Erdoğan'a Komplo mu?
31 Martta yapılan yerel seçim öncesinden adaylar önce partilerine müracaat ediyor, ardından partilerinin kendilerini aday göstermeleri halinde YSK'nın istediği tüm belgeleri bu kuruma teslim ederek resmi müracaatını yapıyor.
Yapılan müracaatlarda adayın seçilmeye engel bir hali olup olmadığına, adli sicil kaydına, herhangi bir sebepten ceza alıp almadığı resmi kaynaklar ve kurumlardan tetkik ediliyor ve seçilmesine engel bir hali olmadığı tespit edilenlerin seçime girmesine onay veriliyor. Bu süreçte adli ve cezai kaydında bir sorun olanlara ise seçimlere giremeyeceği dolayısıyla adayın değiştirilmesi için süre veriliyor.
Yıllardan beri süregelen bu uygulama Van ve Bitlis’te ciddi krizlerin yaşanmasın sebep oldu.
DEM Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Abdullah Zeydan da tüm bu süreçlerden geçerek önce aday sonra da seçilerek Belediye Başkanı oldu.
Bu gelişmeden iki gün sonra Zeydan’ın bu hakkı Adalet Bakanlığı tarafından geri alındı ve Van İl Seçim Kurulu, mazbatanın en çok oy alan ikinci sıradaki AK Parti Van Belediye Başkan Adayı Arvas’a verilmesine karar verdi.
Gerekçe ise DEM adayının geçmişte aldığı ceza sebebiyle seçilme yeterliği olmaması. Tamam da bunun farkına bugün mü vardınız? Değişik kurumlardan talep ettiğiniz evraklar bugün mü geldi size?
Peki, bu gelişme üzerine neler oldu Van ve benzer olayın yaşandığı Bitlis karıştı. Kararın ardından parti binası önünde toplanan kalabalık, yürüyüş yapmak istedi.
Yürüyüşe izin verilmemesi üzerine ara sokaklara dağılan kalabalıktakiler, caddelerdeki çiçeklikleri devirdi, ateş yakarak polise taş attı. Barikat kurup araçlara zarar verdiler. Kentin birçok noktasında toplanarak barikatlar kuran, bazı araçlara zarar veren göstericilere müdahale eden polis, tazyikli su ve biber gazıyla grubu dağıtmaya çalıştı ve olaylarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Vatandaşın yaptığı çok yanlış da YSK’nın yaptığı çok mu doğru. Niye işlerini doğru dürüst yapmadı bu kurum? Neden güvenlik soruşturmasını tamamlamadan “seçilebilir” onayı verdi?
Tüm bu yaşananlar bize kamu kurumlarında hala FETÖ hücrelerinin olduğunu gösteriyor. YSK’nın bu ihmal ve kusurunun ardından Adalet Bakanlığının devreye girmesi, yasal anlamda doğru olsa bile zamanlaması yanlış. Adaletin geç gelmesinin adalet olmadığına da en somut örnek bu olay.
Bu olaya sebep olan YSK olsa da fatura Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’ye kesilecek. Tüm ülkede bu teknik yanlışlık ve ihmalden kaynaklı olaylara yönelik protestolar yapılacak. Bu durumu fırsat bilen ve İstanbul’da birçok belediyeyi kazanmalarına teşekkür babından, CHP heyetinin hemen Van’a gitmesi bile olayın ne kadar istismar edileceğine ve hükümetin aleyhine döneceğinin bir göstergesi.
İşin en ilginç ve garip olanı ne biliyormusuz. Van İlçe seçim Kurulu seçimlerin Haziran ayında yenilenmesi kararı almış. Yani DEM yeni bir isimle seçimlere girecek ve yüzde 55 ile aldığı seçimleri bu kez yüzde 75 ile alacak. Yaşanan bu olaylar da gösteriyor ki Ak Parti’nin atadığı bazı bürokratlar kendi asli işlerini özen ve dikkatle yapmak yerine farklı yollardan zengin olabilmenin yollarına aramak için daha çok zaman, zemin ve siyasi partner arayışına giriyorlar.
İşlerini üstünkörü ve baştan savma yapan torpilli Ak Partili bazı bürokratların ya da kamudaki uyuyan FETÖ hücrelerinin yaptıkları Erdoğan’a yansıyor ve yıpratıyor. Belirli odaklar tarafından Erdoğan’a resmen komplo kuruluyor.
Hani hep ve sıklıkla diyoruz ya Erdoğan yalnız diye. İşte Van ve Bitlis olayları da bunun son ve en bariz örneği. Adam hala yalnız…