Din, Siyasetin Argümanı Olmaz

Sol ve laik söylemin sıklıkla dile getirdiği bir gerçek var. Din, siyasete alet edilmemeli, siyaset dini, din de siyaseti basamak kullanmamalı. Önceden çok benimsemediğimiz bu ifadeleri, yaşadıklarımız sebebiyle biz de doğru buluyoruz.

Din, Siyasetin Argümanı Olmaz
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 

Bizlerin sürekli ve sadık takipçisi olan bir dostumuzun birkaç hafta önce anlattığı bir konuyu ancak fırsat bulduğumuz bugün de biz sizlere aktaralım.

12 Ekim 2022 tarihinde Elazığ İl Müftülüğü tarafından “Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası" etkinlikleri kapsamında "Peygamberimiz, Cami ve İrşat" konulu konferans düzenleniyor. 

Normal açılış seremonisi gerçekleştiriliyor ve İl Müftüsü Selami Aydın konuşmasını gerçekleştiriyor.

Ardından konferansa davet edilen Dr. Erkan Aydın konuşmasına başlıyor.

Protokol üyeleri dışında, davetlilerin daha doğrusu zorunlu katılmaları istenen din görevlilerinin çar-naçar hazır bulunduğu konferans devam ederken, Erkan Aydın’ın gözü masadaki çalan telefona kayıyor. Aydın birkaç cümle daha kuruyor lakin telefon çalmaya devam ediyor.

Telefonun çalmasına kayıtsız kalmayan konuşmacı Aydın; “şu an beni arayan Cumhurbaşkanımızın Özel kalem müdürü ama buradaki konu ve konuklar daha önemli olduğu için cevap vermiyorum ve konuşmama devam ediyorum.”

Tabi hepiniz merak ettiniz Dr. Erkan Aydın’ın kim olduğunu. 

1976 yılında Erzurum'da dünyaya gelen Erkan Aydın, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans ve doktora yapmış.

Kitapları yanında bazı gazetelerin ramazan sayfalarını hazırlamış.

Tamam, da bunun konumuzla ne akası var dediğinizi duyar gibiyim. Ya Erzurum diyoruz Erzurum…

Alakası şu. Erkan Aydın, il Müftümüz Selami Aydın’ın öz kardeşi.

Peki “ne var bunda” diyebilirsiniz

Elazığ’da artık herkesin ittifak ettiği bir konu var ki o da il Müftümüzün siyaset düşündüğü. Hem de Elazığ’da. Elazığ olmazsa Erzurum. O da olmazsa uygun bir ilde.. 

Sayın müftümüzün siyaset düşünme gibi bir özgürlüğü elbette var. Ancak bunu öz kardeşinin herkese “ben bizzat cumhurbaşkanı özel kalem müdür ile görüşüyorum. Ve hatta şu an ona cevap vermeyip meşgule atacak kadar samimiyim” kurnazlığı ile konukların hiç de inanamadığı bir acemilikle salona yansıtması hazirunun hüzünlü tebessümü ile karşılık buldu.

Son yıllarda makamlar ne kadar basitleştirildi değil mi? Hele hele en ağır ve ciddi olması gereken, kuşakları, gözleri değil gönülleri ihya etmesi gereken kurumun başındakiler ne kadar bu makamların itibarını düşürdüler değil mi?

Bizlere bu olayı anlatan ağabeyimizin son cümlesi aslında her şeyi özetler nitelikteydi. Son yıllarda atanan tüm il yöneticileri ve bürokratlar hep böyle. Ülke zihniyet devrimine muhtaç. 

Bize, Recep Yazıcıoğlu gibi vali, Nihat Büyükbaş gibi Milli Eğitim Müdürü, Yusuf Sarıkaya gibi müftü lazım. Yoksa diğer türlüsünü herkes yapar, herkes günü kurtarır. İz bırakamıyorsunuz bari is bırakmayın arkanızdan. Sizi geçtik lakin yazık ediyorsunuz hasbelkader işgal ettiğiniz makamlara…