EKONOMİDE ACI GERÇEKLER
Daha önce de bu köşeden Ak Partinin hükumet olarak icraatlarını genel olarak başarılı bulduğumuzu ifade etmiştik
Daha önce de bu köşeden Ak Partinin hükumet olarak icraatlarını genel olarak başarılı bulduğumuzu ifade etmiştik. Özellikle terörü bitirme konusundaki kararlılığını, bu yıla kadar izlediği ekonomi politikalarını, eğitim konusunda yaptığı alt yapı hamlelerini, ülkemizin; uluslar arası arenada Filistin, Arakan ve Afrika gibi mazlum ve ezilen milletlerin yanında ve hamisi oluşunu, birleşmiş milletler nezdindeki girişimlerini kısaca dünyadaki dik duruşunu takdire şayan olarak değerlendirmekteyiz. Ancak başarısız olan icraatlarını da yine bu köşede eleştirmek hem gerçek aydın olmanın, hem de erdemli gazeteciliğin gereğidir.
Ak Parti hükumetinin son aylarda tarıma bağlı ekonomik verileri ne yazık ki iç açıcı değil. Gerek temel gıda maddeleri olan tahıl ürünlerinde, gerekse sebze ve meyve gibi yan tarım ürünlerinde ön görülen hükumet politikaları hem üreticiyi hem de tüketiciyi ciddi bir mağduriyetin eşiğine getirmiştir. Esasen Ak Parti hükumetlerinin genel olarak en başarısız olduğu alan tarım alanıdır desek yanlış ifade etmiş olmayız sanırım. Zira Ak Partinin ilk hükumet kurduğu yıllardan itibaren tarım ürünleri birkaç yıl içinde durdurulamayan zamlarla bu güne kadar geldi. Et ve tavuk ürünleri giderek arttı. Pirinç, bulgur, mısır, fasulye, nohut, mercimek gibi tahıl ürünleri giderek arttı. Zeytin yağı, Ayçiçeği yağı, tere yağı, fındık yağı gibi yağ ürünleri giderek arttı. Peynir, yumurta, zeytin, sucuk gibi kahvaltı ürünleri giderek arttı. Sebze meyve fiyatları giderek arttı.
Yukarıda bahsi geçen ürünleri istatiksel verilerle ortaya koyduğumuzda çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Konuyu istatiksel verilere boğmak istemiyoruz. Ancak Ak Parti hükumetlerinin ilk yıllarındaki tarım ürünleri fiyatları ile son yıllardaki fiyatlar arasında neredeyse uçurum var. Tüketicin alım gücü gittikçe düşmektedir. Zaman zaman ekranlarda Avrupa ile ülkemiz arasında gıda tüketimleri arasında kıyaslama yapılmakta sizler de denk gelmişsinizdir. İşte Avrupa’da kişi başına düşen et tüketimi şu kadar ülkemizde çok az. Süt tüketimi kişi başına şu kadar ülkemizde çok az vs. İyi de ülkemizde Avrupa'daki et, süt tüketiminin yakalanabilmesi için kişi başına düşen milli gelirin de Avrupa düzeyinde olması gerekir bir. İkincisi bahsi geçen gıda ürünlerini Avrupalı bizden çok daha ucuza alma imkanına sahip. Bir üçüncüsü de Avrupalı her şeyin en iyisini en kalitelisini tüketiyor.
Bu tablonun bir başka tarafı da üreticinin ürettiği ürünün fiyatı ile ürünün soframıza gelene kadar aradaki fiyat uçurumu. Ürün üretildikten sonra pazarlamaya gelinceye kadar birçok aracı tarafından yeniden fiyatlanıyor. Bu durum da tüketicinin alım gücünü ciddi oranda düşürüyor. İlginçtir Rusya ile uçak düşürülmesi krizinden sonra gıda, sebze ve meyve fiyatlarında ciddi düşüşler beklenirken tam tersine fiyatlar fahiş oranda yükseldi. Rusya özellikle domates alımını durdurdu. Ülkemizde en ucuz olan sebze domates idi. Şimdi domates neredeyse yüzde yüz zamlandı.
Bu durumun elbette çeşitli sebepleri var. Ürün stoklanması, tekelleşme gibi. Ancak gazeteci duyarlılığıyla gözlemlediğimiz kadarıyla bir denetleme(me) problemi var. Gerek yerel yönetimler gerekse merkezi yönetim birçok konuda olduğu gibi bu konuda da yeterli denetleme yapamamaktadır. Serbest piyasa ekonomisinin her şeyin istenilen fiyatla satılması anlamına gelmediğinin bilinmesi gerek. Yönetimler üreticin de tüketicin de haklarını korumak zorunda.