ELAZIĞ HALKI BİNALARDA GÖSTERİŞE ÖNEM VERİYOR

Hakimiyet Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Başkanı Kazım Sanaç, bir mimarın başarılı olması için 3 boyutlu düşünebilmesi ve hayata far

ELAZIĞ HALKI BİNALARDA GÖSTERİŞE ÖNEM VERİYOR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Hakimiyet Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Başkanı Kazım Sanaç, bir mimarın başarılı olması için 3 boyutlu düşünebilmesi ve hayata farklı bakabilmesi gerektiğini dile getirdi.

Mimarların çalışma şartlarının hak ettiği düzeyde olmadığını ifade eden Sanaç, kaliteli elaman ya da kalitesiz eleman diye bir ayrım yapılmadığı, bu tür ayrımlar yapılmadığı için de çalışma şartlarının ağır olduğunu söyledi.

 

- Elazığ ile Türkiye arasında mimari açıdan ne gibi benzerlik ve farklılıklar var?

 

Elazığ ile Türkiye arasında benzerlik çok fazla yok. Elazığ’da Mimarlık Fakültesi yeni açıldı ve dolayısıyla bir şehirde Mimarlık Fakültesi’nin olması ayrıca mimarlık öğrencilerinin piyasada olması ve o öğrencilerin mezun olduktan sonra o şehirde öğrendiklerini pekiştirmeleri onları çok iyi bir şekilde geliştirir. Elazığ’da Mimarlık Fakültesi yeni açıldığı için bundan sonra Türkiye’nin mimarlık trendine yaklaşabiliriz. Şu an Türkiye’ye göre çok geride bir mimarlık çizgisine sahibiz. Bunun sebebi, insanların mimarlığı çok fazla bilmeyişi ve mimarın ne iş yaptığı ya da bina yapımına ne kadar katkı koyduğunu bilmeyişidir. Ayrıca insanlar ev alırken binanın cephesiyle, girişiyle ve merdivenleriyle ilgilenmiyor, sadece kendi evinin büyüklüğüne, manzarasına ve mutfağına bakıyor, oysaki bina bir bütündür. Henüz daha bu bilinç yok Elazığ insanında, bu bilinç olmadığı için iyi işler çıkarsak bile kent dokusuna yansımıyor. Konya ve Kayseri mimarlık konusunda çok iyidir. Orada insanlar yaptıkları her binanın farklılığıyla ve cepheleriyle övünürler. Bizim şehrimizde maalesef böyle değil.

 

- Mimarların çalışma şartları ve Elazığ gibi bir yerde ortalama gelir durumları nedir?

 

Şu an itibariyle biraz sıkıntılı olsa da, devlet dairesinde çalışan bir kişiden birkaç milyar fazla alarak çalışıyorlar. Kendi işinin sahibi olan mimarlar 5 milyardan başlayıp 10 milyara kadar ücret alanlar olabilir. Tabi bunların ortalamasını söylüyorum. Mimarların çalışma şartları hak ettikleri düzeyde değil. Çok klasik bir cümle ama mimarlık hakkını veremiyor. Kaliteli elaman ya da kalitesiz eleman diye bir ayrım yapılmıyor. Bu tür ayrımlar yapılmadığı için çalışma şartları şu an ağır. Şu şekilde ağır, bir kişinin seçilmesinin nedeni mimarlığı olmadığı için ağır yani ekonomik neden, tanışıklık nedenleri ve daha yöresel nedenlerden dolayı insanların tercih sebebi olduğu için piyasada iş kalmadı.

 

- Öğrencilerin mimarlık okumalarını öneriyor musunuz?

 

Kesinlikle öneriyorum. Daha önce İstanbul Dershanesi tercih döneminde bizi çağırıyordu. Orada mimarlığı tavsiye ettiğim ve bu tavsiye sonucu Mimarlar Odası’na üye olmuş kişilerde var. Lise son sınıflarda bizim tavsiyemizi dinleyip mimar olan ve dönüp bize teşekkür eden gençlerde var. Onlardan da anlıyoruz ki doğru yönlendirme yapmışız. Onlara mimarlığı doğru anlattığımıza inanıyoruz. Mimarlık tercihi yapmalarını öneriyorum çünkü etraflarında bir mimar varsa o mimardan mesleğinin içeriğini öğrenerek ve benim kafamdaki meslek buydu diyerek giden öğrencilerin mutlu olduğu bir meslek. Ekonomik ve piyasa şartları çok ağır ancak mutluluğu en çok olan bir meslek. Az da olsa çok da olsa ürettiğiniz bir binanın şeklini siz belirliyorsunuz. Klasik bir şekil de belirleseniz, özgür bir şekil de belirleseniz, o binanın önünden her geçtiğinizde bu binayı ben çizdim odasına, penceresine, kapısına ben karar verdim demek gibi farklı bir haz var. Mimarlık isteyerek ve bilerek seçtiğim bir meslek dalı değildir fakat bütün zorluklarına rağmen beni en iyi tatmin edebilecek meslek buymuş.

