''EĞİTİM DUAYENİ HOCALARIN HOCASI'' CEMAL MERAL

Yarın 24 Kasım.Diğer bir tabirle Öğretmenler Günü…

''EĞİTİM DUAYENİ HOCALARIN HOCASI'' CEMAL MERAL
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bu güne anlam ve değerini katan özellik ise 24 Kasım 1928 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği’ni kabul ettiği gün olmasıdır.

Öğretmenlik kutsal bir meslek. Özveri ve fedakarlığın zirve noktada yaşandığı, özel bir görev. Kolay değil, insan yetiştiriyorsunuz. Hiçbir görüntüsü olmayan bir ağacı, arzu edilen şekle getiren, bir yerde de ağacı yaş iken eğen bir meslek.

O mesleğin ilimizdeki duayen isimlerinden birisi CEMAL MERAL...Yaşama, eğitim öğretime, çocuk yetiştirmeye ve diğer bir çok konuya bakışı doğrultusunda yaptığı açıklamalarıyla hem farkındalığını ortaya koymakta hem de insan yetiştiren bir usta olduğunu yansıtmaktadır. Gelelim röportajımıza,

Hocam sizi kısaca tanıyabilirmiyiz?

1945 Elazığ doğumluyum..İlk,orta ve liseyi Elazığ'da, yüksek öğrenimimi Erzurum'da yaptım.50 yıllık bir geçmişim var.İlk görev yerim Baskil... Elazığ Endüstri Meslek Lisesi'nde, Türkçe Edebiyat öğretmenliği ve idarecilik görevlerinde bulundum.1980 yılında da Elazığ İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı yaptım.1985 yılında da Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atandım.1989 yılında Elazığ'a tekrar döndüm ve Mezre Ortaokulunda görev yaptım..Balakgazi Lisesi Müdürlüğü yaptım.

1998- 2005 yılları arasında Doğa Kolejinin Kurucu Müdürlüğünü yaptım.Uğur Dershanesinin Müdürlüğünü yaptım.Şimdi de Nevrada Özel Öğretim Kursu  Müdürlüğünü yapmaktayım..Elbetteki,işimiz zor ama koyduğumuz kurallar var ve öyle laf olsun diye koymuyoruz bu kurallarımızı...Belli bir bilgi birikimi ve tecrübe sonucu ortaya çıkan kuralları uyguluyoruz.Başarının nasıl geleceğini düşünerek hareket ediyoruz..

Benim bütün derdim,  biraz daha insanımıza ışık olabilmek, anne babayı eğitim adına yüreklendirmek, bilinçlendirmek, biraz daha eğitimin içine çekebilmek ve bu sayede sağlıklı, bilinçli, üretken, çağdaş ve mutlu nesillerin yetişmesine katkı sunmaktır.Gönüllülük unsuruna dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bir insan ne iş yaparsa yapsın gönlünden gelerek yapmalıdır. Eski tabirle kerhen yapılan hiçbir işten fayda gelmez....

Çocuğun ilk eğitimi ailede başlıyor. Daha sonra okula ilk adımı atması önokul aracılığıyla gerçekleşiyor. Bir eğitimci olarak, eğitimin ilk basamağı olan ve kritik öneme sahip okulöncesi eğitim konusunda düşüncelerinizi alabilir miyiz?

"Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi" Çocuk eğitimle aynı amaçlara yönelik oyun ve eğlenme konusunda tüm olanaklarla donatılır, toplum ve kamu mekânları çocuğun bu haktan yararlanma olanaklarını arttırmaya çaba gösterir" der.

Ülkelerin kalkınmasında eğitim ve öğretim en temel konulardır. Okul öncesi eğitim ise eğitimin en önemli dönemi, geleceğe atılan ilk ve en önemli adımdır.

