Elazığ'ın 'Yıkım'la İmtihanı
Nasıl oluyor da Elazığ'da rayında ve yolunda gitmesi beklenen işler ağır-aksak gidiyor? Nasıl oluyor da görevleri, yolunda gitmeyen işleri yoluna koymak olan yetkililer herhangi bir adım atmadığı gibi sanki yaşananlar Muz Cumhuriyetinde oluyormuş gibi davranıyorlar anlayabilmiş değiliz.
Bir dönem usulsüz yıkımları konuşan Elazığ, bir dönem de usulüne uygun yıkılmayan binaları ve çevreye verdiği zararları konuşmuştu. Şimdilerin konusu ise yıkılmayan ve her gün her an tehlike saçan metruk binalar…
Ne hikmetse şu yıkım kelimesi her hali ve anlamıyla kurumların da bürokratların da yıkımı oldu.
Hakimiyet olarak yıllardan beri yazıp çiziyoruz. Geçtiğimiz hafta yayın hayatına başlayan refikimiz haftalık Elazığ’da Yeni Ses Gazetesi, “ Elazığ Nasıl Kurtulur?” manşetiyle konuya dikkat çekti. Bugün de tüm haber sitelerinde “Elazığ’da Ağır Hasarlı Binalar Tehlike Saçmaya Devam Ediyor” başlığıyla verilen haberler de gösteriyor ki Elazığ’ın yıkımla imtihanı devam ediyor.
Bu kadar ve sıklıkla dillendirilen, bu kadar haber yapılan bir sorun üzerinde ne yazık ki hiçbir yetkili, hiçbir kurum, kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma babından da olsa herhangi bir açıklama yapma gereği bile duymuyor. Sanki bu haberler Rize, Samsun, Erzurum için yazılıyor. Sanki Muz Cumhuriyeti ve yazılanlar dikkate alınmıyor. Böylesine vurdumduymazlık, böylesine umarsızlık ve böylesine bir rahatlık başka ilde var mı bilmeyiz ama bizim sanki makûs talihimiz böyle yazılmış ve bozulmuyor, bozamıyoruz.
İmam Hatip Lisesi Kız öğrencilerinin haklı gerekçeleri ve yaşadıkları mağduriyetlere rağmen, ailelerin başta milletvekilleri ve ilgili kurumlara konuyu taşımalarına rağmen bir aylığına bile olsa kız öğrencileri sabahçı yapma yetisi, etki ve gücü olmayan bir yapıdan biz gerçekten çok şey mi bekliyoruz? Yoksa çok kolay olması gereken bu işlerin altından kalkmaya mecal ve takati kalmamışlar tarafından mı yönetiliyoruz. Biz çok bilemedik. Sizce hangisi?