nin ellerinde ki güçlerin yavaş yavaş alınması ile çığırtkanlık yapmaya başladığını söyledi.

 

HALKIN DESTEĞİ ALINDI

Tanyıldızı, “Dış güçler terör olaylarına ve PKK’ya zaten  destek veriyorlardı. YPG ve PYD’de PKK’nın yan kolu olarak oluşturup Irak sınırlarımızda gerçekleştirdikleri terör koridorunu 800 Kilometrelik Suriye Sınırına  yaymak gibi bir hayale kapıldılar. Fakat Hükümet halkın desteği ile liderinin arkasında durarak, Afrin operasyonunun  başlamasına neden oldu.” dedi.