Durgun ve suskun siyaset
Dünyayı sarsan koronivürüs pandemisi, Türkiye'nin ABD ile restleşmesi, faizlerin indirilmesi mi artırılması mı gerekiyor tartışmaları neticesinde ülkemiz ciddi bir ekonomik krizin kapısına ulaştı.
Dünyada ve Türkiye’de koronavirüs pandemisi sonrası başlayan ekonomik sorunlar 2024 yılına kadar özellikle ülkemizde yukarı yönlü bir ivme çizdi. Türkiye’nin hayata geçirdiği önlemler, ekonomideki hatalı tavırların sürdürülmemesi, programın mantık çerçevesine oturtulmasıyla 2024 sonunda düz bir seyir çizmeye başlayan bu çizgi, 2025 yılının her alanın da düz bir seyirde yol almasına neden olurken siyaset de bu durumdan nasibini alıyor.
Doların yükselmesiyle başlayan sıkıntılar, pandemide verilen tavizlerle birleşince tarihte eşine az rastlanır bir ekonomik vasatlıkla baş başa kaldık. Bu ortamda 2 büyük seçimi de geride bıraktık. İlk seçimler olan genel seçimde ilk turda Erdoğan’ın zaferini ilan edememesi ve seçimi 2. Turda kazanmasıyla sonuçlanan seçimler yerel seçimlerde Ak Parti’nin kurulduğu günden bugüne kadar ilk defa seçimlerin kaybedilmesine neden oldu.
HER DİNAMİĞİN DURGUNLUK YAŞADIĞI BİR ORTAM
Dünyada mevcut sistemlerde ne yazık ki her şey bir yönüyle ekonomiye bağlanıyor. Ekonomideki durgunluk toplumun her kesimini etkiliyor. Buna bir de yangın yerine dönen Türkiye’nin bulunduğu konum eklenince sanki dünyanın “stop” tuşuna basılmış izlenimi tüm toplumda hissediliyor.
SİYASET DE DURGUN
Ekonominin durgunluğunun etkilediği en önemli alanlardan biri de siyaset. 23 yıllık Ak Parti iktidarları döneminin belki de en durgun dönemi yaşanıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından alınan kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında sıkça duyduğumuz devasa projelere ara verildiği gözlemleniyor. Bu durum siyasetin de durgun bir izlenim vermesine neden oluyor.
DEPREM BÖLGESİ HAREKETLİ
Tüm bunların yanında depremden en fazla etkilenen illerden olan Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya bu durgunluktan neyse ki etkilenmiyor. Özellikle konutların hızla yetiştirilmesi adına büyük bir mücadele verilen bu bölgelerdeki inşa çalışmaları ekonominin de çarklarının dönmesine vesile oluyor. Bu iller sadece kendilerini de değil civar illerin ekonomilerine de pozitif yansıyor.
ELAZIĞ’DA CUMHUR İTTİFAKI VEKİLLERİNİN ŞANSSIZLIĞI
Geçtiğimiz dönem de hissedilen ancak özellikle Mehmet Şimşek’in görevi devralmasıyla başlayan durgunluk döneminin en fazla etkilediği siyasiler şüphesiz Elazığ Cumhur İttifakı Milletvekilleri. Büyük bir aşkla göreve başlayan ve seçimden önce her söylemlerinde Elazığ için büyük bir mücadeleye girişen vekillerimiz de ekonomideki durgunluktan nasibi alıyor. Bu durum zaman zaman kulislere de yansıyor. Bazı vekillerin ekonomideki sıkıntılara takıldıklarını, hayata geçirmeye çalıştıkları proje ve hizmetlere tasarruf tedbirlerinin engel olduğunu, farklı bir dönemde vekil olarak seçilselerdi Elazığ’a daha fazla eser bırakacaklarını ifade ettikleri bizlerin kulağına kadar geliyor.
GÜRSEL EROL’UN MÜCADELESİ
Ekonomideki bu durgunluğun engel olamayacağı tek isim muhalefet Milletvekili olması nedeniyle elbette ki Gürsel Erol… Milletvekili Erol, muhalefetin sadece eleştiren değil hizmet de ortaya koyabilen yönünü sadece Elazığ’a değil tüm Türkiye’ye göstermek adına 2020 depreminden beridir büyük bir mücadele veriyor. Elazığ’a şu anda büyükşehir belediyeleri aracılığıyla bir okul kazandıran ve devasa bir tanesi daha bitmek üzere olan Erol’un üçüncü okulu kazandırması için de tüm aksaklıklara rağmen mücadelesi sonuç vermiş durumda. Bunun yanında hem ekonomideki sorunların hem de depremlerin Elazığ’a olan zararlarının minimuma indirilmesi adına siyasi tecrübesi ve bölgeyi avucunun içi gibi bilen tecrübesi ile çabası gece gündüz demeden devam ediyor. Ekonomi ve siyasetteki bu durgunluk her muhalefet vekiline olacağı gibi Erol’un da siyasi manevralarını kolaylaştırıyor.
BELEDİYELER DE DURGUN
Durgunluğun ve tasarruf tedbirlerinin en fazla etkilediği dinamiklerden biri de belediyeler. Onlar adına da şanssız bir dönem olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle Elazığ’a baktığımızda yıllarca süren aradan sonra Ak Parti’nin kaybettiği ve hem muhalefet hem de Cumhur İttifakından adayların kazandığı ilçe ve beldeler de durgunluktan nasibini alıyor. Tasarruf tedbirlerine takılan Belediye Başkanları ellerindeki tüm imkânları seferber etseler de ekonominin birincil engel olduğu sorunlar nedeniyle önceki başkanlardan ve Ak Parti’den farklı bir izlenim ortaya koyamıyor denilirse yanlış olmayacaktır.
SAVUNMA SANAYİ BÜYÜYOR
Türkiye, bölgesinde devam eden birçok savaş, İsrail ve ABD ortaklığı ile yangın yerine dönen bölgemiz ve dünyada değişen güç dengelerini de gözeterek bu durgunluğun sadece tek bir noktaya yansımasına müsaade etmiyorsa o da savunma sanayiimizdir. Bu doğrultuda her gün yeni bir projenin, yeni bir yatırımın haberini duymak vatandaşları güven duygusunu artırırken ülkemizin istikbal ve geleceği adına umut veriyor.
TOPARLANMA SÜRECİ NE ZAMAN BAŞLAYACAK?
Birçok uzmana göre 2025 ve 2026 yılları bu durgunluk ekseninde ekonominin toparlanması adına verilen mücadeleyle geçecek. Yeniden yatırımların, düşük enflasyonun, ekonomik rahatlamanın konuşulması için 2027 yılını beklememiz gerekiyor dersek yanılmayız. Ancak siyasetin hızlanması için ülkemizde 24 saat bile çok uzun bir süredir…