DEPREMLE YAŞAMAK
Depremle yaşamaya iyiden iyiye alıştık. 24 Ocak depreminden sonra yaşadığımız yüzlerce artçı ve şiddeti büyük asıl depremlere alışan bizler zamanla sarsıntının şiddetini bile az sapmalarla tahmin edecek bir refleks ve melekeye sahip olmuştuk.
Deprem yine bilindik yerden vurdu. Her ne kadar aynı fay hattı olmasa da ses yine Malatya Pütürge’den geldi. Bizler o fay hattındaki gaz sıkışmasının 6.8 depreminde boşaldığını zannetmiştik ama demek ki stres devam ediyor ki zaman zaman bizlere kendisini hatırlatıyor deprem.
Gündüz saatlerinde olmasına rağmen hemen herkesin şiddetli bir şekilde hissettiği depremde halkımız kendini yine sokağa ve dışarı attı. Esnaflarımız işyerlerini terk etti, memurlar dışarı fırladı, kafeler ve dershaneler etrafa saçtı sakinlerini.
24 Ocak depremini yaşayan bizler depreme de onun yıkıcılığına da soğuk yüzüne de alıştık artık. Zamanla alışıyor insan her şeye, her acıya. Bir zamanlar yüreğini parçalayan acılar belki zamanla yüreğini sızlatıyor. Öyle bir alışkanlık ki düştüğün zaman kaldıracak el aramıyorsun artık. Dizlerin kanaya kanaya kalkıyorsun. Düştüğün yeri ve zamanı dahi çok önemsemiyorsun. Canın yandığında ağlamak yerine gülüyorsun artık. Kendine sığınacak liman aramıyor, hayal bile kurmuyorsun artık. Hayallerden kaçıp gerçeğe ama sadece gerçeğe sığınıyorsun.
O gerçek ne yazık ki ve ne acıdır ki hayatımızda olacak. Depremi ekmek gibi, hava gibi su gibi hayatımızın bir gerçeği yapmak ve bununla yaşamaya alışmaktan öte bir çaremiz mi var?
Depremin mal ve can kaybına sebep olmaması büyük bir teselli ve mutluluk oldu. Malatya ve şehrimize büyük geçmiş olsun. Rabbim beterinden saklasın. Amin.