ELAZIĞSPOR ÜZERİNDEN BİLEK GÜREŞİ YAPMAK!
Elazığspor'da herkesçe malum olan bir süreci yaşıyoruz
Elazığspor'da herkesçe malum olan bir süreci yaşıyoruz. Bir yanda şampiyonluk süreci yaşarken diğer yanda da anlamakta güçlük çektiğim bir sürecin içinden geçiyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda Kulüp başkanı sayın Öztürk şahsi bir karar alarak istifa ettiğini basına ve kamuoyuna bildirerek artık kulübün başında olmayacağını ve geri planda kalacağını ifade etti. Buraya kadar her şey normal ve anlam vermek olağan duruyor. fakat sonraki işleyiş alınan bu kararla çok tersi bir istikamette tezahür etmeye başladı. Kongre sürecine müdahil olunup kongrenin gerçekleşmemesi adına girişimlerde bulunulup adeta yeni oluşacak yönetimle bir bilek güreşine tutunuldu.
Anlamakta zorlandığım süreçte burada başladı. Başkan Selçuk Öztürk görevi başındayken ne sayın Sedat Karataş çıkıp bu göreve talip olduğunu beyan etti nede belediye bu duruma iştah kabarttı. Öztürk'ün almış olduğu karara binaen bir sorun oluştu, krize dönüştü belediye öncülüğünde sayın Sedat Karataş takımın ve ilin çıkarları adına kulübe sahip çıkıp talip oldu.
Şayet görev almayıp sorumluluktan kaçılacak olsaydı kulüp kaosa sürüklenecek, futbolcular idmana çıkmayacak, avuçlarımızın içinde olan şampiyonluk hayal olacak netice olarak ta belediye sorumluluktan kaçtı, takımı kaderine terk etti olacaktı. Şimdi kulislerde bir takım denklemler kuruluyor, sayın Öztürk'ün istifasının kabul edilmemesine, kongre kararının iptal edilmesine ve başkan olarak göreve devam etmesi yönünde algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Şimdi bu durumda ben soruyorum; süper lige bir adım kala dün hiçbir baskı yokken, böylesi bir kararın alınması için hiçbir sebep belirmemişken görevden el çekenler neden çekildiler? Dün çekilen başkan bugün neden gelmek istiyor? Ya çekilme kararı yanlıştı yada şimdi dönebilmenin hesabına girmek yanlış. Şayet geçiş sürecinde belediyeyi köprü, basamak olarak kullanmak vardıysa, kimse kusura bakmasın bedelini ödemediğin davanın iktidarı olamazsın ve gelmesi muhtemel olan başarıyı kimse kimseye yedirmez. İnsanlar başarının temelinin kim tarafından atıldığına bakmaz, sonuca kiminle ulaşıldığına bakar. Helede söz konusu futbol ise kupa kimin elinde yükseliyor ise zaferin sahibi odur. Dünya futbolu ve Türk futbolu bunun örnekleri ile doludur. Yeni oluşacak yönetim, geçmiş yönetime ve piyasaya olan borçları ödemeyi taahhüt edip bir yükün altına girmişse anasının ak sütü gibi helaldir ve kongreye gidilmesi en tabii hakkıdır.
Akıllarda beliren bir diğer soru; belediye geçiş sürecinde takıma sağladığı bu paraları nereden getirdi sorusudur. Bende ilin ve kulübün çıkarlarını isteyen sade bir vatandaş olarak diyorum ki; Osmanlı spor, İstanbul büyükşehir, Başakşehir gibi takımlar paraları nereden getirdi ise bu belediyede oradan getirdi. Türkiye liglerinde gerek salon sporları dalında gerek ise futbolda yüzlerce belediye takımları var kimse onlar bu paraları nereden getirdi diye sorgulamıyor. Ayrıca düne kadar belediyeden destek bekleyen, para yardımı alanlar dün itibariyle paranın nereden geldiğini sorgulamayıp sustular ise bugün itibariyle de sorgulamaya hakları yoktur ve samimiyetle bağdaşmaz. Taraftar ve sade vatandaşın tek isteği süper lige ramak kalmışken kulübün ve şehrin geleceğinin kişisel menfaatlere kurban edilmemesi ve takımın süper lige çıkmasıdır. Herkes kişisel hesaplarını farklı alanlarda çözsün takım ve şehir üzerinden değil. Kaybedilecek şampiyonluğun telafisi olmaz bir sezonluk tüm harcama ve emekler boşa gider, biran evvel kongre sürecinin bitmesi herkesin sakin kafa ile geleceğe yoğunlaşması lazım. Sokakta ki vatandaşın beklentisi ve isteği bu yöndedir.