Devlet, Böyle Temsil Edilmez

24 Ocak depremi sonrasında şehrimiz yeniden inşası noktasında TOKİ tarafından yapılan ihalelerin genellikle ve çoğunlukla davetiye ve pazarlık usulüyle yabancı firmalara verildiğini, ihaleyi alan üst firmanın da birçok işi yine yabancı alt yüklenicilere devredip karlar elde ettiklerini, buna karşın yerli firmaların mağdur edildiğini geçmişte sıklıkla yazdık ve ifade ettik.

Devlet, Böyle Temsil Edilmez
TAKİP ET Google News ile Takip Et

TOKİ’nin bu yanlışını gidermek ve yerli firmaları öne çıkarmayı düşünen ilimiz yöneticileri de aynı yöntemi bu kez ilimiz firmaları için yapmaya başladı. Özellikle yıkım ve okulların güçlendirme ihalesi bir buçuk yıl sonra ihale yönetmeliğinde acil ve doğal afet sonrası olumsuzlukları bir ön önce gidermek için öngörülen ve  limit sorunu da yaşanmayan 21/b maddesine göre pazarlık usulüyle ihale yapılması şehirde önemli tepki gördü.

Hangi dayatmanın ve hangi hatır-gönül bir işin bir yansımasıdır bilinmez ama bir buçuk yıl gibi uzun bir zamanda yapılmayan, zaman sorunu olmadığı için açık ve şeffaf ihale yapılması gerekirken, davetiye usulü ihalelerin yüzde 3 gibi çok az bir kırım ile gittiği iddialarını aklı ve vicdanı olan bir insan nasıl yorumlar.

Devlet adamlığı odur ki, siyasi kanattan gelen teklifleri dinler ama sonunda yasaların gereğini uygular. Gelen dayatma ve baskıları usulünce göğüsler ve kanun ve yönetmelikleri işaret eder.

Hiçbir olağanüstü gelişme ve herhangi bir afat durumu yokken okulların güçlendirmesinin ihale yasasının 21/b maddesinde yazılı olan mücbir sebeplerin hiç biri gerçekleşmemişken ve depremden bir buçuk yıl sonra “öngörülmeyen tabi afet” kapsamına alınarak ihaleye çıkılması bir kamu kurumu yetkilisi için ciddi riskler içeriyor.
İhalelerin adrese teslim yapılması hususu, işin sahibi kurumda da ciddi sıkıntılara yol açmış gibi görünüyor. Böyle bir yanlış yüzünden kamu kurumunun tartışılmaya açılmasına sebep olmak bir tepe yöneticinin hakkı olmamalıydı.

Tepeden inme talimatlarla bunalan bürokratların evrakları imzalama noktasında gösterdikleri tereddüt, ardından kamuoyunda konuşulması, ihalelerin iptali sonucunu getirdi ki çok da iyi oldu.

Bu olay da gösterdi ki devleti ve cumhurbaşkanını temsil eden en yetkili isim, kimden gelirse, hangi hatırlı isimden gelirse gelsin, özellikle maddiyata dayalı konularda paylaştırıcı ve pozitif ayrımcılık uygulayıcı değil, kamunun yanında ve kamunun çıkarlarını gözetmek zorundadır.

Gelecek hesapları ya da siyasi kariyer planlamalarının yeri ve zemini yüzde 3 kırımla kamuyu zarar uğratmak değil, tek kuruşun hesabını yapmak ve bunun devlet adamlığı duruşunu sergilemektir.

Duruşu ve ilkeleri olmayan insanların tesadüfen geldikleri bir makamdan ötesine ulaşmaları mümkün değildir. Ayrıca  makamlarda kalmak için yarınlarda kendisini üst makamlara taşıma ihtimalini hesap ederek  siyasilerden gelen her talebe olumlu karşılık vermek yanlıştır ve aynı görevde kalma  şansı da az olur. 

Kaldı ki siyasiler kendilerini kurtardılar da seni mi büyükşehirlere taşıyacaklar. Hayalci değil devletçi olun beyler. Çok erken yıprandınız ve korkarım çok erken veda edeceksiniz bürokratlığa…