ENDOSKOPİ KORKULU RÜYANIZ OLMASIN!

İşte bu korkularınızı ortadan kaldırmak için Özel Doğu Anadolu Hastanesi doktorlarından  Op

ENDOSKOPİ KORKULU RÜYANIZ OLMASIN!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşte bu korkularınızı ortadan kaldırmak için Özel Doğu Anadolu Hastanesi doktorlarından  Op.Dr.Feridun Baysal’dan (Genel Cerrah) önemli bilgiler aldık.

 

ÖNCELİKLE ENDOSKOPİ VE MİDE HASTALIKLARI HAKKINDA KONUŞALIM;

 

 Birçok insan endoskopi oluyor ama bu işlem neye göre yapılıyor? Endoskopi dediğimiz genel bir tabirdir.  Bu eğer mideye bakılıyorsa gastroskopi, kalın bağırsaklara bakılıyorsa bunun adı kolonoskopi, akciğerlerin içerisine, ana bronşlara giriliyorsa bunun adına bronkospi, idrar yollarına bakılıyorsa da sistoskopi denir. Biz genel cerrahi olarak 3 tane endoskopik işlem yapıyoruz. Bunlardan birtanesi gastroskopi dediğimiz mide, yemek borusu ve on iki parmak bağırsağının görüntülenmesi, rektosigmoidoskopi kalınbağırsağın ilk 40-50 cm’lik bir kısmının görüntülenmesi, kolonoskopi ise tüm kalın bağırsağın görüntülenmesi işlemidir. Bir de endoskopik olarak ERCP dediğimiz bir işlem var. Bu işlemde gastroskopi gibi düzenek aynıdır fakat kullanılan alet (duodenoskop) biraz daha uzun ve kamerası yandandır. Ana safra yolunun içerisinde taş varsa herhangibir tıkanıklık varsa görüntülenmesini ve problemin ortadan kaldırılmasına yönelik girişim yapılmasını sağlar.

 

ENDOSKOPİ ÖNCESİ NASIL HAZIRLANILMALI? 

 

Endoskopi yapılacak hastalar endoskopi olacakları günün sabahında erken saatte tüm ilaçlarını (tansiyon ilacı dahil) mutlaka almalıdırlar. Astım problemi olan hastalar sprey şeklindeki ilaçlarını endoskopiye gelirken mutlaka yanlarında getirmelidirler. Ayrıca hasta, doktoruna aldığı mevcut ilaçların bir listesini de vermeli. Özellikle, aşağıdaki durumlardan biri söz konusu ise doktorlarını mutlaka bilgilendirmeliler. Diyabet hastasıysanız ve hastalığınızı kontrol altına almak için insulin veya tabletler alıyorsanız, Romatizmal ateş ya da kalp kapakçıklarınızla ilgili problemlerinizin olması, Kanı sulandıran ilaçlar alıyorsanız, Diyabet veya kanı sulandırmaya yönelik ilaçların düzenlenmesi veya işlem öncesi tamamının kesilmesi gerekebilir. Belli kalp kapakçığı sorunları olan insanların antibiyotik kullanması gerekebilir. Endoskopi işlemi öncesi ilaçlarınızı alma ile ilgili herhangi bir sorunuz söz konusu ise, bizlere veya endoskopi yaptırdığınız doktorunuza başvurmaktan çekinmeyin. İşlem öncesi açlık süresi kurumlar arasında değişiklik gösterebilir ve mevcut belirtilerinizden etkilenebilir. Doktorunuz, size ne kadar süre yiyip içmemeniz gerektiğini bildirecektir. İşlemden önce size yazılı talimatlar verildiyse, bu bilgileri okumanız ve herhangi bir sorunuzla ilgili olarak doktorunuzla iletişime geçmeniz önemlidir.

 

ENDOSKOPİ İŞLEMİNİN YAPILMASI GEREKLİLİĞİNE KİM KARAR VERİR? 

Hastanın mide barsak şikayeti için gittiği hekim, dahiliye, genel cerrahi, gastroenterolog, bazen reflünün neden olduğu durumlarda ortaya çıkan ve geçmeyen öksürük varlığında kulak burun boğaz uzmanı, diş kaynaklı olmayan ağız kokusu durumlarında diş hekimleri de karar verebilir. Hasta 40 yaşından sonra kendisi de endoskopi yaptırmaya karar verip gelebilir. Bugün çoğu Avrupa ülkesinde tarama amaçlı endoskopi rutin olarak yapılmaktadır. Maalesef ülkemizde sadece hastalık durumunda yapılması akla geliyor.

