Eğitim-Sen Neyin Peşinde?
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen), 10 Mart'ta okullarda 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi' yapacaklarını duyurmasının ardından sendikaya tepkiler çığ gibi büyüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda gerek eğitim gerek sağlık gerekse de toplumsal dinamikler üzerinden yayılmak istenen LGBT propagandasına karşı başta Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte dünya ülkeleri tepkilerini koyarken Türkiye’de bazı kesim ve derneklerin bu duruma karşı tavırları ne yazık ki değişmiyor.
Özellikle Eğitim-Sen’in son günlerde okulları adeta bir propaganda yeri olarak kullanarak "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi" adı altında toplumun tüm kesimlerinin tepkisine neden olan bir karar almasına ise tepkiler çığ gibi büyüyor.
BAKAN TEKİN’DEN SERT VE NET TEPKİ
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de Eğitim-Sen tarafından alınan bu karara sert tepki gösterdi. Eğitimcilerin kendilerine emanet edilen çocuklara kendi ideolojilerini dayatamayacağını vurgulayan Bakan Tekin, şu açıklamayı yaptı: “Toplumsal anlamda infial uyandırabilecek, toplumun referans değerleriyle asla örtüşmeyen kışkırtıcı bir eylemin içerisine girdi bu sendikalardan bir tanesi. Türk toplumunun temel dinamiğinin aile olduğu ilkesine, anayasamızda güvence altında olan eğitim öğretim hakkının kullanılmasına ilişkin ilkelere, ailenin korunmasına ilişkin ilkelere; anayasamızda yer alan sendikal özgürlükler ile asla bağdaşmayacak bir biçimde kullanmaktır. Bu şekilde davranan kişiler hem anayasaya hem diğer kanunlarımız olmak üzere bütün mevzuata ısrarla aykırı davranmayı kendilerine ilke edinmiş durumdalar. Bunu yaparken sendikal örgütlenme hakkının toplumdaki algısını olumsuz etkileyecek eylemlerin içerisine girdikleri açık. Bu bir anlamda şu şekilde yorumlanabilir: Bunu yaparken sendikal özgürlüklerin özünü yanlış anlaşılabilecek şekilde kullanarak toplumda farklı algılara sebebiyet vermektedir. Bu da sendikal hakların özüne ilişkin ciddi bir ihlaldir. Bu özgürlük olarak tanımlanabilecek bir şey değildir. İnsanlar bu özgürlüklerini başka ortamlarda ifade edebilirler ama kendilerine emanet edilmiş çocuklara, milletimizin çocuklarını emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin, velilerin ve ailelerin asla tasvip etmeyeceği ideolojik art niyetli ifadelerle karşı karşıya bırakılması alenen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması anlamına gelir”
BAHŞİ: “BU NET BİR PROVOKASYONDUR”
Konuyla ilgili Hakimiyet Haber’e özel bir açıklama yapan Eğitim Bir-Sen Elazığ Şube Başkanı İbrahim Bahşi ise Eğitim-Sen tarafından alınan bu kararının net bir provokasyon girişimi olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğitim-Sen’in ideolojik bir körlükle öteden beri sürdürdüğü eşcinsellik propagandasını Müslümanlar açısından kutsal bir zaman dilimi içerisinde vites artırarak sürdürmesi aymazlık değil provokasyondur. Eğitim-Sen’in 10 Mart tarihinde okullarda ilk ders olarak gerçekleştireceğini kamuoyuna duyurduğu toplumsal cinsiyet eşitliği dersi eylemi ideolojik körlüğün ve toplumuna yabancılaşmanın en bariz örneği olarak karşımızda durmaktadır. Böylesi bir tercih ancak ideolojik körlük ve toplumuna yabancılaşmanın eseridir. Müslümanların, 11 ayın sultanı olarak adlandırdığı, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği kutsal Ramazan ayının, idrak edildiği bir zaman dilimindeyiz. Ülkemiz coğrafi olarak doğudan batıya; siyasi olarak sağından soluna bu ayın manevi iklimiyle buluşmuştur. Bu buluşmadan duyulan memnuniyet ekranlardan, kürsülerden paylaşılmaktadır.
Ramazan-Şerif ayını özellikle seçerek, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet eşitliği adları altında halkımızın asla tasvip etmeyeceği sapkın düşünce ve yaşam biçimlerinin propagandasını yapmak maksadıyla sınıfların içinde gerçekleştirilecek bir eylem kararı almak açıkça bir provokasyon adımıdır.
Aile kavramına savaş açan düşüncelerin, eşcinsellik ve benzeri sapkın yaşam biçimlerinin çocuklarımıza ders adı altında propagandasına müsaade edilemez. Eğitim Sen’i eşcinsellik propagandasından ve provokasyondan vazgeçmeye, içinde yaşadıkları toplumu tanımaya, inanç ve değerlerine saygılı olmaya davet ediyoruz.”
RAMAZAN AYI BİLEREK Mİ SEÇİLDİ?
Özellikle Ramazan ayında Eğitim-Sen tarafından böyle bir karar alınmış olması vatandaşlar tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Sınıfların, eğitimcilerin kendi ideolojik düşüncelerini yayacak propaganda odaları olmadığına dikkat çeken veliler bu kararın Ramazan ayı gibi kutsal bir ayda alınmasıyla sendikanın neyi amaçladıklarını sordular.