 

 

- Elazığ’ın mimarisi hakkında neler söylemek istersiniz? Sizce Elazığ’da abartılacak şekilde bir mimari yapı var mı?’’

 

Elazığ’ın yapılarını ben özel yapılar ve dönel yapılar olarak 2’ye ayırıyorum. Özel yapılar, özel olarak üzerinde uğraşılmış ve mimarlık anlamında belirli bir çizgiye getirilmiş yapılardır. Birde kopyala yapıştır yapılar var. Maalesef bu yapılar çoğunlukta ama bu arz talep dengesinden kaynaklanıyor. İnsanımız hala da alacağı binanın estetiğiyle ve cephesiyle ilgilenmiyor. Bizim insanımızın da arzdan başka bir şey verme gibi bir düşüncesi var. Yavaş yavaş Mimarlık Fakültesi’nin oluşması sayesinde yeni mimarlar gelişecek ve bu mimarlar sayesinde tatlı bir rekabet oluşmasını düşünüyoruz.

 

- Elazığ olarak estetik anlayış ve algılayışınız arasında nasıl bir sorgulama yapılabilir?

 

Bir binayı yaparken o binanın kaç daire olmasının veya ücretinin ne kadar olmasından ziyade, diğer binalardan farkı ne, nasıl bir estetik anlayışla yapmış, kim yapmış bunlara biraz dikkat edilmeli. Bir kişi ev almak isteyen akrabasına tavsiye ya da eleştiride bulunsa tabiî ki mimarlığın estetik anlayışı üstlere tırmanacaktır. Her baktığımız binada farklılık aranmalı.

 

- Evini yaptırırken hiçbir masraftan kaçınmadığını söyleyen çoğu kişi iş bilen usta olmadığı söylüyor. İnşaat sektöründe kaliteli eleman sıkıntısı var mı, varsa nasıl giderilebilir?

 

Hiçbir masraftan kaçınmadığını iddia eden insanımızın evi alırken eve kaç defa bakmış, planını kaç defa incelemiş? Mesela bir mobilya almak istiyorsunuz, illaki birkaç firmayı gezersiniz. Oysaki Elazığ’da bunu yapan insan yok. Onlar için önemli olan kaç odası olduğu yani gösterişe elverişli olan binalar. Elazığ’da işçilik yok evet doğru. Bir asansörün genişliği bana binanın lüksünü oluşturur. İşçilikte kalite elemanla ilgili değildir çünkü sen bina yaptırırken veya alırken kimle ya da neyle muhatap olduğu bilmezsen sonucu böyle olur. Bazen yaşayıp gör politikası oluyor hayatta. Sen bir mimarın yapacağı binayı alacaksan o mimar her şeye dikkat etmiştir. Ama sen sermayeciden ev alıyorsun sonra suç mimarın, sermayeci ne anlar binadan. Tamam kaliteli malzemeyi bulursun onda ama o malzemeyi yanlış yerde kullanırsın.

 

- Elazığ’da kadrolu olarak kaç mimarımız var?

Normalde 90 kayıtlı üyemiz olmasına rağmen kadrolu olarak 30 kişi, ama aktif olarak çalışan 15 kişi. Bu sayı kentimize göre çok düşük bir sayı tabi.

 

- Mimarların yapılan kötü görünümlü binalarda hiç suçu yok mu, buradaki rolleri nasıl sorgulanmalıdır?

 

Mimarların çok büyük suçu vardır. Olayların ekonomik kısmını kastetmiyorum. Yaptığın proje 10 liralık olsun, 1 liralık olmasın bu senin mesleğine olan borcundur. İşin fiyatı ucuzladığı zaman işte ucuzluyor. Sen mimarsın bugün 1 liraya, yarın 10 liraya, diğer gün 100 liraya yaparsın. Sen 20-30 yıllık mimar olduğun zaman ortaya koyduğun katkılarının göz önüne gelmesi lazım. Maddiyat ile estetik kaygıyı birleştirmemeleri lazım. Bu dönemlik hakkını almasan da bu senin mesleğine borcundur. Bugün birçok savaş yüzünden çocuklar okula gidemiyor. Bugün sen dershaneye gidip bu işi yapmaya başladıysan, bu işin hakkını vermek gerekiyor. Ben stajyer çok alırım. Hatta ben staj döneminde çalışmaya başladığım insanlarla çalışmaya devam ediyorum. Her mesleğin olduğu gibi bu mesleğinde zekatı öğretmektir.