Duyduğuma göre bazı hastalarda endoskopi uygulaması ağrılı, bulantılı ve çok sancılı geçiyormuş. Her hasta için bu uygulama aynı sonuçlar mı doğuruyor? Yoksa kişiden kişiye değişen bir uygulama mıdır?

Günümüzde gelişen anestezi ve sedasyon teknikleri ile endoskopi hastanın hiç farkına bile varamayacağı şekilde yapılabiliyor. Biz hastanemizde “uykuda endoskopi” dediğimiz, damardan bir ilaç vererek ve uyutarak, anestezi uzman denetiminde bu işlemleri yapıyoruz.  Aslında endoskopi işlemi çok ağrılı bir işlem değil. Burada hastalar daha çok etraftan duydukları ve kendi korkuları nedeniyle ağrı olayını öne çıkartıyorlar. Ama dediğim gibi, uyutarak güvenle yapılıyor.

ENDOSKOPİ İŞLEMİ NASIL UYGULANIR?TOPLAM KAÇ SAAT SÜRER?

 

Endoskopi işlemi hasta sol yanına yatırılarak ve çoğunlukla uyutularak, mide için 2-3  dakikalık bir sürede, kalın barsak için 20-30 dk lik bir sürede yapılabilmektedir. İşlem   sonrasında hastalar  ayrı bir yatakta yarım saat gözetimde tutulduktan sonra refakatçi eşliğinde evine  gidebilmektedir. 1-2 saat hafif bir sersemlik yaşanabilir. 1 saat sonra yemek yiyebileceklerini ve 6-8 saat araç kullanmamamaları gerektiğini de bilmekte yarar var.

 

ENDOSKOPİ NE KADAR SIKLIKLA UYGULANIR?

Hastalığın durumuna göre bizler ne sıklıkla yapılması gerektiğini hastalarımıza söyleriz. Örneğin ülser hastalarını tedavi sonrası kontrol endoskopisini 2-3 ay sonraya planlarız. Herhangi bir bulgusu olmayan hastaları da 50 yaşından sonra 5 yılda bir görmek isteriz. 

Endoskopi olan bir hasta, uygulama sonrasında nelere dikkat etmelidir? Neler yemeli, neler içmeli, nasıl yaşamınısürdürmelidir?

Tabii ki bu durumu hastaya konulan teşhis belirler. Örneğin hastaya  Çölyak Hastalığı tanısı konmuşsa gluten içeren besinlerden arındırılmış bir beslenme şekli belirlenir. Reflü hastalarına kahve, çikolata, sigara ve kızartma gibi yiyeceklerden kaçınmaları önerilir, ayrıca gece yatmadan önceki 3 saatte birşeyler yememeleri söylenir. Anal bölge hastalıklarında baharattan uzak durmaları önerilir. Çoğunlukla da kabızlıktan kaçınmaları için beslenme şekilleri konuşulur.

 

MİDE HASTALIKLARI HAKKINDA DA KONUŞALIM;

 

Mide hastalıkları toplumda çok yaygın olarak görülmektedir. Çok sayıda nedeni olan bu hastalıkların temel tanı koyma yöntemi endoskopidir. Bu yöntem kesin tanıyı koydurur. İyi huylu veya kötü huylu kitlelerin teşhisinde çok değerlidir. Artık tarafımdan da uygulandığı gibi hasta uyutularak yapılmaktadır. Hasta işlemi görmez ve hatırlamaz.
    

En sık görülen mide hastalıkları, ülserler, gastritler ve reflüdür. Şimdi bu hastalıkları inceleyelim.

 

ÜLSER NEDİR?NEDEN OLUŞUR?TEDAVİSİNDE NELER YAPILABİLİR?

