Elazığlılar Dikkat, Bu Tuzağa Sakın Düşmeyin!
Dijital Pazarlama Uzmanı Nadir Gür, Hakimiyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada yılın son dönemlerinde gerçekleşen ve efsane cuma, şahane / müthiş / görülmemiş fırsat günleri gibi kasım ayı içerisinde ortaya çıkan e-ticaret ve pazaryeri sitelerine ait indirimlerin düzgün bir şekilde araştırma yapılsa pek de doğru olmadığını ama bazı tüketicilerin ihtiyaçlarını da karşıladığını dile getirdi.
Nadir Gür, ”Çin’de "Bekârlar Günü” olarak kutlanan 11 Kasım, Dünya’nın ve elbette Çin’in en büyük e-ticaret firması tarafından ilk kez 2009 yılında indirim fırsatı olarak karşımıza çıktı. Bunu gören en büyük ABD kökenli rakip firma da böyle bir uygulamaya giderek cirolarını büyütüp satış rekorları kırınca “efsane kasım” bütün ülkelerde satıcılara ziyadesiyle kazandıran kampanya yöntemi olarak uygulanmaya başlandı. 1930’lu yıllarda ABD’de başlayan tıpkı Aziz Valentin’e atfedilen (Saint Valentine's Day) sevgililer günü gibi ekonomik buhran nedeniyle ortaya çıkmış Şükran Günü’nden sonraki ilk cuma “black friday” kampanya etkinliği, yılbaşı hediye alışverişinin başladığı gündür. Hristiyanlar tarafından benimsenmiş olan bu gün, Türkçeye tam çevrildiğinde “kara cuma” olarak geçer. Müslümanlar için kutsal sayılan cuma günü, Noel alışverişine çıkanlarda para harcayacakları için kötümserlik anlamı taşır. Fiyatlar bu nedenle indirimde olur. Başlarda bizim e-ticaret kampanya yönetici ve sorumluları da bu kavramı hiç değiştirmeden black friday diye indirim yaptıklarında halk tarafından oldukça fazla tepkiye maruz kaldıkları için bu kavramı “Efsane Cuma / Şahane Cuma” diye değiştirip ülkemize kazandırdılar, diyen Gür sözlerine şöyle devam etti:
Ülkemizde etkisini özellikle 2018’den sonra gördüğümüz kasım ayı indirimleri aslında tam manasıyla bir indirim sayılmaz. Birçok ürünün fiyatı temmuz ve ağustos aylarında neyse kasım ayında da yine aynısı. Bazen belirli marka yetkilileri ve satıcılar sektörde tutunabilmek adına veya tanınırlık düzeylerini arttırabilmek için pazaryeri siteleriyle çeşitli komisyon anlaşmaları yapıp sürümden kazanmayı planlıyor. Bir ürünün satışından 20 TL kazanacağına 2 TL kazanıyor. 10 tane ürün sattığınızda 20 TL kârınız olduğunu düşünürseniz toplam kazancınız 200 TL oluyorken 1 milyon adet ürün sattığınızda 2 TL kâr elde etmek (2 milyon TL) marka ve firmalar için daha cazip hâle geliyor. Hâl böyleyken ihtiyacınız olmayan ürünleri sırf ucuz diye satın almış olabiliyorsunuz. Albenisi yüksek ve ihtiyacınızın olduğu ürünlerin fiyatları ise hiçbir şekilde değişmiyor, bazen de fiziksel mağazalarda 100 TL etiketli olan ürün 99,90 / 97,90 TL arasında kasım indirimi olarak karşımıza çıkabiliyor. Ülkemizde enflasyon oranı giderek yükselirken bir satıcı geçen yıl toptan şekilde 5 TL’ye satın aldığı ürünün 25 – 30 TL gibi bir perakende fiyatının olduğunu görünce geçen yılki perakende fiyatı olan 7,5 TL’ye “efsane kasım indirimi” adı altında internette satmaya başlayınca ihtiyacımız olmadığı halde ve o ürün sırf ucuz diye biz internet tüketicilerinin o ürünü satın almaya yönelmesi de bambaşka bir sonuç çıkarıyor ortaya, dedi.
