ELAZIĞ CAZİBE MERKEZİ İLLER ARASINDA YERİNİ ALDI
Başkan Uzun, MÜSİAD Elazığ Şubesi olarak üye iş adamlarımız ile birlikte 94
Başkan Uzun, MÜSİAD Elazığ Şubesi olarak üye iş adamlarımız ile birlikte 94.Genel İdare Kurulumuzda Malatya Şubemizin ev sahipliğinde Gümrük ve Ticaret konularında esnaf ve iş adamlarımızın sıkıntılarını ve çözüm önerilerini içeren bir raporu Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’ye ilettiklerini ifade ederek bir bayram müjdesi ile döndüklerini söyleyerek, Elazığ’ın Cazibe Merkezi İller arasında yerini aldığını belirtti.
Raporun İçeriği Şöyle;
GÜMRÜKTE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
İlimizde antrepo yeri mevcut olmadığından dolayı gelen ürünler araç üzerinde beklemektedir. Bu sebeple ilgili geçici depolama alanlarının oluşturulması gerekmektedir.
Ayrıca İhtisas Gümrüğünden Kaynaklı sıkıntılar var olup, tekstil ve gıda ürünlerinin gümrük işleri de yapılamamaktadır.
Bununla birlikte Gümrük Müdürlüğü fiziki olarak da yetersizdir.
Tarım ve gıda ürünlerinin ithalatının yapılabilmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne yetki verilmesi lazım.
Ticaret İl Müdürlüğü’nün mevcut binasının fiziki yetersizliği mevcut,
İthalat işlemlerinde kıymet beyanlarında yaşanılan problemler (örnek: Kıymeti oluşturan unsurların tam olarak belirlenememesi, ithalatta KDV matrahının doğru beyan edilmemesi) gümrük işlemlerinde ithal veya ihraç edilen eşyanın Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu’nun belirlenmesinde karşılaşılan problemler,
TİCARET’TE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Sigorta primleri ve enerji indirimlerinin yapılması lazım,
Elazığ’ın kalkınmış iller arasına alınması gerekmektedir,
Teşvik konusunda bütün sektörler azami derecede desteklenmeli,
Terörden etkilenen illere verilecek teşvikin Elazığ ilinin de dahil edilmesi, özellikle Kredi Garanti Fonu’ndan Elazığ‘daki esnafın ve iş adamlarının faydalanması,
MÜSİAD Elazığ Şubesi olarak AR-GE merkezleri İçin bakanlığınız tarafından derneğimize destek sağlanması,
Kredi faizlerinin düşürülmesi,
Büyük yatırımlarda devletin öncülük etmesinin sağlanması,
Elazığ’ın daha fazla göç vermemesi için özel sektörün yapamadığı nokta da bölgemiz için elzem olan büyük yatırımların devlet ve özel sektör iş birliği ile yapılmasının sağlanması,
Yeni düzenleme ile her ne kadar çek yasasında bir takım iyileştirmeler yapılarak karşılıksız çıkan çeklere hapis yolu açılmışsa da uzun bir süreden sonra ancak hapis cezası uygulanabilmektedir. Zira karşılıksız çekten dolayı önce mahkemeye şikâyet yolu ile başvurulacak, mahkeme ancak 6-7 ay sonra önce karşılıksız çek miktarı kadar idari para cezasına hükmedecek, borçlu idari para cezasını ödemediğinde söz konusu idari para cezası hapse çevrilecektir. Nereden baksanız ancak bir-bir buçuk yıl sonra hapis cezası verilecektir. Bu durum caydırıcılığı oldukça zayıflatacak ve borçluları cesaretlendirecektir. Aslında çek karşılıksız çıkar çıkmaz daha kısa bir yargılama ile doğrudan hapis cezası verilmesi daha uygun ve hakkaniyetlidir.
Ayrıca çeklerde bankaların teminat aldığı miktarın yükseltilmesi gerekir. Avrupa’ da olduğu gibi çek miktarının yüzde kaçının (mesela %40’ının) banka teminatında olduğunun çek yaprağı üzerinde yazılması en uygunudur. Banka teminatının yükseltilmesi durumunda bankalar önüne gelene çek veremeyecektir, verdiklerinde de kurumsal olarak kendilerini ipotek vs. ile güvence altına alabilirler. Aksi takdirde tüm risklerin alacaklıda olması piyasa ekonomisini sarsmaktadır.
Senetlerin (bononun) karşılıksız çıkması durumunda hiç bir hapis cezasının olmaması da ticari piyasadaki güvenceyi zayıflatmaktadır. Aslında çeklerde olduğu gibi senette de hapis cezası düzenlemesinin getirilmesi gerekir.
İş Kanununda işçi-işveren dengesinin eşit ve hakkaniyete uygun düzenlenmesi gerekir. Özellikle kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma gibi işçi haklarında peşin hüküm ile işçinin tamamen haklı işverenin ise haksız kabul edilerek mahkemeler yargılama yapmaktadır. Belki kötü niyetli işveren karşısında işçiyi korumak amacıyla böyle hareket ediliyorsa da bu durumda iyiniyetli ve haklı işvereni mağdur edilmektedir. Mesela keyfi olarak işvereni yüz üstü bırakıp giden teknik bir eleman karşısında işveren tüm prosedür işlemlerini yaptığı halde mahkemeler işçi lehine rahatlıkla karar verebilmektedir. Yargıtay’ın uygulamaları ve içtihatları da bu haksız durumu yaygınlaştırmaktadır.
Türkiye’deki atıl kapasite oluşmuş sektörler tespit edilip bu sektörlerde yeni yatırımlara teşvik ve üretim izni verilmemeli.
Ortalama 2 yılda bir vergi affı veya vergi barış yasası adı altında Maliye, SGK, ve diğer kurum ve kuruluşların bazı alacak ve gecikme faizlerinden vazgeçilmesi adı altında vergisini SGK primlerini zamanında ödemeyen firma ve kuruluşlara sağlanan kolaylıklar karşısında, vergisini zamanında ödeyen firmalara haksızlık uygulanmaktadır.
Mal alımı veya hizmet alımı durumunda fatura düzenlemek zorunda olan mükelleflerin düzenlediği faturayı beyan etmemesi veya sahte belge düzenleme fiili ve sahte belge kullanıcısı olması durumunda mal ve hizmet satın alan firmanın iade edilebilir KDV analiz raporunda bu kişi ve firmalardan almış olduğu/ödemiş olduğu KDV hesaplanmamaktadır. Gerekli ödeme araçları (banka havalesi, çek ve kasa tediye makbuzu) ibrazı durumunda vergi dairelerinin tutumuna göre ödenen KDV miktarı mükellefe iade edilmemektedir. Bilindiği üzere bu tip faturaları düzenleyen mükelleflerin bu tip durumları önceden bilinmediğinden KDV analiz raporundaki sonuca göre maliye/defterdarlık müdürlükleri kendilerine beyan edilmeyen KDV miktarını iade talebinde bulunan firmalardan talep etmektedir. Takdir edersiniz ki sahte belge düzenleyen mükelleflerin durumunu önceden bilinmesi imkânsızdır.