 

Stres ve beslenme alışkanlıkları ile yakın ilişkili olduğu kabul edilen ülserlerin, son yıllarda Helikobakter pilori (Helicobacter pylori) adı verilen bir mikrop (bakteri) tarafından meydana getirildiği ve antibiyotik tedavisi ile bu hastalığın tedavi edilebileceği üzerinde yoğunlaşılmıştır. Ancak yapılan çalışmalar ve alınan sonuçlar bu bakterinin çevremizde çok yaygın olarak bulunduğunu ve tedavi edilse bile çok kısa sürede tekrar vücuda girdiğini göstermiştir. Sonuçta tek başına bu bakterinin ülser nedeni olmadığı kabul edilmektedir.

Ülserler genelde duodenumun (ince bağırsağın ilk bölümü) başlangıcında, midenin çıkışında gelişirler. Midede daha nadiren gelişmektedirler. Her iki durumda da ülser gelişen bölümdeki dokular, mide asidine karşı duyarlı hale gelirler. Kesin tanıendoskopik inceleme (gastroskopi) ile konur. Ülserler kendiliğinden kaybolabilir ve tekrar gelişebilir. Aktif durumda olduklarında, yemek yemekle kaybolan ağrılara neden olurlar. Ağrının yanı sıra ağızda ekşime, yanma gibi hoş olmayanşikayetlere de neden olabilirler.

Klasik tedavide bir çok ilaç kullanılmaktadır: antasitler, yüzeyi kaplayıp koruyan ilaçlar, spazm gidericiler ve en sık olarak da midenin asit üretimini engeleyen ilaçlar.

Aşağıdaki öneriler ülserli hastaların tedavilerine yardımcı olarak kullanılabilir:

- Kafeinli veya kafeinsiz her türlü kahveden ve tüm kafein içeren besinlerden uzak durun. Alkol, sigara kullanmayın.

- Aspirin ve benzeri ilaçlardan ve non-steroidal anti-inflamatuvar ilaçlardan (naproksen içerenler, diklofenak içerenler gibi) uzak durun. Ağrı kesici olarak asetaminofen (acetaminophen) grubu ilaç kullanın.

- Çay yerine nane çayı için.

- Size süt içmeniz önerilse de kesinlikle içmeyin, çünkü süt mide asit salgısını arttırır.

- Daha sık ancak daha az yemek yiyin. Uzun süre midenizin boş kalmamasına dikkat edin.

- Sarısabır (Aloe vera) suyu içebilirsiniz. Bu ülserin iyileşmesine katkıda bulunur. Ancak yüksek dozda kullanıldığında ishale neden olur. Bu nedenle her yemekten sonra 1 çorba kaşığı alınabilir.

- Bal, ülser tedavisinde kullanılabilen en etkin ilaç ve yiyeceklerden birisidir. Her yemekten sonra 1 çorba kaşığı çiçek balıyendiğinde ve buna 6 ay süresince devam edildiğinde hastaların %96 sında nedbe dokusu bırakmadan tam bir iyileşme olduğu gözlenmiştir. Ayrıca tedaviye başladıktan bir kaç gün sonra hazımsızlık, ağrı ve yanma - ekşime gibi şikayetler ortadan kalkmaktadır.

- Stres ve sıkıntıdan uzak bir hayat yaşamaya çalışın.

Gastroözefagial reflü(GÖRH) hastalığı nedir? 

Halk arasında “reflü” olarak bilinen “Gastro Özofageal Reflü” hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanabilir. Yemeklerden sonra sağlıklı insanlarda da kısa süreli geri kaçışlar olabilir ve bu durum yaş ve şişmanlıkla artar. Ancak, fazla miktarda mide içeriğinin uzun süreli olarak yemek borusuna geri kaçması ve iç tabakanın bu içerikle teması, gastroösefageal reflü hastalığı olarak adlandırılır. Eğer onikiparmak barsağından mideye doğru safra geri akımı varsa mideden yukarı çıkan içerik hem asit hem de safra içerir. 

Reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun kendini asitten ve/veya safralı mide içeriğinden koruyamaması nedeniyle oluşur. Hastalık sıklığı ise ülkemizde de diğer ülkelere eşit olarak erişkinler arasında %20 oranındadır; yani her beş erişkinden birisinde reflü hastalığı vardır. 

 GÖRH nedeni nedir?