Okul öncesi eğitimin amacı çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimine,uygun eğitim ortamları, yaşam alanları yaratmak, kişilik gelişimlerini eğitimin temel hedefleri doğrultusunda güçlendirmek ve yönlendirmek, çocukları okul yaşamına sosyal ve zihinsel yönden hazırlayarak, temel bilgi ve becerileri kazandırabilmektir. Eğitimde, tüm bu unsurların yanı sıra kullanılan materyaller, planlanan etkinlikler, yürütülen çalışmalarında katkısı büyüktür..

Okul hayatında ve yaşamda başarılı olmaları için öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Hedef belirleyerek düzenli, istikrarlı biçimde çalışmak, hatta çok çalışmak. Yaşamı ve günü planlayarak hareket etmek, kendini iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, gelişime açık olmak, ilkeli olmak, sorumluluk almak, alınan sorumluluğu yerine getirmek, öğrenmenin ve başarmanın tadına varmak, yaptığı işi severek ve inanarak yapmak, insanları sevmek, onlara değer vermek ve en önemlisi ailelerini önemsemek, diyebilirim. Tabi bunların yanı sıra ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini ifade edebileceği, deşarj olacağı etkinlikler yapmak da mutluluğu ve başarıyı besleyip, destekleyecektir.

Hocam,Eski Ve Yeni Eğitim Arasındaki Farklar Nelerdir?

Herşeyin yenisi tabii ki çok çok iyidir.Ama maalesef biz birşeyleri beceremediğimiz için devamlı kafamız eskilerde kalıyor. Eski denildiği zaman nostaljik duygular, resimler,manzaralar,düşünceler akla gelmeli yani hiçbirşey özlenmemeli eğer özlüyorsak arzu edilen yapılamamıştır.O zamandan bu zamana eğitim konusunda ilerleme yok halledilemeyen konu çok sistemde birçok eksiklikler var.Tamamen oturmuş bir sistem yok diyebiliriz.İnşallah eksiklikler giderilir sorunlar çözülür..Eskiden nüfus azdı, öğretmen sayısı azdı, öğrenci sayısı azdı eğitim kurumları azdı...Şimdi ise avantajlarımız var.Sadece,kaynakları tamamıyla değerlendiremiyoruz.Eğittiklerimizin durumuna bakıyoruz iç açıcı değil.Millet kaosa sürüklenmiş durumda.

Şimdiye bakıyoruz;Yüksek teknoloji var.Akıllı tahtalar,bilgisayarlar,telefonlar vb.Okulların sayı oldukça fazla.Öğretmenlerin sayısı oldukça fazla.Ulaşım kolay.Sınıflar ve okullar gelişmiş.Eskiden ise, eğitim çok zordu.Eskiden teknolojik imkanlar yoktu.Öğretmenler azdı.Bu kadar okul yoktu.Bu kadar bol kitap kaynağı yoktu ulaşım da zordu.İnsanlar okullara gidebilmek için çok emek harcardı.Sadece şehirlerde okullar bulunurdu.İletişim zor idi.Sınıflar ve okullar çok gelişmemiş idi.

Yeteri kadar öğretmen olmadığı için verimli ders yapılamıyordu. Teknoloji olmadığı için projeksiyon gibi araçlar kullanılmıyordu.Ulaşım zor olduğu için çoğu öğrenci okula gidemiyordu.Şimdi eğitim daha kolay oldu.Teknoloji olduğu için ders anlatım sırasında resim veya video örnekleri gösterilmekte.Ulaşım alanında gelişme olduğu için öğrenciler daha kolay okula gidebiliyorlar.

Öğretmenlerin Öğrencilerle İletişimi Nasıl?

İletişim tam başarılı değil diyebilirim..İyi bir rehberlik hizmeti gerektiriyor.Aradaki bağları güçlendirmek gerekiyor.Özel bir bağ kurmak gerekiyor,bu noktada psikolojik bağ kurmak çok önemlidir.Öğrenci dönüp dolaşıp sizi bulacaktır emin olunuz...

