DOĞUDA GELİŞEN VE HIZLA BÜYÜYEN ÖRNEK BİR İLÇE 'KOVANCILAR'
Bu güzel ve gelişmiş ilçeyi, ben çocuk yaşlarda tanımıştım
Bu güzel ve gelişmiş ilçeyi, ben çocuk yaşlarda tanımıştım. Rahmetli annem, bir zamanların en büyük köylerinden biri olan KAPIAÇMAZ’dan KACAR’a gelin gelmişti.
Babam beni, daha o günlerde birkaç kez Palu’ya gidip gelirken birlikte götürmüş, böylece dokuz on yaşlarında Kovancılar’ı görmüştüm.
Cumhuriyetin onuncu yıllarında Balkanlardan Türkiye’ye bir göç başlamış, Kovancılar da, 1934 yılında Kapıaçmaz ve Sekrat toprakları üzerinde kurulmuştu.
Dönemin ünlü valilerinden Tevfik Sırrı GÜR, ileride Palu’yu bu köye taşımak için bu planlı ve programlı yapılan köye çok mu çok önem vermişlerdi.
İki mahdigereden oluşan 300 haneli Kovancılar, Yukarı mahdigere, Aşağı mahdigere diye iki mahdigereden oluşuyor ve iki mahdigere arasında ikiyüz dönüme yakın bir arazi de meydan olarak bırakılıyordu. Amaç, bu araziye de ilçe tesislerini taşımaktı.
Aralık 1947 de Kovancılar’a başöğretmen olarak atandığımda, içinde bir tek yerli aile bulunmayan bir yerleşim birimi ile karşılaşmıştım. Tamamen Romen göçmenlerle oluşan Kovancılar’dan, o günlerde bugünkü şehirlerarası yol da geçmiyordu.
Kovancılar’da o tarihte muhtarlık sıra ile yapılıyordu. Yukarı mahdigerede Adil Ağa’dan sonra, Aşağı mahdigerede Ahmet Ağa’ya sıra gelmişti. Yukarı mahdigereden Veysel Ağa ile Aşağı mahdigereden Ramuz Ağa da köy kurulunda yer alıyorlardı.
O günlerde Palu’da eğitimi o değin seven ve de önem veren Kaymakam İlhami VADA bulunuyordu. Kaymakam İlhami VADA, sık sık Kovancılar’a gelir, çayımızı, kahvemizi içerdi. Bir o kadar da Cumhuriyetçi olan Kaymakam, “Ben, İstiklal Marşı’nın tümünü ezbere bilmeyen öğretmene, öğretmen demem” diye de konuşur dururdu.
Şahmiran dağı ile Heybet’in ovaya uzanan diliminde kurulan Kovancılar’da henüz karayolu da yapılmamıştı. Palu’ya çoğu vakit yaya gider gelirdik. Şimdiki Bağlar mahdigeresinden Sekrat köprüsüne doğru uzanan patika yolunu üç yıl aşındırıp durmuştuk.
1950 yılında Karayolları, bugünkü yolu ölçmeye başladığında, okulun batı kıyısında bulunan öğretmen lojmanını yaz boyu ölçüm yapanlara vermiş, bu yolda da bir emeğimiz geçmişti.
O tarihlerde, Elazığ-Palu arası yol, Yarımca’dan Yeniköy mezrasından, Beşpınar’dan, Pınartepe’den geçer, Ense Bahçelerden geçerek Şenova ve Hoşmat’tan Karakoçan ve Kiğı’ya doğru uzanırdı. Ünlü Kaka DAYI’nın kamyonu, sonra da otobüsü bu yollarda bir hayli hizmet vermişti. Kaka Dayının birçok öyküleri de anlatılıp durulurdu.
1950 yılının sonbaharında Palu bölgesi gezici Başöğretmeni olmuş ve Kovancılar’dan ayrılmıştım. Bugünkü çalışkan ve o değin de sevilip sayılan Belediye Başkanı Sayın Hacı AKPINAR’ın rahmetli babası da o tarihlerde Çınaz’da eğitmendi. Sevdiğim, değer verdiğim bir meslektaştı Hüseyin AKPINAR.
Kovancılar deyince, bakın aklımıza neler geldi, nerelere dek uzanıp geldik.
Bugün Kovancılar, o değin büyümüş, o değin gelişmiş ki, Türkiye’de anılır yerleşim birimleri arasında yer almaya başlamış. Meslektaşım Hüseyin AKPINAR’ın oğlu Hacı AKPINAR da Kovancılar Belediye Başkanı. Başkan olduğu günden bu yana iki yıllık bir zamanda birçok yeniliklere el atmış, Kovancılar’a bir başka yüz kazandırmış. Su, elektrik, bulvar, gölet, park ve daha neler nelerle başarılı başkanlardan biri olmuş. Eski bir belediye başkanı olarak, öğretmen meslektaşım da bulunan sevgili Akpınar’ı ve de kendisine sürekli yardımcı olan belediye meclisi, belediye çalışanlarını bir içtenlikle kutlamak istiyorum.
Annemin köyü bulunan Kapıaçmaz köyü yıkıntıları üzerinde birçok yatırımlara, birçok yeniliklere de el attığı ve o çevreye bir başka renk kazandırdığı için kendisini bir başka öpüp kucaklamak istiyorum.
Yakın bir gelecekte Kovancılar’ın gözde bir kent olacağına da inanıyorum.
Başta sevgili Akpınar olmak üzere varsın bütün emeği geçenler, sağlıcakla kalsınlar.
Gelsin birçok belediyeciler, Kovancılar’daki gelişmelerden örnek alsınlar…