Mide fıtığı (Hiatal herni) olması

Yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen mekanizmada bozulma

Yemek borusu kasılma bozuklukları

Yemek borusunun temizlenme mekanizmasında (tükrük, yerçekimi, yemek borusunun kasılması ile) bozukluk

Alkol, sigara, ilaçlar, sıcak içecekler, aşırı yoğun içecek ve gıdalar gibi dış faktörler

Mide boşalımının gecikmesi

Oniki parmak barsağından mideye safralı ve alkali içeriğin kaçması

Son yıllarda genetik faktörler de araştırılmaya başlanmıştır.

 

GÖRH belirtileri nelerdir?

 En sık başvuru nedeni mide yanmasıdır.

Göğüste yanma hissi, göğüs ağrısı

Ağıza acı-ekşi su ve yemeklerin gelmesi (regürjitasyon)

Ağız kokusu

Bulantı

Özellikle yemeklerden sonra ve tok karına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma hissi

Göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı hissi ve çarpıntı

Derin nefes almada güçlük

Dişlerde erezyon (doku zedelenmesi) ve diş çürükleri

Boğaz sorunları (ses kısıklığı veya kaybı, boğazda dolgunluk hissi, sürekli boğaz temizleme, ses tellerinde polip, kronik farenjit ve larenjit gibi)

Reflü hastalığında tanı yöntemleri nelerdir?

Üst sindirim sistemi endoskopisi ve biyopsi

24 saat boyunca yemek borusuna kaçan asidin ölçülmesi (pH-metri)

Reflü hastalığının yol açabileceği komplikasyonlar nelerdir?
 

Ösefajit (Yemek borusunun uzun süreli olarak mide içeriğine maruz kalması sonucu oluşan mikrobik olmayan iltihabi durum)

Yemek borusunda ülser oluşumu

Yemek borusunda darlık gelişmesi

Solunum sistemi komplikasyonları (farenjit, larenjit, akciğer enfeksiyonu, bronşit gibi)

Barrett ösefagusu (Yemek borusunun son kısmını döşeyen hücrelerin, asit ve alkali reflüsüne maruz kalmasısonucunda hücreler zarar görmekte, metaplazi adı verilen değişim gerçekleşebilmekte ve hücre normal yapısından çıkmaktadır. Barrett ösafagus tanısı konulan bir hastanın yemek borusu kanseri olma riski, reflüsü olmayan bir kişiye göre belirgin oranda artmaktadır.

REFLÜ nün  tedavisi nasıldır?

1.Yaşam tarzında değişiklikler yapılmalıdır:

Hastaya kilo vermesi önerilmelidir.

Yatak başucunu yükseltilmeli

Yemeklerden 2-3 saat sonrasına kadar yatmamalı

Yatmadan önce baharatlı yiyecekler, alkol, kahve, kolalı içecekler vs. alınmamalı

Diyet

Reflüye belirtilerini ortaya çıkaran gıdalardan uzak durmak

Yemek miktarı da alınan gıdalar kadar önemli olduğundan bir kerede aşırı yemek yerine az ve sık gıda almak

Sıcak içecek ve yiyeceklerden kaçınmak

Alkollü içecekleri almamak ve sigarayı bırakmak

Stresten uzak durmak

Reflüye neden olabilen ilaçların (bazı tansiyon ilaçları, astım ilaçları, hormon ilaçları) bırakılması veya değiştirilmesi

2. İlaç tedavisi: Şikayetler yaşam tarzında değişikliğe rağmen düzelmediyse ilaç tedavisi kaçınılmazdır. Mide asidini nötralize eden antiasit ilaçlar, asid üretimini engelleyici, bariyer oluşturucu, motilite düzenleyici veya hücre koruyucu ilaçlar medikal tedavide kullanılır.

3. Cerrahi tedavi: Hastanın yaşam alışkanlığında değişiklik yapmasına ve ilaç tedavisine rağmen şikayetlerin azalmaması veya sürekli ilaç kullanma ihtiyacı duyması, yaşamsal aktivitelerinin engellenmesi durumunda cerrahi tedavi uygulanır. GÖRH’ün tedavisinde "cerrahi" çok etkili bir yöntemdir.

 

 

Midemiz neden hastalanır ? 

Uzun süreli, stresli, yorucu, mola vermeden saatlerce süren çalışmalar sebebiyle midemizde aşırı asit salgılanması oluşur. Aşırıstresin sebep olduğu yüksek asit salınımı ve diğer faktörler (baharatlı yiyecekler, alkol, kronik sigara kullanımı) nonbakteriel gastrite  neden olabilir.  Diğer sebep ise helicobacter pyloridir. 

