Dil Koparmak
Geçtiğimiz günlerde, Sezen Aksu'nun 5 yıl önce çıkardığı şarkısından bir kesit gündeme gelmişti.
Şarkıda yer alan, “Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem'e...” ifadeleri peş peşe tepki görmeye başlamıştı.
Bunun üzerine birçok kişi ise Aksu için destek paylaşımları yapmıştı.
Konuyla ilgili ne diyeceği merak edilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Camii'nde kıldığı Cuma namazı cemaate seslendi.
Cami cemaatinin konu ile ilgili hassasiyetini de dikkate alan ve Aksu hakkında sert ifadeler kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak da bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir."
Erdoğan’ın bu tepkisi yerinde ve doğal. Kutsallara hakaret edilen bir eylem ya da söyleme tepkisiz kalmamak lazım. Benzer olayların yaşanmaması adına tepkilerin ve eleştirilerin açıkça ifade edilmesi lazım.
Ancak bu üslupta bir tepkiyi, bir STK’nın, bir siyasi parti temsilcisinin, bir yazarın, bir yorumcunun ya da aktivistin vermesi çok doğal. Ama ülkenin cumhurbaşkanının her ne kadar mecazi olarak kullansa ve “Bu görüşü savunanları sandığa gömeceğiz” demek istese de “Dilini koparmak, haddini bildirmek” gibi ifadeler, nefret dili ve toplumsal ayrışmayı körüklemek isteyen çevrelere koz vermek olarak yorumlanabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu dil ve üslup yerine; “görevi, şöhreti, konumu ve duruşu ne olursa olsun herkesin kutsal değerlere ve inançlara saygı göstermek gibi bir sorumluluğu vardır. Hele hele bu kişi, halkın büyük bir kısmının değer verdiği ve sanatına saygı duyduğu biriyse, onun daha çok dikkat göstermesi gerekirdi. Yapılan çok yanlış, çok hatalı ve inançlı kesimleri rencide edicidir ve derhal özür dilenmesi lazımdır” gibi bir cümle kurup hem tepkisini hem de birleştirici özelliğini göstermesi, kendisi için de iyi olurdu.
Ama Erdoğan’ı Erdoğan yapan özelliği de bu. İçinden geçeni ve vicdanının sesini, kimseden çekinmeden ve korkmadan söylemesi onu siyasette hep farklı kıldı ve bugünlere kadar taşıdı.
Garanti ediyoruz ki bugünden itibaren tüm televizyon tartışma programlarının en önemli konusu “dil koparma ve had bildirme” olacaktır. Zaten vatandaşa, millet ittifakının cumhurbaşkanı kim olacak muhabbetinden gına gelmişti. Şimdi bir hafta dinleyeceğimiz konu belli. Artık kim kimin dilini koparır ve haddini bildirirse… Sahne sizin…