DOKUNMAYIN SULTAN AHMET'İME

Bu ara, kör olasıca terör, büyük değerlerimize, tarihsel yapıtlarımıza da uzandı

DOKUNMAYIN SULTAN AHMET'İME
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bu ara, kör olasıca terör, büyük değerlerimize, tarihsel yapıtlarımıza da uzandı.

İnsan hakları, bağımsızlık, özgürlük, bilmem daha ne söylemleriyle gündem doldurmaya başlayan terör, kötü yüzünü, çirkince yüzünü daha da gösterir oldu.

Bir bakınız, Saddam bahanesiyle yıllar önce Irak’a saldıranlar ünlü Bağdat Müzesini ne hale getirdiler.

Yalnız bugün değil, tarihte kaç kez bu müze, buna benzer saldırıdan geçti,

Diyarbakır’da ne tür aymazlıklar oldu. O namlı büyük cami bile bombalanıp harap edildi.

Batı kökenli terör, üstü kapalı laflarla bu kez de güzel İstanbul’umuzda kimi karanlık gösterilerde bulunarak, dünyalar güzeli, o dünya da benzeri olmayan Sultan Ahmet Camii’ ne de uzandı.

İnsanlar öldü, insanlar yaralandı.

Bu kör olasıca terörün esas hedefinde İslâm var, İslâm’ın bıraktığı büyük eserler var.

Sultan Ahmet Camiî, Türk ve İslâm sanatını yansıyan ilk Türk müzesidir. Kırkbinden fazla eser bu camide korunmaya ve saklanmaya çalışılmaktadır. Dönemin de genç Sultan I. Ahmet görün neler düşünmüş, ne tür güzelliklere el atmıştır. On beşinci yüzyıla ait seccadeler, Selçuklu dönemine ait hayvan figürlü, geometrik desenli halılar, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın zengin halı koleksiyonları, Sultan Ahmet Külliyesinde saklanmakta ve korunmaktadır. El yazmaları ve hat sanatı, bölümünde, dünyada ender bulunan yedinci yüzyıldan kalma Kuran’ı Kerim; Emevi, Abbasi, Fatimi, Eyyubi, Memluk, Moğol, Türkmen, Selçuk, Timur, Safavi ve Anadolu, Beyliklerine ait, hat sanatının eşsiz örnekleri, Türk ve İran Minyatürlü gibi paha biçilmez değerler bulunmaktadır.

Daha neler nelerin bulunduğu koca eseri, bombalarla, kurşun tanımaz hale getirmeye çalışanlara elbette insan denilmez.

Bir zavdigerı bombacı, bir şartlandırılmış hain insan, bir görün geçen gün Sultan Ahmet meydanında neler yaptı. Bir kez daha dünya önünde bizi küçük düşürmeye yeltendi. Bilsinler ki, bu tür çirkin davranışlar ne gerçek Müslümanın inancını sarsar, ne de ülkesine öylesine bağlı biz Türklerin…. Çilesinden çıkmış, kimliğini öylesine yitirmiş insanlar, ancak ve ancak kendilerine zarar verir; öyle de geberip gidenler. Bakınız Fatih Sultanımıza, İstanbul’u fethettiğinde, kimselerin inançlarına dokunmadığı gibi, yaşayan değerlere de saygı göstermesini bilmiştir. Ne diyelim, yazıklar olsun bu tür kötü emelleri taşıyanlara, başkalarının itişleriyle bu tür yola çıkanlara.

Bir gün bunu da tarih yazacak, o insanlar ve arkalarında duranlar sürekli lanetleneceklerdir.