Ayaküstü beslenme alışkanlığı, gelişigüzel alınan ilaçlar (Aspirin, non-sterois anti enflamatuar ilaçlar), hijyenik kurdigerara uyulmadan hazırlanan gıdaları tüketmek (helicobacter pylori) ve stres mide hastalıklarının temel sebepleridir. 

Bu karamsar tablodan en fazla payını alan midede gözlenen ağrılar, ekşime, yanma, şişkinlik, gaz, kramp, göğüs arkasında ağrıve boğazda yanma ile ses kısıklığı en sık rastlanan belirtilerdir.

 

MİDEMİZİ KORUMAK İÇİN NASIL BESLENMELİYİZ? 

·         Aç kalmak, mide asidini arttıran ve mide içindeki koruyucu tabakaya zarar veren bir durumdur. Özellikle sabah kahvaltısı atlanmamalı, gün içinde ara öğünler ( örneğin meyve) alınarak bir sonraki öğünde aşırı yemenin önüne geçilmelidir. Az, düzenli ve dengeli beslenme ana unsurdur. 

·         Midemize ulaşacak ilk besin ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalıdır. Ayrıca aç karnına alınan alkol veya sigarada mide koruyucu tabakasına büyük zarar vermektedir. 

·         Dışarıdan alınan asitli içecekler, portakal veya greyfurt suyu gibi ürünlerin fazla miktarda kullanılması, yine mide içi asidini arttıracak ve mide koruyucu tabakasına zarar verecektir. 

·         Yine bilindiği gibi koyu çay, kahve, acılı baharatlı yiyecekler, turşu, yağlı, soslu yemekler, kızartma türü besinler, çikolata benzeri ürünler hem hazmı zorlaştıracak hem de şikâyetlerin artmasına sebep olacaktır. 

·         Fazla miktarda ve mide koruyucu ilaçlarla birlikte alınmayan ağrı kesiciler gastrit ve ülser oluşumunda önemli faktörlerdir.

·         Stres, üzüntü, heyecan gibi psikolojik durumlarda bu şikâyetlerin oluşmasında başı çeken nedenlerdir. 

·         Yukarıda saydığımız faktörler genel hasta grubuna uymaktadır. Bunun dışında hastalarımız kendilerinde şikâyetlerin artmasına veya azalmasına neden olan yiyecekleri daha iyi bilmeli, her hasta kendine uygun diyeti oluşturmalıdır. 

·         Şikâyetlerinizin yoğun olduğu günlerde mümkün olduğunca çiğ sebze ve meyve tüketilmemesi, asitli veya gaz yapan ( turp, lahana, kurubaklagil ) yiyeceklerden uzak durulması önerilir. 

Bu hazırlayıcı ve şikâyetleri arttırıcı sebeplerden kaçınmak her zaman mümkün olmayabilir. Şikâyetlerin çok arttığı dönemlerde doktorunuzun vereceği tedaviye ek olarak bu önerilere uymanız hem tedavinin etkisini arttıracak hem de mide ağrısı, kramp,şişkinlik gibi şikâyetlerinizin süresini kısaltacaktır.

 

Son olarak Endoskopi ve mide-barsak hastalıkları konusunda eklemek istediğiniz şeyler nelerdir?

Öncelikle insanlarımızın hekime gitmeden önce komşu-kaynana-akraba tarifi bitkisel ilaçları kullanmamalarını istiyoruz. Nane limon, ıhlamuru kastetmiyorum tabii ki. Gözlemlerimiz rastgele kullanılan bitkilerin mide-barsak sistemine ve özellikle de karaciğere   zarar verdiği yönünde. Dozu ayarlanmamış, toksinlerden arındırılmamış bitki ilaçları kesinlikle zararlı. Bir de endoskopi olacak insanları teşvik etmek yerine korkutmanın o insanlara aslında zarar verdiğini bilmek gerekiyor. Çünkü çok erken tanı konulduğunda 5 dakikada çözülebilecek sorunlar geciktirildiğinde ölüme bile neden olabiliyor. Böyle önemli bir konuda bana birşeyler anlatma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Umarım mesajlar hedefine ulaşır. TEŞEKKÜRLER....