Başarılı Bir Eğitimci Nasıl Olmalı?

Özverili olmalıdır tabii ki...İşin bir maddi bir de manevi boyutu var.Maddi boyutu inkar edemeyiz..Öğretmenlerin gelir düzeyine bakıyoruz ama elimizdeki imkanlar  bundan ibaret....Öğretmenlerin yapmış olduğu hizmetlerle veya kendinden beklenenle orantılı bir gelir düzeyi yok.50 yıldır bu işin içindeyim hiçbir zaman için,   Milli Eğitim hakkettiği yere gelemedi.Öğretmenliğin bir de Manevi hazzı, doyumu var..Herşeyi maddiyata da  bağlamak doğru değil..İkisini dengelersek başarı daha fazla olur.Trakyalıların bir sözü var ''ne kadar ekmek o kadar köfte''o zihniyette gidilirse ben bu kadar para alıyorum bu kadar da bilgi veririm denirse başarı elbette beklenemez.Klasik taşlaşmış eğitim olur başarı beklenmez.Ama bu işin vebalinin günahının olduğunu bilmek çok önemlidir.O çocuğa gereken bilgileri vermek boynumuzun borcudur...

Öğretmen Olmanın Sıkıntıları Var mı?

Mesleğe atıldığım ilk günden işimi kabullendim.Sıkıntısız hiç bir iş yokki..Sadece gönüllü olarak işe başlamak gerekiyor.Sıkıntısı güzel bir sıkıntı.Mesela, anne baba çocuğu büyütürken birçok sıkıntılar yaşıyor.. Ama herşey  gönüllü yapılıyor öyle değil mi?

Veli-Öğretmen-Öğrenci  İlişkisi Nasıl Olmalı?

Şimdiki velilerimiz okula teslim ettik artık büyüdü maddi yönünü de  karşıladık sorumluluğumuz bitti diyor.Sadece maddiyattan ibaret değil ki, hataları da araştırmak lazım.Okullarımıza gelme nedenlerine bakıyoruz; öğrencinin devamsızlığı, ya hastalığı yada hata yapmıştır bir de ''hayırdır hocam bir durummu var'' diyorlar.Çocuğumuzun hatası yok herşey yolunda  deyip hiç gelmeyende var bu da hatalı..Yine okula gelinecek onun başarısı beraber kutlanılacak,destek olunacak teşekkür edilecek,başarısı ikiye katlanacak.....

VELİSİZ EĞİTİM ÖZÜRLÜDÜR ...

Velilerle olan saygı ve özveri temelli işbirlikleriyle, onları eğitme, ikna etme ve eğitimin içerisine çekme becerisiyle de dikkat çekmektedir.

Eğitim öğretimde ana baba desteğinin önemini, velinin her koşulda eğitimin içinde yer alması gereğini her fırsatta dile getiriyoruz..Velisiz eğitimin özürlü eğitim olduğunu belirtiyoruz. 

Öğretmenler Gününün Anlam Ve Önemi,

Ben bir anlam yükleyemiyorum çünkü bizde yanlış kanaatlar var.Bir günlük sevgi nutukları çekiliyor,bizler çocuklarımızın manevi anne ve  babalarıyız.Sevgi bir güne sığdırılmaz.Öğretmen herşey demek ama sevgi saygı her güne yayılmalı.

Sadece bu günlerde değil yılın her gününde öğretmenler hatırlanmalı.Annelerimiz nasıl kutsalsa, öğretmenler de öyle kutsaldır.İdealizm ve fedakârlık olmazsa öğretmenlik olmuyor.Öğretmenler gününün de bir anlamda böyle bir gün olduğunu düşünüyorum.Peki, yılın diğer günlerinde öğretmenleri hatırlamayalım mı? Annemizi, babamızı başka günlerde hatırlamayalım mı? Bu nedenle ben, çok da önemli bulmuyorum bu günleri. Önemli olan, sadece bu günlerde değil yılın her gününde hatırlamak ve hatırlanmak. Çünkü annelerimiz nasıl kutsalsa, öğretmenler de öyle kutsaldır ve bir güne sığdırılamaz. Hepimizin ilk öğretmeni, annemizdir. Doğumumuzla birlikte bizi ilk terbiye eden,  yetiştiren, eğiten ve ilk bilgileri öğreten odur. 