İNTERNETTEN ALIŞVERİŞ YAPMAK GÜVENİLİR Mİ
Dijital Pazarlama Uzmanı Nadir Gür, fiziksel bir mağazadan yaptığımız alışveriş eğer satıcı tarafından yazar kasa pos cihazı ile resmileştirilmiyorsa (nakit ödeme sonunda bize fiş veya fatura verilmemişse) bu durumda ürünü satın aldığımızda ödediğimiz ücretin katma değer vergisi devletimize ödenmemiş oluyor. Bu da ekonomi için büyük bir kayıp ve dinimizce de haram (yasaklı) bir durum. Almadığımız her fatura, yapmadığımız bir alışveriş anlamına gelmektedir. Yarın öbür gün satıcı bize ayıplı / kusurlu mal sattığında bu malın iade ya da değişimini de yapamıyoruz. Oysa durum internet alışverişlerinde böyle değil. Her internet alışverişinde adınıza (T.C. kimlik veya vergi kimlik numaranıza) fatura kesilmek zorundadır. Her kargoya verilen ürünün mutlaka sevk irsaliyesi olmalı. Sevk irsaliyesi yoksa bile e-faturası e-posta adresinize gelmeli. Güvenilir sitelerden yapılan her alışveriş, bu şekilde gerçekleşir. Peki bir sitenin güvenilir olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz? Ülkemiz bu konuda çok ileride ve bunu araştırmamız oldukça kolay. Alışveriş yapacağımız e-ticaret sitesi altında “ETBİS’e Kayıtlıdır.” ifadesiyle birlikte bir barkod bulunmak zorundadır. ETBİS, Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi kavramının kısaltması olup Türkiye’de e-ticaret erbabı olan herkes bu sisteme kayıt yaptırmalıdır. Bu sitelerden alışveriş yaptığınızda - bazen ürün istediğiniz renkte, ebatta, özellikte olmayabilir – para iadesi veya ürün değişimi yapmanız oldukça basittir. Bu gibi sitelerin iletişim formları, müşteri desteği veren telefon hatları açıkça yazar. Değiştirilmesi mümkün olan her ürünün ücretinin iade edilmesi veya değiştirilmesi sizin en doğal hakkınızdır. ETBİS’e kayıtlı her firma, faturalı ve orijinal ürün satar; her firmanın kendine ait resmi kep adresi ve müşteri destek hattı bulunmaktadır. Sosyal medyada veya internet sitelerinde ETBİS ibaresi görmediğiniz satıcılardan asla ürün satın almamalısınız. Bir e-ticaret sitesinden orijinal ve faturası olan ürün satın aldığınızda gözünüz arkada kalmaz. Replika olan veya ülke kanunlarınca yasaklı halde bulunan ürünleri satanlardan katiyen uzak durmalısınız, dedi.
