EĞİTİMDE KALİTEYİ YAKALAMAK

Yeni bir eğitim öğretim yılına daha başlıyoruz

EĞİTİMDE KALİTEYİ YAKALAMAK
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yeni bir eğitim öğretim yılına daha başlıyoruz. Bildiğiniz gibi bu hafta 2016 – 2017 öğretim yılı başlıyor. Öğrencisiyle, velisiyle, öğretmeniyle hemen herkeste bir heyecan ve coşku var.  Tabir yerindeyse bir kez daha okullu olduk.

Her yıl eğitimde alt yapı olarak ciddi adımların atıldığı, hem Milli Eğitim Bakanlığınca, hem de il düzeyindeki yetkililerce ifade edilir. Bu yıl da  hem bakanlık  hem de il düzeyindeki yetkililer eğitimde çok önemli mesafeler aldıklarını ifade ettiler. Basından öğrendiğimiz kadarıyla FETÖ soruşturmasından dolayı açığa alınan veya ilişiği kesilen öğretmenlerin yerine ya norm fazlası ya sözleşmeli ya da atama yoluyla öğretmen görevlendirilmesi yapılarak öğretmen açığı büyük oranda giderilmiş. Yine, hemen her okulda rehberlik  sistemi devreye sokularak öğrencilerin rehabilite edilmelerine yönelik adımlar atılmış. Ders kitapları, bilgisayar ve internet alt yapısı da neredeyse tamam gibi. Bunlar, eğitimde alt yapının oluşturulması açısından önemli adımlar. Ancak bir de yaz boz tahtasına dönen sistem değişiklikleri var ki bu eğitimde zaman kaybından başka bir şey  değil. Mesela not sisteminin değişmesi, eğitim süresiyle oynanması orta öğretim sınav sistemlerinin değiştirilmesi vs.

 

Amaç   eğitimde kaliteyi yakalamaksa  kimsenin bunlara diyeceği bir şey  yok. Ancak nedense her yıl eğitimde kaliteyi yakalamak için bir çok değişiklik yapılır, fakat yapılan değişiklikler deneme yanılmadan öteye geçmez ve eğitimde de bir türlü istenen kaliteye ulaşılamaz. O halde kalıcı ve köklü değişiklikler  uzman bir kadro ile bir defaya mahsus yapılmalı ve gerçekten eğitimde “milli” bir eğitim politikası oluşturulmalıdır. Bir sonraki dönem bakan olan birinin “ bu eğitim politikaları yanlış” diyerek  yapılan bütün çalışmaları rafa kaldırması ve yeni eğitim politikaları belirlemesi  hem zaman, hem de ekonomik açıdan kayıptan başka bir şey değil. Nitekim geçmişte hep böyle oldu ve bundan dolayı da eğitimde bir türlü istediğimiz düzeyi yakalamadık. Hala, özellikle Doğu’daki okullarda eğitim öğretim gören öğrencilerimizin büyük bir kısmı ortak sınavlarda  “sıfır” çekiyor.

Eğitimde kaliteyi yakalayabilmenin temel unsurlarından biri de okul, aile ve çevre işbirliğidir kanaatimizce. Velilerin sık sık okula giderek çocuklarıyla ilgili bilgi alması  gerekir. Okulların  olduğu alanlarda  geleceğimizle ilgili projeler çizildiği anlayışıyla hareket ederek daha duyarlı davranılması, gürültü ve patırtıdan uzak  bir  atmosferin oluşturulması gibi basit ama eğitimde oldukça önemli kurdigerara dikkat edilirse eğitimde kalitenin yakalanmaması için hiçbir sebep olmaz. Bu arada asıl yükün öğretmenlerde olduğunu unutmayalım. Öğretmenlerin öğretim kadar eğitime de büyük önem vermeleri gerekir. Öğretmenlerin öğrencilerine, kişisel davranış biçimlerini de öğretmesi gerekir. Ne yazık ki sınav koşuşturmacası içerisinde yapılması gereken birçok şey yapılmadan kayboluyor.

 

Tabi  eğitimde kaliteyi yakalayabilmenin en önemli tarafı da öğretmenlik mesleğinin toplum nezdinde daha saygın bir konuma getirilmesidir. Artık insanımız öğretmenlik mesleğine “hiçbir şey olamazsam öğretmen olurum” şeklinde değil “öncelikle öğretmen olmak istiyorum” felsefesiyle yaklaşmalıdır. Bunun için de öğretmenlerimize ekonomik olarak rahat bir ortam sağlanmalıdır.

 

Yani sözün özü eğitimde kaliteyi yakalayabilmek için toplumun her kesiminin taşın altına elini koyması lazım.