Anne ve babadan sonra çocuklarımızı ilk teslim ettiğimiz kişiler de, öğretmenlerdir. Bu durum, öğretmenlerin ne kadar kutsal bir iş yaptıklarını ve ne kadar kutsal kimseler olduklarını anlatır zaten. Bizler için en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerin yaptıkları iş de, işlerini iyi yapmaları da çok önemli.

Okul hayatında ve yaşamda başarılı olmaları için öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Hedef belirleyerek düzenli, istikrarlı biçimde çalışmak, hatta çok çalışmak. Yaşamı ve günü planlayarak hareket etmek, kendini iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, gelişime açık olmak, ilkeli olmak, sorumluluk almak, alınan sorumluluğu yerine getirmek, öğrenmenin ve başarmanın tadına varmak, yaptığı işi severek ve inanarak yapmak, insanları sevmek, onlara değer vermek ve en önemlisi ailelerini önemsemek, diyebilirim. Tabi bunların yanı sıra ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini ifade edebileceği, deşarj olacağı etkinlikler yapmak da mutluluğu ve başarıyı besleyip, destekleyecektir..

Öğrencilerimiz ise zorluğa dayanamıyor sıkıntıya gelemiyor.Halbu ki her yerde artık üniversite var imkan var,tüm bunlara rağmen baraj aşılamıyorsa boşa emek çekiliyordur.Çaba gösterilmesi gerekir amaçlı olunması gerekir.Çocuklarımız, prensipli ve ideali olan öğrenciler olmalıdırlar. İdeallerini gerçekleştirmek için kararlılık göstermelidirler. Yavrularımız azimli ve sebatkâr olurlarsa başarı kaçınılmaz bir şekilde gelecektir. 

SON OLARAK;

Yeni yetişen arkadaşlarımız mesleğin başında zorlukla karşılaştığında zorlanıyorlar bıkkınlık geliyor.Hayat her zaman sınavdan ibaret.Annelik sınavı, babalık sınavı, kpss sınavı,evlenme sınavı..Klasik bir sınavla ölçmek tabiki hatalı.Hayat koşusunda kim dayanıklı olur öne geçerse başarılı olur geçemezse arkadaki gelir ezer geçer.Biz bu yola girdik gereken neyse yapılmalıdır.Mesleki başarımızın temelinde öğretmenliği, çocuğu sevmek, insan yetiştirmeye ilgi duymak gibi değerler yatıyor.. Velileri ikna etmek, velilerle diyalog, işbirliği ve karşılıklı saygının da başarıda önemli etkenler olduğunu da unutmayalım.

Genç eğitimcilere sevgi dolu olmalarını öğütlerim.İşlerini,mesleklerini,kendilerini sevsinler ve tabi ki insanları,çocukları sevsinler.O zaman her şey daha güzel oluyor.Eğitimcilerin yönlendiremeyeceği çocuk yok diye düşünüyorum.Öğrencilere çocuk olarak değil,insan olarak,birey olarak bakarlarsa çok daha başarılı olacaklardır.

“İster ilkokul, ister lise hocası, ister profesör olun, yüreğinizi ortaya koymazsanız ve konunuza hakim olmazsanız başarılı olamazsınız. Her meslekte başarının sırrı yüreğinizi ortaya koymak. Yoksa en iyi masalar-sandalyeler-binalar-alt yapılar da olsa sonuç alamazsınız... Eğitimde esas, asıl unsur öğretmendir...TEŞEKKÜRLER...