KVKK’DAN SONRA GÜVENİLİR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
Nadir Gür, “internette yaptığınız her alışverişten sonra sizden isim ve soyisim, T.C. kimlik no, fatura ve gönderi adresi, iletişim için telefon numarası gibi gerekli olan bilgiler istenir. Bu bilgiler ülkemizde geçerli olan Kişisel Verileri Koruma Kanunu sayesinde satıcı firma tarafından üçüncü kişilerce asla paylaşılamaz ve paylaşılmış olsa bile hukuki yönden çok büyük cezaları vardır. İnternet ortamında bu kişisel verilere sahip olan her firma, kendi duyuru ve kampanyalarını yapmak için e-posta, telefon, sms gibi araçlarla sizlere ulaşmaya çalışır. Siz bu durumdan rahatsız olduğunuzda E-devlet sistemine giriş yaparak bazen alışveriş yaptığınız sırada farkına bile varmadan onlara vermiş olduğunuz iletişim yetkisini firmaların elinden alabilirsiniz. İnternet alışverişlerinizde saklanan ve başkalarıyla paylaşılmayan bilgileriniz, bir sonraki alışverişinizi yapmanızda tekrar bilgi girmeyeceğiniz için size büyük avantajlar da sağlamaktadır. Hatta Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM), Mastercard, Visa, Troy gibi online ödeme sistemlerine kaydettiğiniz kredi kartı bilgilerinizi bir sonraki alışverişinizde de kullanabilirsiniz. Böylece satın alma işleminizde ilk seferki gibi değil de daha az zaman harcamış olursunuz. Günümüzde birçok ödeme yöntemi artık QR kod okutma, parmak izi veya yüz tanıma fonksiyonlarıyla da gerçekleşebiliyor. Çok değil, iki ay önce ‘Kredi kartınızdan Google Play Store’daki bilmem ne uygulaması için şu miktarda ödeme yapıldı.’ diye bir sms geldi, bana. Hemen bankamla iletişime geçip ödemenin bana ait olmadığını dile getirerek kredi kartımı iptal ettirdim, sonra da Google’ın iletişim bölümüne … referans kodlu ödeme bana ait değildir, konulu bir mesaj gönderdim. Üç iş günü içerisinde Google, kredi kartımdan çekilen miktarı banka hesabıma iade etti. İnternette gerçekleşen her işlem sırasında tüketicilerin yaşadıkları ülkenin kanunlarına göre korunduğunu unutmayın. Başınıza bazen böyle kötü şeyler gelebilir. Mühim olan nereye ve hangi yöntemle başvuru yapmayı bilmeniz ve hakkınız olanı, sizin olanı geri alabilmenizdir. Sonuçta hayatın kendisi de böyle değil mi?” diyerek internette kayıtlı olan bilgilerin aslında tüketicilerin daha hızlı ve kolay bir alışveriş deneyimi yaşaması için var olması gerektiğini vurguladı.
2023 GİBİ 2024 YILINDA DA E-TİCARET HACMİ BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK
Son olarak sözlerine devam eden Gür, ‘’Teknolojiyle birlikte yapay zekânın da ilerlemesiyle tüketicilerin internette daha fazla zaman geçirdiğini, karşılaştıkları birçok engeli internet sayesinde aştıklarını, alışveriş edimlerinin de gün geçtikçe internette daha fazla artacağını dile getiren Dijital Pazarlama Uzmanı Nadir GÜR, pandemiyle birlikte yeni bir çağa girildiğinden bahsederek Endüstri 4.0’ın 2024 yılında e-ticaret ve e-ihracatı daha fazla geliştireceğinden oldukça emin bir şekilde şu örneği verdi: “Girişimci birinin yaşadığı yerin en popüler konumunda fiziksel bir mağaza açtığını düşünelim. Kira, vergi, dekorasyon, personel gideri, elektrik, su, telefon, yol, yemek gibi birçok masrafı var. Bu masrafları ortalama yılda 2 bin 5 yüz kişilik bir tüketici grubu için yapıyor. Ne yaparsa yapsın bir günde en fazla 20 bilemediniz 30 ürün satma gibi bir sınırlılığa takılı kalacaktır. Aynı girişimci Türkiye’de profesyonel marka bilinirliğini sağlayarak e-ticaret faaliyeti yapmaya başladığında ise 60 milyona yakın bir tüketici grubu karşısına çıkmakta. Aynı masraflarla günde yaklaşık 10 bin satış yapabilme kapasitesine sahip olabilir. Bu durum e-ihracata dönüşüp 3 yabancı dil ile taçlandırıldığında ise günde 100 bin satış yapabilir. Şimdi o girişimcinin siz olduğunu varsayalım. Siz olsanız hangi yöntemle satış yapardınız? Cevabı siz verin.” diyerek sözlerini noktaladı.